Afyonkarahisar, tarih boyunca tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile ön plana çıkmış şehirlerden biri olmuştur. Bu kültürel mirası yaşatmak adına önemli bir adım atan Afyonkarahisar, Türkiye’nin ilk, dünyanın ise ikinci Tarım, Hayvancılık ve Nalbant Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Afyonkarahisar Kültür ve Sanat Evi bünyesinde yer alan müze, geçmişten günümüze tarım ve hayvancılık sektörünün gelişimini gözler önüne sererken, özellikle kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerden biri olan nalbantlık sanatını da canlandırıyor. Müzede 300 yılı aşkın tarihe sahip 250’den fazla eser sergileniyor.
GEÇMİŞLE GÜNÜMÜZ ARASINDA KÖPRÜ
Kocatepe Üniversitesi tarafından yürütülen bir proje kapsamında oluşturulan Tarım, Hayvancılık ve Nalbant Müzesi, geçmişle günümüz arasında bir köprü görevi görüyor. Burada sergilenen eserler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına ve günümüze kadar kullanılan tarım ve hayvancılık araç gereçlerini içeriyor.
Tarım ve hayvancılığın yüzyıllar boyunca insan yaşamındaki kritik rolünü vurgulayan müze, özellikle geleneksel yöntemlerle yapılan üretim süreçlerini de gözler önüne seriyor. Bu müze sayesinde yeni nesiller, atalarının tarımda kullandığı aletleri tanıma ve geçmişten ilham alarak modern tarım tekniklerini daha iyi anlama fırsatı buluyor.
MÜZEDE HANGİ ESERLER SERGİLENİYOR?
Afyonkarahisar Tarım, Hayvancılık ve Nalbant Müzesi’nde *tarımsal üretim ve hayvancılıkta kullanılan geleneksel alet ve ekipmanlar sergileniyor. Müzede yer alan eserler hakkında bilgi veren Müze Sorumlusu Ayhan Çekiç, kağnı, düven, at sabanı, kara saban, at ve öküz pulluğu, öküz boyunduruğu gibi tarım aletleri, yaba, tırmık, dirgen, annat, orak gibi hasat ve harman dönemlerinde kullanılan araçlar manda derisinden yapılmış demirci körüğü, nalbant tezgahı, tırnak törpüsü, renet, demirci örsü, kerpeten, tokmak, nal çekici, sunturaç gibi nalbantlıkta kullanılan malzemeler at, eşek ve öküz nalları, üvendire (hayvan yönlendirme çubuğu) gibi nalbant malzemeler olduğunu belirtti.
ESKİ USTALARIN İZİNDEN GİTME FIRSATI BULUYORLAR
Bu tarihi aletler, Afyonkarahisarlı çiftçiler tarafından müzeye bağışlanmış ve böylece kültürel mirasın korunmasına katkı sağlanmıştır. Her bir eser, tarım ve hayvancılığın gelişim sürecini ve geçmişte kullanılan teknikleri günümüze taşımaktadır. Müzenin en dikkat çekici bölümlerinden biri ise nalbantlık mesleğinin anlatıldığı alan. Geçmişte hayvanların bakımı ve sağlığı için büyük önem taşıyan nalbantlık, günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerden biri haline gelmiştir. Bu mesleğin yeniden canlandırılması ve tanıtılması amacıyla müzede çeşitli canlandırmalar yapılmıştır. Ziyaretçiler burada, bir nalbantın nasıl çalıştığını, nal çakma sürecini ve kullanılan aletleri yakından inceleyerek eski ustaların izinden gitme fırsatı buluyor.
AMAÇ TARIM MİRASINI GELECEK NESİLLERE AKTARMAK
Müzenin en büyük amacı, yeni nesillere tarım ve hayvancılık kültürünü tanıtmak ve bu alandaki mirası koruyarak gelecek kuşaklara aktarmak. Tarım ve hayvancılığın geçmişte ne kadar zahmetli ve emek gerektiren bir süreç olduğunu gösteren bu müze, ziyaretçilerine adeta bir zaman yolculuğu yaşatıyor. Günümüz modern tarım makinelerinin atalarının nasıl çalıştığını görmek isteyen ziyaretçiler için müze büyük bir öğrenme alanı sunuyor. Özellikle genç nesiller, dedelerinin ve büyük büyük dedelerinin hangi şartlar altında üretim yaptığını burada daha yakından gözlemleyebiliyor.
ZİYARETÇİLERİ BEKLEYEN BİR KÜLTÜR HAZİNESİ
Afyonkarahisar Tarım, Hayvancılık ve Nalbant Müzesi hem tarih meraklıları hem de tarım ve hayvancılık alanında bilgi edinmek isteyen herkes için önemli bir merkez haline gelmiş durumda. Müze, ziyaretçilerine, geçmişte tarım ve hayvancılığın nasıl yapıldığını öğrenme, geleneksel tarım aletlerini ve nalbantlık mesleğini yakından görme, bölgedeki çiftçilerin bağışladığı özgün eserleri keşfetme, tarım tarihine dair interaktif deneyimler yaşama fırsatı sunuyor. Müze yetkilisi Ayhan Çekiç, tarıma ilgi duyan herkesin bu eşsiz koleksiyonu görmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşan aileler, çocuklarıyla birlikte burayı ziyaret ederek onlara geçmişin izlerini taşıyan bu kültürel mirası yakından gösterebileceklerini belirtiyor.