1958 yılında erkek sanat enstitüsünde başlayan serüveni, annesinin desteğiyle açtığı dükkanda ustalığa dönüştü. İlk bakırlı kapısını 1993 yılında Bereket Apartmanı’na yaptığını belirten Yakup Çetinkaya, “Bugüne kadar Afyon dışı da dahil olmak üzere 500 civarında bakır kapı yaptım, ayrıca 300 kadar esnafın kapılarını süsledim” dedi.
Yaptığı işlerin er birine sevgi ve besmeleyle başladığını vurgulayan Çetinkaya, “Sevgisiz yapılan yemek bile zehir gibi olur. Aynı şey iş için de geçerli. Sevgisiz iş tutmaz” ifadelerini kullandı. Kendisine gelen müşterilerin, “Kapı yaptırmaya değil, Yakup Çetinkaya’ya kapı yaptırmaya geldik” dediğini belirten usta, yaptığı her eserde hayal gücünü ve emeğini ortaya koyduğunu anlattı.
Gençlerin mesleğe ilgisizliğinden yakınan Yakup Çetinkaya, 1975-1980 yılları arasında 15’e yakın çırak yetiştirdiğini, ancak günümüzde bu mesleğe ilgi duyan genç bulmanın çok zor olduğunu söyledi. Usta, en unutamadığı işlerden birinin Ali Evren için yaptığı özel tasarım bakırlı kapı olduğunu da sözlerine ekledi.
Yakup Çetinkaya’nın eserleri arasında şamdanlardan ütülere, ayna kenarlarından pencere korkuluklarına kadar geniş bir yelpazede ürün bulunuyor. Tüm tasarımların kendi hayal gücüyle ortaya çıktığını belirten Çetinkaya, “Bakmayı sevmem ama güzel olanı hemen hafızama alırım ve kendi tarzımla yeniden yaparım” dedi.
Yaptığı hiçbir eseri tamamen beğenmediğini, her zaman daha iyisini hedeflediğini belirten Yakup Çetinkaya, “Sanatkâr için sınır yok. Her yeni işte bir öncekinden daha iyisini yapmaya çalışırım” diyerek sözlerini tamamladı.