Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Farmasötik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Sevim Feyza Erdoğmuş’un proje yürütücüsü, Eczacılık Fakültesi Dekanı ve Analitik Kimya Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Cengiz Sarıkürkcü, Eczacılık Temel Bilimleri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Nilay İşitez ve Karatay Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Emre Burak Ertuş’un araştırmacı olarak yer aldığı ‘Onosma armenum Ekstraktı Yüklü Biyoaktif Mezogözenekli Silika Nanopartiküller’in Geliştirilmesi ve Biyofilm İlişkili Enfeksiyonların Önlenmesinde Kullanılabilme Potansiyelinin Değerlendirilmesi’ başlıklı projenin 12 ay içinde tamamlanması planlanıyor.
PROJENİN AMACI
Projenin amacı Onosma armenum ekstraktı yüklü biyoaktif mezogözenekli silika nanopartiküller geliştirilerek, biyofilm oluşturduğu bilinen Staphylococcus aureus ATCC 25923 üzerindeki antibiyofilm etkisini değerlendirmektir. Çalışma kapsamında, mezogözenekli silika nanopartiküller elde edilerek onlara bitki ekstraktı yüklenmesi ve biyoaktif bileşenlerin kontrollü salımınının sağlanacağı ilaç dağıtım sistemi geliştirilerek biyoteknolojik ürün elde edilmesi hedefleniyor. Elde edilecek ürünün stafilokok enfeksiyonlarının tedavisinde kullanabilme potansiyeli değerlendirilecek olmakla birlikte mikrobiyal biyofilmlerin geleneksel antibiyotiklere ve ayrıca konakçı bağışıklık sisteminin tüm savunma mekanizmalarına karşı yüksek direncine karşı alternatif tedavi yöntemi geliştirmesi planlanıyor.
‘BİTKİLER ÖNEMLİ POTANSİYEL KAYNAKLARDIR’
Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı ve proje yürütücüsü Erdoğmuş projeyle ilgili şunları söyledi: “Enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler kullanılmaktadır fakat her geçen gün artan antibiyotik direnci tüm dünyada önemli bir sağlık problemi hâline gelmiştir. Mikroorganizmalar tarafından oluşturan biyofilmler antibiyotik direncinde önemli bir rol oynayarak hastalıkların tedavisini zorlaştırır. Biyofilm oluşturabilen bakterilerden biri olan Staphylococcus aureus insanlarda ve hayvanlarda ciddi enfeksiyonlara sebep olan önemli bir patojendir. Ayrıca, bu türün bazı antibiyotiklere karşı direnç gösterdiği ve buna bağlı olarak da enfeksiyonların tedavisinde problemlere yol açtığı bilinmektedir. Bitkiler, antimikrobiyal biyoaktif bileşenler bakımdan oldukça zengindir ve yeni antimikrobiyal ajanların keşfedilmesi bakımından önemli potansiyel kaynaklardır. Biyoaktif bileşenler içeren nanoteknolojik malzemeler geliştirilerek bu antimikrobiyal bileşiklerin kontrollü salımına yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımları geliştirilebilir.” Haber Merkezi