Okulların açıldığı dönem, genellikle hastalıkların yaygınlaştığı bir zaman dilimi olarak bilinir ve bu, aileler için büyük bir endişe kaynağıdır. Salgın hastalıkların yanı sıra bağışıklık sisteminin zayıflamasından kaynaklanan rahatsızlıkların arttığı bu dönemde, çocuklar alınacak önlemlerle kısmen de olsa hastalıklardan korunabilir.
PROBİYOTİKLER, BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR
Probiyotikler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Amerika Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından “yeterli miktarda alındığı zaman sağlığa yararlı etki sağlayan canlı mikroorganizmalar” şeklinde tanımlanıyor.
Vücutta doğal olarak bulunan yararlı maya ve bakterilerden oluşan probiyotikler, vücut tarafından üretilmesine rağmen, probiyotik takviyeleriyle de bu faydalı bakterilerin sayısını artırarak bağışıklık sistemini desteklemek mümkündür. En çok kalın bağırsakta bulunduğu bilinen probiyotikler, aynı zamanda diğer organlarda da varlık gösterir.
Probiyotikler, vücutta pek çok önemli işlevi yerine getirir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, ağız ve solunum yolu hastalıklarından korur, yiyeceklerin hazmını kolaylaştırır ve vitamin sentezine katkıda bulunur. Ayrıca, zararlı maddelerin kan dolaşımına geçişini engelleyerek sağlığımızı korur.
AĞIZ VE BOĞAZ FLORASININ DENGELENMESİ GEREKİYOR
Probiyotiklerin önemine dikkat çeken Dr. Mehmet Cengiz, şunları söylüyor: “Antimikrobiyal bileşikler üreterek patojen ve zararlı bakterilerin sayılarını azaltan probiyotikler, sindirim sistemini teşvik eden enzimleri de üretiyor. Bağışıklık sistemini iyileştirici etkiler gösteren probiyotiklerin sindirim sistemi üzerindeki etkisi bilinse de sindirimin ağızda başladığından hareketle, öncelikle ağız ve boğaz florasının dengelenmesi de gerekiyor. Ağız ve boğaz florasındaki dengesizlik, solunum yolu hastalıklarına ve ağız içi problemlerine zemin hazırlar. Bu paralelde oral probiyotik takviyesi büyük önem taşıyor.”