Radyofrekans teknolojisinin günlük hayatta verileri aktarmak ve nesneleri tanımlamak için kablosuz radyo dalgalarını kullanan bir teknoloji olarak tasarlandığını dile getiren Aydoğan, “Temelde bir etiket ve bir okuyucudan meydana gelmektedir. Lojistik, envanter yönetimi, ürün takibi ve güvenlik uygulamalarında sıkça kullanılmaktadır. Bu teknolojinin sağlıkta kullanılması da kanser tedavisi alacak hastalar için yeni bir umut olmuştur. RFID yöntemi olarak da bulunan radyofrekans teknolojisi, meme koruyucu cerrahide lezyonların hassas bir şekilde işaretlenmesi ve hedeflenmesi için tasarlanmış radyoaktif olmayan bir radyofrekans lokalizasyon sistemidir. Günümüzde bu teknoloji, FDA onayı sonrasında meme ameliyatlarında cerrahlara rehberlik etmek için kullanılmaya başlanmıştır” dedi.
‘AMELİYAT SÜRECİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR’
Çipin meme içerisine yerleştirilme işleminin 10 dakikadan az sürdüğünü belirten Aydoğan,” RFID teknolojisi pirinç tanesi kadar küçük bir çipten ve bu çipin yerini gösterecek elde taşınabilir bir okuyucudan (detektör) oluşmaktadır. Bu çipin meme içerisine yerleştirilme işlemi 10 dakikadan az sürmekte ve ameliyattan günler, haftalar veya bir ay önce yapılabilmektedir. Okuyucu çipin yerini ve mesafesini hassas olarak gösterme potansiyeline sahiptir. Ayrıca her çipin, okuyucuda görüntülenen çipe özgü kimlik numarası gibi bir tanımlama numarası mevcuttur” şeklinde konuştu.
RFID TEKNOLOJİSİNİN MEME KANSERİ TEDAVİSİNDE 3 KULLANIM ALANI BULUNUYOR
Prof. Dr. Fatih Aydoğan, RFID teknolojisinin meme kanseri tedavisinde 3 kullanım alanı bulunduğunu belirten şöyle sıraladı: “1. Klinik muayenede elle tespit edilmeyecek kadar küçük tümörlerin yerinin doğru ve hassas bir şekilde belirlenmesini ve çıkarılmasını sağlamaktadır. Tümörlerin çıkarılması için kullanılan tel yönteminde telin bir kısmı vücudun dışında olduğundan hastaların ameliyattan önce teli çarpmamaya veya hareket ettirmemeye dikkat etmeleri gerekiyordu. Rahatsız edici olmasının yanı sıra, tellerin memeden dışarı çıkması bazı hastalar için sıkıntı vericiydi. RFID yönteminde ise hasta, çipin yerleştirilmesinden sonra memede varlığını hissetmez. Aynı zamanda çipleri kaydırma korkusu olmadan hasta rahatlıkla hareket edebilir.
2.Tedaviye direkt kemoterapi ile başlanan hastalarda tümörün tam kaybolma durumlarına karşı tümör yatağının (kanserin önceki olduğu bölgenin) doğru bir şekilde çıkarılması için kemoterapi öncesinde tümör sınırlarına yerleştirilmesi gerekmektedir. Bu teknoloji öncesinde; tedaviye başlayacak hastalara kemoterapi öncesinde ve sonrasında iki kez işaretleme işlemi yapılıyordu. Bu yöntem sayesinde hastalar bir kere çip yerleştirme işlemi ile tedaviye başlayabilme imkanına sahip oldu.
3.Bu yöntem tedavi öncesinde metastaz bulunan lenf bezlerinin yerinin belirlenmesini ve ameliyatla çıkarılması kolaylığını da sağlamaktadır. Tedavi öncesinde lenf nodu içine konulan çip ikinci kez işaretlemeye gerek olmadan çipi saptayan özel detektör / okuyucu yardımıyla çıkarılabilmektedir.”