Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘İnsanın ‘insan’ kalabilmesi adına özel bir gayret içerisinde olmalıyız’

Çalışmalarını Harvard Üniversitesi’nde yürüten Dr. Arzu Eylül Yalçınkaya, insanlığın maneviyata, ahlaka ve dine en fazla ihtiyaç duyacağı bir devre doğru ilerlemekte olduğunu ileri sürerek, “Sanal zekanın her alanda yaygınlaştığı şu evrede, insanın ‘insan’ kalabilmesi için özel bir gayret içerisinde olmalıyız. Tarihin hiçbir döneminde insan böylesi bir tehdit altında bırakılmamıştır” dedi

Çalışmalarını Harvard Üniversitesi'nde yürüten

Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nden Dr. Öğr. Üyesi Arzu Eylül Yalçınkaya, dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri olan Harvard Üniversitesi’nde akademik çalışmalarını sürdürüyor.Son iki yıldır Harvard Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde (CMES) doktora sonrası araştırma projesi üzerinde çalışan Yalçınkaya, insanın tarifinin yeniden yapılacağı bir döneme girildiğini söyledi. Bu konudaki terminolojinin dahi değiştiğine dikkat çeken Yalçınkaya, insanlığın maneviyata, ahlaka ve dine en fazla ihtiyaç duyacağı bir devre doğru ilerlemekte olduğunu söyledi.

KÜRESEL ANLAMDA MANEVİ DEĞERLERE OLAN İLGİ GÜNDEN GÜNE ARTIYOR

2022 yılında, doktora sonrası araştırmaları için Harvard Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’ne ziyaretçi araştırmacı olarak kabul edildiğini hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Arzu Eylül Yalçınkaya, küresel anlamda manevi değerlere olan ilginin günden güne arttığını ileri sürerek, şöyle dedi:“Bu noktada Pozitif psikoloji, bireylerin mutluluğunu artırma amacıyla manevi değerlerin önemini vurgulayan bir disiplin olarak öne çıkmaktadır.” Batı’nın maneviyat ve bilgelik arayışında genellikle Uzak Doğu felsefelerine yönelme eğiliminde olduğunu, ancak İslam coğrafyasında, özellikle de Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ortaya konan zengin manevi ve entelektüel birikime karşı nispeten bir ilgisizlik gösterdiğini ifade eden Yalçınkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘İNSANIN TARİFİNİN YENİDEN YAPILACAĞI BİR DÖNEME GİRİLDİ’

“Bu durum, İslam düşünce geleneğinin ve tasavvufi birikiminin bilimsel olarak yeterince incelenip uluslararası akademik çevrelere sunulmadığı anlamına da gelebilir. Bu ilişkileri gözler önüne seren yeterince İngilizce yazılmış yayın mevcut değil. Bu mirasın, bilimsel yayınlar ve akademik çalışmalar yoluyla daha fazla tanıtılması gerektiği muhakkak. Bu çalışmalar, uluslararası literatürde ortaya konulmuş pek çok bilimsel soruyu ve boşluğu yeni yaklaşımlarla zenginleştirecek bir içerikortaya koyuyor. Yalçınkaya, teknolojinin sadece bir araç olmadığı, doğrudan insanın düşünme ve hayata geçirme şeklini etkilediğini bilerek hareket etmek gerektiğini de dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:“Sanal zekanın her alanda yaygınlaştığı şu evrede, insanın ‘insan’ kalabilmesi için özel bir gayret içerisinde olmalıyız. Tarihin hiçbir döneminde insan böylesi bir tehdit altında bırakılmamıştır. İnsanın tarifinin yeniden yapılacağı bir döneme girildi. Bu konudaki terminoloji bile değişiyor. İnsanlık maneviyata, ahlaka ve kanımca dine en fazla ihtiyaç duyacağı bir devre doğru ilerlemekte. Bu nedenle bilimin tüm alanlarının birlikte üretebilmesi çok değerli. Sosyal ve beşeri bilimlerin mutlaka disiplinler arası çalışması gerekiyor. Sonuçta şunu söylemek isterim ki disiplinler arasındaki olduğu varsayılan sınırların da mutlaka ötesine geçilmeli.”