İnsan hayatının kutsal olduğundan hareketle gösterilen duyarlılığın önemli bir şeklini organ bağışı oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’nın Ekim 2024 verilerine göre; Türkiye’de 25 bin 246 hasta böbrek nakli, 2 bin 650 hasta karaciğer nakli ve bin 477 hasta kalp nakli bekliyor. Akciğer ve ince bağırsak gibi diğer organların nakilleri için bekleyen hastalar da eklendiğinde toplam 33 bin 498 hastanın organ bağışı için umut taşıdığı görülüyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, bu kapsamda organ bağışına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Bekleme listelerindeki ölüm oranları da göz önüne alındığında, organlara ihtiyacı olan kişilerin hayata tutunmalarının tek yolunun organ bağışı olduğunu kaydeden Karakayalı, “Organ bağışı konusundaki duyarlılık, deyim yerindeyse bir ülkenin temel medeniyet göstergelerinden biridir. Hassasiyet ve kararlılıkla yaklaşarak, organ nakli ihtiyacı olan kişilere ikinci bir yaşam şansı sunma imkanına sahibiz. Bir gün kendimizin veya bir yakınımızın benzer bir sorunla karşı karşıya kalması durumunda ne yapacağımızı ve ne hissedeceğimizi düşünerek hareket etmemiz karar vermemizi daha kolay hale getirecektir” şeklinde konuştu.
‘YAPILAN NAKİLLERDE OLDUKÇA YÜKSEK BAŞARI ORANI ELDE EDİLDİ’
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, Türkiye’de gerek erişkin gerekse çocuk hasta gruplarında yapılan nakillerde oldukça yüksek başarı oranları elde edildiğini belirterek, “Hatta bu başarılar tüm dünyaca bilindiği için her yıl üstelik de önemli bir kısmı zorlu vaka olan çok sayıda yabancı hasta nakil olmak için ülkemize geliyorlar. Yurt dışından gelen bu hastaların önemli bir kısmının organ nakli açısından zor vakalar olması da ayrıca dikkate değerdir. Ülkemiz canlı vericili organ naklinde çok başarılı olsa da önemli olan organ bağışının kadavradan yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.
‘HEDEF KADAVRADAN ORGAN BAĞIŞINI ARTIRMAK’
Organ bağışında esas hedefin ‘kadavradan organ bağışını artırmak’ olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, şunları söyledi: “Her canlı vericili ameliyat için sağlıklı bir birey de ameliyat ediliyor. Vericinin güvenliği hep birinci sırada tutulup hassasiyet gösterilse de bu ameliyatı yapmak zorunda kalmamak organ nakli ekiplerinin en büyük arzusudur. Kadavra bağış oranları, bir ülkenin toplum sağlığı konusunda duyarlılığının en temel göstergelerinden biridir. Her hastanın uygun canlı verici bulamadığı, kalp gibi bazı organ bekleyen hastalarda canlı verici şansı olmadığı ve bekleme listelerindeki ölüm oranları göz önüne alındığında, bu duyarlılığın yaygınlaştırılması çok önemlidir.”
‘ORGAN BAĞIŞININ ÇOK DÜŞÜK OLMASININ NEDENİ YETERSİZ VE YANLIŞ BİLGİLER’
Türkiye’de organ bağışının çok düşük olmasının en temel nedeninin yetersiz ve yanlış bilgiler olduğuna işaret eden Karakayalı, “Örneğin, beyin ölümünün ne anlama geldiği bilinmiyor. Beyin ölümü ‘beyin fonksiyonlarının geri dönüşsüz bir şekilde tamamen durması’ anlamına geliyor. Beyin ölümü yaşayan kişi tıbben ölü kabul ediliyor ve diğer organları yoğun bakımdaki makine desteğiyle sadece kısa bir süre canlı tutulabiliyor. Organ nakli de ancak bu sürede yapılabiliyor. Bu süreç organ bağışı için kullanılabilecek çok önemli bir dönemdir” dedi. Karakayalı, Türkiye’nin organ bağışından nakline kadar tüm süreçte dünyaca kabul edilmiş en güvenli ülkelerden birisi olduğuna dikkat çekerek, organ nakli sisteminin sıkı denetlenen şeffaf bir sistem olduğunu da belirtti.