Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Doğa Koruma ve Biyoizlem Uygulama ve Araştırma Merkezi (DOKOBİM) tarafından ‘Bastığın Yerleri Toprak Diyerek Geçme, Tanı’ temalı konferans düzenlendi.Atatürk Kongre Merkezinde düzenlenen konferansaVali Yardımcısı Ali Arıkan, Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Yıldız, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir, DOKOBİM Müdürü Prof. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş ile akademik personel ve öğrenciler katıldı.DOKOBİM Müdürü Prof. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş ve Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Yıldız’ın açılış konuşmalarının ardından söz alan AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir, Eber Gölü’nde meydana gelen sorunlara karşı çözüm önerilerinde bulundu. Eber Gölü’nün Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulunun kararıyla ‘1. Derece Tabiat Sit Alanı’ ilan edildiğini ifade eden Özdemir, Eber Gölü ile Sultan Dağlarının oluşturduğu mikroklima ortamın Çay-Akşehir arasında kirazın istediği zirai ortamı oluşturduğunu söyledi. Özdemir, “Eber Gölü’nün dörtte üçü sazlıklarla kaplıdır. Oluşturduğu mikroklima ile Sultandağı-Çay ilçeleri arasında verimli meyveciliğin de teminatıdır” dedi. Özdemir, Eber Sulak Alanının Bolvadin, Çay ve Sultandağı ilçelerinde 10’a yakın köyde yaşayanların, balıkçılık ve kamış üretiminin gelir kaynağı olduğu bilgisini de verdi.
GÖLDE OKSİJEN ÇOK DÜŞÜK
Eber Gölündeki kuraklık ve kirliliğin toplu balık ölümlerine neden olduğunu söyleyen Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:“Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Bölge Müdürlüğü yetkilileri balıkların öldüğü bölümden alınan su numunelerinde, balıkların yaşaması için sudaki çözülmüş oksijen miktarının litre başına 5 miligram olması gerekirken oksijen seviyesinin litre başına 1,16 miligram seviyelerinde olduğunu kaydetti. Ayrıca Eber göl yüzeyinin yaklaşık 1 buçuk 2 aydır tamamen buzla kaplı olması ve yüzey su sirkülasyonunun olmaması yapılan ölçümlerde oksijen miktarının kritik seviyenin altında olması sebebiyle balıkların oksijensizlik nedeniyle öldüğü sonucuna ulaşılmıştır.”
YEREL HALK BİLİNÇLENDİRİLMELİ
Yaz aylarında sık sık yangınların çıktığı Eber Gölü’nün zemininin gevşek, bataklık olduğunu ve yoğun duman nedeniyle çıkan yangınlara karadan ulaşımın mümkün olmadığını ifade eden Özdemir, Sazlık yangınlarını önlemek için neler yapılması gerektiği hakkında önerilerde bulunan Özdemir, “Sulak alanların önemi konusunda yerel halk bilinçlendirilmeli, bölge kamera sistemi ile izlenmeli, kamuya ait arazilerde saz kesimi faaliyetlerini izne bağlamalı ve işgallerin önüne geçilmeli, Yönetsel açıdan yetki ve sorumluluklar açık olmalı” ifadelerini kullandı.
GÖL ÇEVRESİNDE ENDEMİK BİTKİ TÜRLERİ YAŞIYOR
Prof. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş ise gerçekleştirdiği sunumunda sudaki ve karasal alandaki yaşamın korunurluğunun arttırılmasının hedeflendiğini belirtti. Ekosistemde var olan bir durumun çalışmamasının canlıların sürekliliğinde bir belirsizliğe neden olduğunu söyleyen Erişmiş,“Eber-Akşehir gölleri ile çevresi 91 familyaya ait 425 tür ve tür altı takson içermektedir. Bu taksonların 27 adet endemik bitki türü tespit edilmiştir. Bu bağlam içerisinde kritik halde olan 4 tane türümüz bu alan içerisinde yer almaktadır. Türkiye bazında ise endemik türlerin yüzde 14’ü burada yer almaktadır. Biz bu alanı 3 bölgeye bölelim; buralarda kooperatifler kurulsun. Bunların sorumluluğu var olan kooperatiflere verilsin. Böylece alan içerisinde çıkacak her yangın için alanı kapatma müsaadesi verilsin. Fakat bu öneriler haklı nedenlerden dolayı uygulanamıyor. Devletin bu anlamda sert yüzünün göstermesi gerektiği kanaatindeyim. Bu sorumluluk sadece kurum ve kuruluşlara verilemez.”
GÖLLER ÇÖKÜYOR VE ÇÖKTÜKÇE KATMAN OLUŞTURUYOR
Gölün de tıpkı insanlar gibi doğup, büyüyüp öldüğünü ifade eden Erişmiş, “Göller, organik bir malzemeden olduğu için çöküyor ve çöktükçe bir katman oluşturuyor. Bu yıllara bağlı olarak bugünkü son durumuna gelmiş oluyor. Suyun olmaması burada meydana gelen sorunların ana temelini oluşturmuş oluyor” ifadelerini kullandı. Erişmiş, Eber gölünde meydana gelen kokunun başlangıç noktasının Kırkgöz Köprüsü olduğunu da belirterek kirliliğin ana faktör olmamakla birlikte, bölgede olan bir sorun olduğuna da dikkat çekti.Konferans, soruların cevaplanmasının ardından sona erdi.