Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türkiye’nin ilk engelli huzurevi hayırseverlerin desteğini bekliyor

Tüm Özürlüler ve Aileleri Derneği Başkanı Bakici, ailelerini kaybeden kimsesiz engelliler için Türkiye’nin ilk bakım ve huzurevini Ankara’da açmayı hedeflediklerini Afyonşehir’de yayımlanan ‘Engelsiz Hayatlar’ programında belirterek, proje için hayırseverleri bağışta bulunmaya davet etti.

Tüm Özürlüler ve Aileleri

Tüm Özürlüler ve Aileler Derneği Başkanı Mehmet Ali Bakici, Afyonşehir stüdyolarında Gökhan Bızıkçı’nın sunduğu ‘Engelsiz Hayatlar’ programının konuğu oldu. Programda engelli bireylere yönelik yapılacak Türkiye’nin ilk huzurevi projesi tanıtıldı, değerlendirmelerde bulunuldu. Ankara’nın Sincan ilçesinde Yenikent Mahallesi’nde tüm engelli gruplarının barındırabileceği bir ortam oluşturmak için ilk adımların atıldığı proje, 3 bin 600 metrekarelik alanda yapılacak bina ile 100 kişiyi barındıracağı belirtildi. Tamamen hayırseverlerin bağışlarıyla yapılması planlanan huzurevi projesi ile ilgili konuşan Bakici, “Annem öldü, yalnız kaldım. Babam öldü, yalnız kaldım. Eşim öldü, yalnız kaldım duygusunu yaşamayacak. Ya da az yaşayacak. Hiç kimse birinci derece yakını kadar güzellik yapamayabilir. Ama en azından sabah kalktığında kahvaltısı, öğlen geldiğinde yemeği, akşam olduğunda yemeği, sıcak temiz yatağı, çamaşırlarının yıkanıyor olması, hizmetlerinin görülüyor olması, yani ailesini kaybetmiş olmanın acısının yanına birde yapayanlız çaresiz kalma duygusunu eklememesi huzurevinin önemi. 8 buçuk milyon engelli var. Benim yürüttüğüm bu proje 100 kişilik ama bir başlangıç olsun. Eğer biz bunu başarırsak yarın Afyon’dan biriside çıkar, ‘Bende 50 kişilik Afyon’a yapayım’ der. Yarın başka bir ilden bir başkası çıkar, ‘Bende buraya 25 kişilik yapayım’ der. Mühim olan ışığı yakmak. Biz ışığı yaktık. İş bitmeden de bu ışığın tesiri tam olarak anlaşılmayacak. Hayırseverlerimiz bizi bulsun, bize ulaşsın, beraber bu işi başaralım” dedi.

Tüm Özürlüler ve Aileleri Derneğini tanıyabilir miyiz?

Tüm Özürlüler ve Aileler Derneği Başkanı Mehmet Ali Bakici, Afyon Şehir stüdyolarında Gökhan Bızıkçı’nın sunduğu ‘Engelsiz Hayatlar’ programında şu soruları cevaplandırdı: “Tüm engel gruplarını içerisinde barındıran ve ailelerini de bu çatı altına dahil edip sorunların tespiti noktasında daha rahat yol alabilme adına bu derneği kurduk, buna göre tüzükler oluşturduk. Hem engel grupları hem de ailelerin olduğu bir çatı kuruluşu dolayısıyla bütün engel gruplarına ve ailelerine hizmet vermekteyiz.Taşrada yaşayan görme engellilerin kullandığı 10 bin tane beyaz baston yaptırdım. Özellikle köyde yaşayan kardeşlerimize ulaştıralım dedim. 10 bin kardeşimize ücretsiz beyaz baston ulaştırdık. Bunlar bizim üyemiz olmuş, olmamış bunlara hiç bakmadık. Her engel grubundan toplam 55 kişiyi önce bir umreye götürdük. Sonra hadi bir daha yapalım, hadi bir daha yapalım derken toplamda 800 kardeşimizi umreye götürüp, getirmek nasip oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı ile anlaşma yaptık. Hayırseverimiz, engellinin parasını oraya yatırdı. Bizde götürüp, getirdik.

Derneğinizin adı neden özürlüler, neden engelliler değil?

Biz derneğimizi kurduğumuzda özürlü kavramı vardı. Hatta biliyorsunuz Başbakanlığa bağlı Özürlüler İdaresi Başkanlığı mevcuttu, her şey özürlü kelimesi ile anlatılıyordu. 2007, 2008, 2009 yıllarında özürlü kavramı kaldırıldı. Engelli kavramı konuldu. Şimdi bizde tüm ibaresi taşıyoruz ya, o dönem bize dediler ki ‘siz derneğinizin adını değiştireceksiniz ama tüm ibaresini koyamazsınız.’ Ne yapacağız? Görmeyene hizmet edeceksiniz, işitmeyene hizmet edeceksiniz. Ben ‘tümüne hizmet ediyorum’ dedim. Ne yapacağız? O zaman eski isminizi kullanmaya devam edeceksiniz, bunda bir yasal sakınca yok. Sonra biz bu huzurevi projelerine başlayınca tüm ibaresini alabilme hakkımız doğdu. Biz aslında şu anda gayri resmi olarak adımızı Tüm Engelliler ve Aileleri Derneği olarak değiştirdik. Ama bütün yazışmalar, huzurevi ile ilgili kampanya Tüm Özürlüler ve Aileleri Derneği adıyla başlatıldığı için resmileştirirsek adımızı bütün her şey sil baştan başlayacak. O yüzdende 2025’in eylül ayına kadar adımız böyle gidecek. Eylül ayından itibaren adımız Tüm Engelliler ve Aileleri Derneği, kısa adımızda TÜMENDER olacak.

Huzurevi projesini neden yapmak istediniz, aklınıza nasıl geldi?

Mekke’de Kabe’nin avlusunda,içinde karar verdim. Ülkemizde engelli vatandaşlarımız için ayarlanmış, onların yaşam koşullarına göre düzenlenmiş, düşünülmüş, planlanmış bir huzur evi yok. Ülkemizdeki büyükçe bir eksikliğin en azından küçücük bir bölümünü giderebilme adına ya da engellilerle ilgili hususta da gediğimize bir taş koyabilmek adına huzurevi projemizi başlattık. Ankara Valimiz, Allah razı olsun, çok mükemmel bir insan. Bize bu hususta yardım toplama izini çıkarttı. 1 yıl boyunca değişik televizyon programlarına konuk olup anlattık. Meseleyi niye istiyoruz. Niçin istiyoruz. Nasıl istiyoruzu anlattık. 1 yıl böyle geçti. Biz bu 1 yıllık süreç içerisinde yardım toplama nasıl yapılır, nasıl çalışma yapılır bunu öğrenmiş olduk. Birinci yıl bizim çıraklık dönemimizdi, staj yaptık. Birde şansımızdan ülke gündemi, dünya gündemi hiç boş kalmadı. Her gün bir kaos. Dünyada olan bir şey haliyle bizi de etkiliyor. Bu yüzden biraz ağır ilerledik. Arsa meselemizi hallettik. Projelerimizi çizdirdik. Nasıl bir huzurevi yapabileceğimizi kamuoyuna anlattık. Şimdi nasip olursa eğer, havalar iyi giderse ocak ayında, havalar biraz bozuk giderse Ramazan ayı gelmeden şubat ayında ilk kazmamızı vurup huzur evimizin temelini atacağız.

Huzur evi projenizden hangi engel grupları faydalanabilir?

Kimsesiz kalan tüm engel grupları birinci şartımız. İkincisi de tüm engel gruplarını barındırabileceğimiz bir ortam oluşturmak, 100 kişilik yapıcağız. 3 bin 600 metrekarelik bir alan kullanacağız. Binamız 4 katlı olacak ve sabahtan akşama kadar vakit geçirebilecekleri her şeyi düşüneceğiz. Garip kalmış kardeşlerimiz yararlanacaklar. Hiçbir anne hiçbir baba niye benim evladım engelli oldu diye bir yakınma yapmaz. Şükür eder hatta ve hatta bir çoğu da kendini seçilmiş olarak görür. ‘İmtihan için ben seçilmişim’ der. Hiçbir isyanı da olmaz. Küskünlüğü de olmaz. Ancak contası bozulmuş musluk gibi böyle tıp tıp tıp su kaçırır aynı onun gibi engelli ailelerinin de yüreğinde bir kanama böyle tık tık tık. O kanayan küçücük kanayan sevimli yüreklere bir 2 damla merhem sürebilmek için biz yollardayız. Ölüp gittikten sonra işte yaşadı, öldü bitti olmamak için, devletimize bir faydamız olsun diye, bir katkımız olsun diye bu işler için koşturuyoruz.

Engelli bireyler için huzurevinin önemi nedir?

Annem öldü, yalnız kaldım. Babam öldü, yalnız kaldım. Eşim öldü, yalnız kaldım duygusunu yaşamayacak. Ya da az yaşayacak. Hiç kimse birinci derece yakını kadar güzellik yapamayabilir. Ama en azından sabah kalktığında kahvaltısı, öğlen geldiğinde yemeği, akşam olduğunda yemeği, sıcak temiz yatağı, çamaşırlarının yıkanıyor olması, hizmetlerinin görülüyor olması, yani ailesini kaybetmiş olmanın acısının yanına birde yapayanlız çaresiz kalma duygusunu eklememesi huzurevinin önemi. 8 buçuk milyon engelli var. Benim yürüttüğüm bu proje 100 kişilik ama bir başlangıç olsun. Eğer biz bunu başarırsak yarın Afyon’dan biriside çıkar, ‘Bende 50 kişilik Afyon’a yapayım’ der. Yarın başka bir ilden bir başkası çıkar, ‘Bende buraya 25 kişilik yapayım’ der. Mühim olan ışığı yakmak. Biz ışığı yaktık. İş bitmeden de bu ışığın tesiri tam olarak anlaşılmayacak. Hayırseverlerimiz bizi bulsun, bize ulaşsın, beraber bu işi başaralım. Ben dedim ki ‘bunu vatandaş olarak beraber yapalım.’ Herkesin bu işin içinde ucundan kulağından bir tuzu bulunsun. Mehmet Ali Bakici’nin başkanlık yaptığı bir sivil toplum kuruluşunun işi olmasın. Bütün Türkiye’nin beraber başardığı bir iş olsun. Nasıl olacak bu? 3 tane GSM operatörü ile anlaşma yaptık. 3 GSM operatörü üzerinden insanlar bize ‘Huzur yazıp 2001’e mesaj gönderiyorlar. 100 tl bağışta bulunmuş oluyorlar. Biz paraya dokunmamış oluyoruz, hem de insanların kalbi rahat. Çünkü bu mesajı gönderdiklerinde onlara mesaj gidiyor. ‘Şu derneğe şu kadar miktarda bağışta bulundunuz’ diye. Dolayısıyla veren nereye gittiğini biliyor. Alan gönlü rahat bir şekilde bağışı teslim almış oluyor. Sosyal medya fenomenlerine bir ulaşayım dedim. Onların başka işleri var. Ulaşamadık, havalar çabuk soğudu. Şimdilik vazgeçtik ama iptal etmedim. Allah izin verirse mayıs ayı gibi Ankara’dan başlayacağım İstanbul’a kadar yürüyeceğim. Hedef 1 milyon mesaj. Bu süreçte 1 milyon insanın ‘Huzur yazıp 2001’e birer mesaj göndermelerini sağlamak. İnşallah bu proje ülkemizin projesi olacak. Türkiye’nin projesi olacak. Sizlere çok teşekkür ederim. Afyon’da benim çok güzel günlerim geçti. Beni buraya çağırıp, içimi okuyucularınıza dökmemi sağladığınız için çok çok teşekkür ederim.

Engelli bireyler için erişebilirlik çok önemli, huzurevi projenizde erişebilirlik ne düzeyde olacak?

Şimdi ben aşama aşama gitmeyi çok istiyorum. Gökhan bey önce şu proje bir bitsin. Bina bir ayağa kalksın. Ondan sonra yatağını koyalım. Bu huzurevinin ticaret yapmasını ben istemiyorum. Yani ticari bir alan olmasın. Allah inşallah ömür verirse Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na gideceğim. Mahinur Hanım çok değerli bir hanımefendi. Bir kaç yıl içerisinde yine vazifesine devam ediyor olursa gideceğim, diyeceğim ki, ‘100 kişilik huzur evini yaptık. Bütün ihtiyaçları ne gerekiyorsa masasını sandalyesini mutfak eşyalarını her şeylerini koyduk. Burayı devletimiz olarak teslim alın tek şartımız sadece engelliler kalacak’ diyeceğiz. Bakanlığımızla bir protokol imzalayacağız. Hayalim bu ve burası devletin idare ettiği, devletin yürüttüğü bir huzurevi olacak. İşin içerisinde devlet olduktan sonra her diğer hususlar çok daha kolay olur. Hem de biz ölüp gittikten sonra birileri burayı ticari amaç için kullanmamış olurlar. Beni de kabrimde rahatsız etmemiş olurlar.

Huzurevi projeniz, diğer illerdeki engellilere yönelik projelerde örnek olabilir mi?

Olur, o yüzden başarmamız lazım. Çok başarılı olmamız lazım. Başka girişimciler bu niyete giriştiklerinde desinler ki ‘Kardeşim Ankara Sincan’da birileri bunu yaptı başardı demek ki oluyormuş.’ İyi örnek olabilmemiz için bizim bu işi başarmamız lazım. Eğer biz bu işi başarırsak yarın 1 gün Afyon’da da İstanbul’da da İzmir’de de bu yaptığımız iş yetmez. Ülkemizden garip kalmış herkesi 100 kişi limiti doldurana kadar alacağız. Diyarbakır’daki adam bize müracaat ettiği zaman bu bizim üyemiz mi diye bakmayacağız. Biz bu işin fitilini ateşleme derdindeyiz. Bu fitilin ateşlemesini yaparsak inanın belki biz görmeyiz 15, 20, 30 yıl sonra bu hususta çok güzel gelişmeler olur. Mühim olan başlamak, başlamakta bitirmenin yarısı. Biz bir başlayalım, bu projeyi tamamlayalım. Ondan sonrasını hep birlikte izleyelim.

Engelliler için engelliler bakanlığı kurulmalı mı?

Elbette kurulmalı. Damdan düşenin halini damdan düşen bilir. Bütün belediyelerde bir engelli birimi olmalı. O birimin başında da bir engelli olmalı. Hatta büyükşehir belediyelerinde engellilerden sorumlu belediye başkan yardımcıları olmalı ve onlarda engelli olmalı. Bizim engelliler içerisinde öyle süper zeka arkadaşlarımız var ki, öyle müthiş arkadaşlarımız var ki bunlardan devletimizin, insanlarımızın, faydalanması lazım.

Sizce medyada görme engelli çalışanlar olmalı mı?

Siz bir örneksiniz. Görme engelli bir birey. Turkuvaz Medya’nın kurucusuna, buradaki kardeşlerime sana bu pencereden hava teneffüs etme imkanını tanıdıkları çok çok teşekkür ediyorum. Ne kadar güzel, bu bir lütuf değil, doğrusunu yapmışlar. verirseniz daha neler olur neler.”