Türkiye’de Konya’dan sonra Mevleviliğin ikinci merkezi durumundaki Afyon’da bulunan Mevlevihane, yalnızca bölgesel değil, Türkiye genelinde önemli bir kültürel ve dini mirasın temsilcisi olarak varlığını sürdürüyor.Adını Mevlana’nın yedinci göbekten torunu olan Sultan Mehmet Divani’den alan Sultan Divani Mevlevihanesi, her yıl yüzbinlerce kişinin ziyaret ettiği mekan Afyonkarahisar’ın önemli tarihi mekanlarından birisi olarak biliniyor. Mevlânâ’nın yedinci göbekten torunu olan Dîvânî Mehmet Çelebi, Dîvâne Mehmet Çelebi, Semai Mehmed Çelebi gibi çeşitli adlarla anılan Sultan Divani M.1440-1550 yılları arasında yaşadığı tahmin ediliyor.
ANADOLU’DA HEM MANEVİ HEM DE SANATSAL ANLAMDA DERİN İZLER BIRAKTI
Mevlevilik geleneğinin Anadolu’daki en önemli merkezlerinden biri olan bu yapı, asırlardır hem manevi hem de sanatsal anlamda derin izler bırakmıştır. Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin tarihi ve kültürel önemini vurgulayan Mevlevihane Müdürü Hasan Özpınar, bu mirası koruma ve yaşatma çabalarını şu sözlerle özetliyor: “Afyonkarahisar Mevlevihanesi, Konya’dan sonra Türkiye’nin ikinci önemli Mevlevihanesi olarak kabul edilir. Tarihi geçmişi 1290’lara kadar uzanıyor. Mevlevilik tarihine yön veren Sultan Divani Hazretleri’nin katkılarıyla bu dergâh, Anadolu’nun ruhani ve kültürel dokusunda önemli bir yer edinmiştir.”
AFYONKARAHİSAR MEVLEVİHANESİ’NİN KURULUŞU VE TARİHÎ ÖNEMİ
Mevlevilik, Hazreti Mevlâna Celaleddin-i Rûmî’nin öğretileri doğrultusunda gelişmiş bir tasavvuf yolu olarak, Anadolu’da derin bir etki bırakmıştır. Konya merkezli olarak yayılan bu öğreti, Afyonkarahisar’da Sultan Divani Hazretleri öncülüğünde büyük bir ivme kazanmıştır. Mevlevihane’nin tarihi kökenleri 13. yüzyıla dayanırken, özellikle 15. yüzyılda Sultan Divani’nin etkisiyle daha da güçlenmiş ve Osmanlı coğrafyasının farklı bölgelerinde Mevlevihanelerin kurulmasına öncülük etmiştir. Sultan Divani’nin katkılarına değinen Hasan Özpınar:”Mevlevilik, Anadolu’dan başlayarak geniş bir coğrafyada yayıldı. Sultan Divani Hazretleri, sadece Anadolu ile sınırlı kalmamış, Midilli ve Sakız Adası’ndan Suriye ve Mısır’a kadar pek çok bölgede Mevlevihanelerin kurulmasına vesile olmuştur. Bu sayede, Mevlevilik Osmanlı İmparatorluğu’nun en güçlü manevi hareketlerinden biri hâline gelmiştir.”
SULTAN DİVANİ: MEVLEVİLİĞİN GELİŞİMİNE KATKILARI
Mevlevilikte Hazreti Mevlâna’dan sonra en önemli isimlerden biri kabul edilen Sultan Divani, 1440-1530 yılları arasında yaşamıştır. Mevleviliğin Osmanlı topraklarında yayılmasına öncülük etmiş ve bu hareketi bir sistem hâline getirerek kurumsallaştırmıştır. Onun en büyük hizmetlerinden biri, Mevlâna’nın en önemli eserlerinden biri olan Divan-ı Kebir’i İran’dan Anadolu’ya getirmesi olmuştur. Bu eser, Mevleviliğin temel kaynaklarından biri olarak kabul edilir ve tarikatın ruhani öğretilerinin yayılmasına büyük katkı sağlamıştır.
GELENEKLER YAŞATILMAYA DEVAM EDİYOR
Sultan Divani Hazretleri, Afyonkarahisar Mevlevihanesi’ni yalnızca bir ibadet ve eğitim merkezi olarak değil, aynı zamanda bir kültürel miras noktası olarak da inşa etmiştir. Burada verilen eğitimler ve düzenlenen ritüeller sayesinde Mevlevilik, hem sanatsal hem de manevi anlamda çok önemli bir noktaya ulaşmıştır. Hasan Özpınar’ın ifadeleriyle: “Mevlevilikte Sultan Divani, teşkilatçı kimliğiyle öne çıkar. Mevlevihanelerin kurumsal bir yapı hâline gelmesi, onun çabaları sayesinde mümkün olmuştur. Bugün Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nde bu gelenekler yaşatılmaya devam ediyor.”
AFYONKARAHİSAR MEVLEVİHANESİ’NDE 500 YILLIK AŞURE GELENEĞİ
Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin en önemli ritüellerinden biri *500 yıldır devam eden aşure geleneği*dir. Sultan Divani tarafından başlatılan bu gelenek, Mevleviliğin paylaşımcı ve birlik ruhunu yansıtan en önemli etkinliklerden biridir. Hasan Özpınar, aşure geleneğinin Mevlevihane’deki önemine şu sözlerle dikkat çekiyor: “Kırk katımlı şifalı aşure geleneği, Sultan Divani Hazretleri’nin başlattığı bir ritüeldir. Bu geleneğe göre, aşure pişirilirken içine farklı bölgelerden getirilen kırk çeşit malzeme eklenir. Bu, birlik ve beraberliğin sembolüdür. Günümüzde de her yıl büyük bir coşkuyla bu gelenek devam ettirilmektedir.” Bu etkinlik, yalnızca yerel halkın değil, ülkenin farklı bölgelerinden gelen ziyaretçilerin de yoğun ilgisini çekmektedir.
AFYONKARAHİSAR MEVLEVİHANESİ’NİN GEÇİRDİĞİ YANGIN VE YENİDEN İNŞA SÜRECİ
Mevlevihane, tarih boyunca birçok zorlukla karşılaşmıştır. Bunlardan en önemlisi, 1902 yılında yaşanan büyük yangındır. Yangında büyük ölçüde zarar gören yapı, dönemin Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in desteğiyle yeniden inşa edilmiştir. Hasan Özpınar, bu süreci şöyle anlatıyor: “1902’de çıkan yangın, Mevlevihane’yi büyük ölçüde tahrip etti. Ancak Sultan II. Abdülhamid’in emirleri doğrultusunda dergâh yeniden inşa edildi ve bugünkü mimari yapısına kavuştu. Bu yeniden yapılanma, Mevlevihane’nin tarihi dokusunun korunmasında büyük rol oynamıştır. “Mevlevihane, bu yeniden inşa süreci sayesinde günümüze kadar ulaşmış ve tarihi kimliğini korumaya devam etmiştir.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE MEVLEVİHANE VE DEĞİŞEN FONKSİYONLARI
Cumhuriyet’in ilanından sonra tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla birlikte Mevlevihaneler de işlevsel olarak değişime uğramıştır. Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin bazı bölümleri farklı amaçlarla kullanılmaya başlanmış, ancak zamanla tekrar asıl kimliğine kavuşmuştur. Hasan Özpınar, bu değişimi şu sözlerle anlatıyor: “Cumhuriyet dönemiyle birlikte dergâhın bazı bölümleri farklı amaçlarla kullanılmış, ancak Mevlevihane’nin ruhu ve geleneği asla kaybolmamıştır. Bugün, yeniden kültürel ve dini bir merkez olarak önemli bir işlev görmektedir.”
GÜNÜMÜZDE AFYONKARAHİSAR MEVLEVİHANESİ
Bugün Afyonkarahisar Mevlevihanesi, yalnızca yerel halkın değil, ulusal ve uluslararası ziyaretçilerin de ilgisini çeken önemli bir kültürel miras noktasıdır. Mevlevilik geleneğinin yaşatıldığı bu merkezde, düzenli olarak sema gösterileri, dini ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. Hasan Özpınar: “Afyonkarahisar Mevlevihanesi, günümüzde hem dini hem de kültürel anlamda çok önemli bir yere sahiptir. Mevleviliğin öğretilerini ve geleneklerini merak eden herkes burada bir araya geliyor.” Afyonkarahisar Mevlevihanesi, tarihi mirasını koruyarak geleceğe taşıyan önemli bir yapı olarak varlığını sürdürüyor. Sultan Divani’nin manevi mirası, aşure geleneği, sema törenleri ve mimari yapısıyla Mevlevihane, bugün de Mevlevilik ruhunu yaşatmaya devam ediyor.