1982 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Ramazan Akgöz, stajını Avukat Hasan Akkuş’un yanında tamamladığını anlattı. Meslek hayatına Çay ilçesinde başlayan Akgöz, uzun yıllar hem avukatlık yaptı hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilçe başkanlığını yürüttü. “Bugün 41 yıldır bu mesleği Afyon’da icra ediyorum” diyen Akgöz, avukatlığın toplumun her yarasına dokunan kutsal bir görev olduğunu ifade etti.
‘HUKUK FAKÜLTELERİ NİTELİK AÇISINDAN YETERSİZ’
Akgöz, son yıllarda Türkiye’nin birçok ilinde açılan hukuk fakültelerinin eğitim kalitesinden endişe duyduğunu söyleyerek, “Siyasi kaygılarla açılan okullar, hukukun kutsallığına yakışır bir eğitim veremiyor. Hukuk öğrencileri yeterince donanımlı yetiştirilmiyor” dedi. Yurt dışından alınan denkliklerin de ciddi sorunlar doğurduğunu dile getiren Akgöz, mesleğin itibarı için nitelikli eğitim ve liyakatın şart olduğunu vurguladı.
‘GENÇ AVUKATLAR EKONOMİK OLARAK AYAKTA DURAMIYOR’
Programda genç avukatların karşılaştığı zorluklara da değinildi. Büro kurma, personel çalıştırma ve geçim sıkıntılarının mesleği sürdürülemez hale getirdiğini söyleyen Akgöz, stajyer avukatlara da maddi ve manevi destek sağlanması gerektiğini belirterek, “Zorunlu müdafilik ücretleri de yetersiz. Gençler mesleğe başlarken büyük bir yükün altına giriyor” şeklinde konuştu.
‘YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL, SİYASİ İKTİDARIN ETKİSİNDE’
Akgöz, Türkiye’deki adalet sistemi üzerine yaptığı açıklamada, “Yargının bağımsız olduğundan söz etmek mümkün değil. Hakim ve savcı kadroları iktidara yakın isimlerle dolduruluyor. Bu, yargıya duyulan güveni yerle bir ediyor. 90-100 puan alan genç hukukçular sözlü sınavlarda eleniyor, çünkü sadakat aranıyor” dedi.
‘KANUNLAR ÇOK SIK DEĞİŞİYOR, TAKİP ETMEK İMKÂNSIZ HALE GELDİ’
Sık sık değişen yasaların hem hukukçular hem de vatandaşlar için ciddi belirsizlik oluşturduğunu ifade eden Akgöz, “Biz bile yeni çıkan kanunları takip etmekte zorlanıyoruz. Bu durum bir hukuk devletine yakışmaz” diye konuştu. Akgöz, savunmanın, yargının iddia ve karar makamları kadar önemli olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Avukatlar ikinci sınıf gibi görülmemeli. Savunmaya verilen değer, adaletin kalitesini belirler.”
‘SÜREKLİ DEĞİŞEN YASALAR İNSANLARI TUZAĞA DÜŞÜRÜYOR’
Sürekli değişen ve torba yasalarla düzenlenen kanunların, hem hukukçular hem de vatandaşlar için büyük bir sorun olduğunu söyleyen Akgöz, “Bir hukukçu olarak biz dahi güncel yasalara yetişmekte zorlanıyoruz. Bu, bir hukuk devleti olmadığımızın göstergesidir. Hukuk devleti öngörülebilir olmalı” dedi. Avukatların adliyelerde yeterli imkanlara sahip olmaması ve savunmanın adli sistemde geri planda tutulmasının da hukukun işleyişini olumsuz etkilediğini ifade eden Akgöz, “Avukatlar iddia ve karar makamlarının gölgesinde kalmamalıdır. Savunmaya değer verilmeden adalet sağlanamaz” açıklamasında bulundu.
‘SİYASİ ÖZGÜRLÜKLER KISITLANIYOR, KAYYUMLAR HALK İRADESİNE DARBEDİR’
Gelen bir izleyici sorusu üzerine son dönemdeki yasal düzenlemeleri değerlendiren Akgöz, ifade özgürlüğü ve toplanma hakkına yönelik kısıtlamaların endişe verici olduğunu söyledi. Özellikle kayyum uygulamalarına dikkat çeken Akgöz, “Kayyumlar, halkın demokratik iradesine vurulan siyasi bir darbedir. Bu uygulama, hukuk değil siyasi tasarruftur” dedi. Bayram öncesi gözaltına alınan gençlerin durumunu da değerlendiren Akgöz, protestonun anayasal bir hak olduğunu hatırlatarak, “Bu gençler ülkesini savunmak için ses çıkarıyor. Onları kalkışmacı gibi göstermek hem adalete hem demokrasiye ihanettir” diye konuştu.
‘BİZİM EFENDİMİZ HALKTIR, HAKTIR, ADALETTİR’
Programın sonunda meslektaşlarının Avukatlar Günü’nü kutlayan Akgöz, “Avukatlar olarak hiçbir siyasi gücün uşağı değiliz. Bizim efendimiz halktır, adalettir. Savunmanın önündeki tüm engellerin kaldırıldığı, tam bağımsız bir Türkiye umuduyla, hayatını kaybeden meslektaşlarımıza rahmet diliyorum” ifadelerine yer verdi.