Türkiye’de devlet yönetiminin kuvvetler ayrılığı ilkesinden uzaklaştığını, karar süreçlerinin tek merkezde toplandığını ve halkın iradesinden kopuk, talimatla işleyen bir yapının yerleştiğini ileri süren Çakır, “Siyasi iktidar, bir zamanlar vesayet olarak tanımladığı yapıları geride bıraktığını iddia ederken, bugün çok daha merkeziyetçi ve müdahaleci bir düzen kurmuştur” dedi. Çakır, ekonomik veriler üzerinden çizilen tablonun, halkın günlük yaşamıyla örtüşmediğini belirterek şunları kaydetti: “Açlık sınırı, asgari ücretin üzerindedir. Emekliler ilaçlarını almakta, öğrenciler beslenme ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır. Bu ortamda saray ekonomisi sürdürülemez. Gösteriş, gerçeklerin üstünü örtemez. Refah yalnızca rakamlarla değil, sokakta hissedilerek anlaşılır.”
‘BU ÜLKE İSRAFI DEĞİL ÜRETİMİ TEŞVİK EDEN BİR YÖNETİMİ HAK ETMEKTEDİR’
Çakır, yargının bağımsızlığının sadece hukukçuların değil, tüm toplumun meselesi olduğunu dile getirerek, “Bugün adaletin terazisi bozulmuştur. Eleştirenin cezalandırıldığı, itaat edenin kayrıldığı bir ortamda, hakkaniyet duygusu yara alır. Yargının bağımsızlığını zedeleyen her adım, toplumsal barışa zarar verir. Biz, adaletin sahibinin değil, ilkelerinin tarafındayız. Yeniden Refah Partisi olarak biz, yalnızca muhalefet eden değil; çözüm üreten, inşa eden ve adaleti yeniden tesis etmeyi hedefleyen bir anlayışın savunucusuyuz. Bu ülke, hakkı üstün tutan, kul hakkını gözeten, israfı değil üretimi teşvik eden bir yönetimi fazlasıyla hak etmektedir. Biz bu hakikatin takipçisi olmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.