İl Sağlık Müdürü Dr. Korkmaz’dan 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası açıklaması: “Lösemi, toplumuzda tedavisi olmayan ve maske takıldığı için bulaşıcı bir hastalık olarak algılanmaktadır. Bu da çocukla birlikte ailelerin de toplumdan soyutlanmasına sebep olabilmektedir. Lösemi, bulaşıcı bir hastalık değildir.”
İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serhat Korkmaz, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık üçte birini lösemilerin oluşturduğunu açıkladı. Kormaz, yazılı açıklamasında şu bilgilere yer verdi: “Lösemiler, normalde farklı tiplerde kan hücrelerine dönüşecek olan hücrelerden köken alan kanserlerdir. Çocukluk çağında en sık görülen kanser türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk Pediatrik Onkoloji Grubu (TPOG) ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) 2009-2019 verilerine göre tüm çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık üçte birini, lösemiler oluşturmaktadır.
HASTALIĞIN OLASI BELİRTİLERİNİ GÖZDEN KAÇIRMAYIN
Löseminin, çoğu çocukta belirti vermeden önce, erken teşhisi için yaygın olarak kullanımı önerilen bir kan tetkiki veya diğer tarama testleri bulunmamaktadır. Çocuğun doktora gitmesini sağlayacak belirtilere yol açtığından çocukluk çağı lösemilerine sıklıkla tanı konabilmektedir. Lösemileri erken saptamanın en iyi yolu, söz konusu hastalığın olası belirtilerini gözden kaçırmamaktır.
Lösemi riskinin yüksek olduğu bilinen çocuklarda (Li-Fraumenisendromu veya Downsendromu gibi genetik bir duruma sahip çocuklarda olduğu gibi) birçok hekim durumu yakından takip ederek düzenli tıbbi kontrolleri sürdürmekte ve şüphe uyandıran hallerde, ilave başka testler önermektedir. Benzer durumlar diğer kanser türleri için kemoterapi ve/veya radyasyon tedavisi alan, organ nakli yapılan veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar alan çocuklar için de geçerlidir.
LÖSEMİ BELİRTİLERİNİ DİKKATLİ İNCELEYİN
Löseminin belirtileri şu şekilde sıralanabilir: Kansızlık (anemi); enfeksiyonlara yatkınlık, sık sık hastalanma, yüksek ateş; çeşitli kanamalar (burun kanaması, diş eti kanamaları, cilt altı kanaması gibi), ciltte sık sık çürük oluşumu, kesik oluştuğunda kanamanın güçlükle durdurulması; iştahsızlık, kilo kaybı; dalak ve/veya karaciğerde büyüme; lenf düğümlerinde şişlikler (ciltte ele gelen yumrular); halsizlik, solukluk, çabuk yorulma, çarpıntı; kemik ve eklemlerde ağrılar, şişlik ve hareket kısıtlığı.
Yukarıda sayılan belirtilerden birçoğunun lösemi dışı herhangi başka bir sebepten de kaynaklanabileceği ve aslında bu ihtimalin daha yüksek olduğu unutulmamalıdır. Ancak, anılan belirtilerin var olması halinde bir hekim tarafından kontrol edilerek olası nedenin saptanması ve tedavinin düzenlenmesi önem arz etmektedir.
Tanı, esasen hastanın şikâyet ve muayene bulguları değerlendirilirken lösemi ihtimalinin göz önünde bulundurulmasına dayanır. Lösemi şüphesi sonrasında yapılacak kan testleri ile tanı netleştirilebilir. Ardından kemik iliği aspirasyonlu/biyopsisi, özel kan testleri ve genetik testler yapılabilir.
TÜM TEDAVİ GİDERLERİ DEVLETÇE KARŞILANMAKTADIR
Günümüzde çocukluk çağı lösemileri yüzde 80 oranında tedavi edilebilmektedir. Hastalık, ülkemizde de başarı ile tedavi edilmekte olup tedavi başarısı diğer dünya ülkelerinden farklılık göstermemektedir.
Lösemi, kemoterapi ile tedavi edilmektedir. Gerekli olduğu durumlarda kemik iliği nakli, radyoterapi gibi tedaviler de kullanılmaktadır. Çocuklarda lösemi tedavisi devletin güvencesi altında olup ücretsiz yapılmaktadır. Devletimiz lösemili çocuklara yapılan tüm harcamaları kurum kimliği ya da statüsü gözetilmeksizin (devlet hastanesi, üniversite hastanesi veya özel hastanelerde) karşılamakta ve geri ödemektedir. Yanı sıra çağdaş tedavinin gerektirdiği tüm ilaçlar ve kemik iliği nakli dâhil tüm tedavi giderleri devletçe karşılanmaktadır.
LÖSEMİ, BULAŞICI BİR HASTALIK DEĞİLDİR
Çocukluk çağı lösemilerinin, yaşam tarzı ve çevre ile ilgili olası sebepleri çok azdır. Bu nedenle çoğu durumda anne-baba ve çocukların bu kanserleri önlemek için birey temelinde yapabilecekleri bir şey olmadığını bilmesi önemlidir. Bununla birlikte, çevresel risk faktörü olarak radyasyona ve bazı kimyasallara maruz kalmanın lösemi riskini artırabildiği de bilinmelidir.
Tedavi sürecinde, çocuk ve ailesi sosyal olarak da çeşitli problemlerle karşılaşabilmektedir. Şöyle ki; çocuk okulundan, arkadaşlarından, oyundan, çeşitli sosyal aktivitelerden( sinema, tiyatro v.b) uzak kalacaktır. Bu da çocuğun psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilecektir. Lösemi, toplumuzda tedavisi olmayan ve maske takıldığı için bulaşıcı bir hastalık olarak algılanmaktadır. Bu da çocukla birlikte ailelerin de toplumdan soyutlanmasına sebep olabilmektedir. Lösemi, bulaşıcı bir hastalık değildir.
HASTALIĞIN ERKEN DÖNEMDE FARK EDİLMESİ ÖNEMLİ
Tedavi sürecindeki çocuklar, enfeksiyonlara karşı daha duyarlı olduğu için maske takmak zorundadır. Konu ile ilgili bilinç geliştirmek, bu tür yanlış algıları ortadan kaldırmak, lösemili kişi ve ailelerine destek vermenin önemini vurgulamak ve hastalığın erken dönemde fark edilmesini sağlamak amacı ile 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası olarak belirlenmiştir.
Hafta vesilesi ile lösemi tedavisi gören ya da ailesinde lösemi tanısı konmuş çocuk ya da büyük varsa Sağlık Müdürlüğü olarak kendilerinin her zaman yanında olduğumuzu, kurum ve kuruluşlarımızla her zaman hizmetlerinde olduğumuzu belirtiyor ve acil şifalar diliyorum.” Haber Merkezi