Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Avcı: Sığ suya atlamak ciddi omurga hasarına yol açabilir

Yaz aylarında boyun ve bel kırıklarıyla sonuçlanan kazalarda artış görüldüğünü belirten uzmanlar, bunun nedeninin havuz ve deniz aktivitelerindeki artış olduğunu söylüyor.

Yaz aylarında boyun ve bel kırıklarıyla sonuçlanan kazalarda artış görüldüğünü

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, havuz ve denizde meydana gelebilecek boyun ve bel kırıkları, risk faktörleri, yaş gruplarına göre yatkınlık ve tedavi süreçlerinden bahsetti. Özellikle sığ suya yapılan kafa üstü dalışların ciddi omurga yaralanmalarına yol açtığını vurgulayan Avcı, “Sığ su, vücuda ani ve sert bir direnç uygulayarak boyun ve omurga üzerinde ciddi bir basınca neden olur. Havuz veya deniz derinliği hakkında bilgi sahibi olmadan yapılan dalışlar, yaralanmalara yol açabilir” dedi. Genç yetişkinler ve çocukların risk grubunda olduğuna dikkat çeken Avcı, tedavi sürecinin yaralanmanın şiddetine göre cerrahi müdahale veya fizik tedavi ile ilerlediğini aktardı.

‘BOYUN VE BEL KIRIKLARI, DİKKATSİZLİK VE YETERSİZ GÜVENLİK ÖNLEMLERİYLE ARTIYOR’

Sıcak yaz aylarında serinlemek ve eğlenmek için havuz ve deniz aktiviteleri yoğunlaştığını hatırlatan Avcı, “Ancak, dikkatsizlik veya güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu durumlarda boyun ve bel kırıkları gibi ciddi yaralanmalar meydana gelebilir. Özellikle sığ suya atlama, baş, boyun ve omurga üzerinde ciddi travmalara yol açabilir” diye konuştu. Havuz veya denizde yapılan atlayışlar sırasında, vücudun yüzeyle hızlı ve sert bir şekilde temas etmesi durumunda omurga üzerinde ciddi bir basınç oluşacağına dikkat çeken Avcı, “Bu durum boyun veya bel kırıkları gibi ağır yaralanmalara yol açabilir. En yaygın olarak boyun kırıkları ile sırt ve bel kırıkları görülür. Boyun kırıkları, boyun bölgesindeki omurların kırılması sonucu meydana gelir. Bu kırıklar, omuriliğe zarar vererek felç gibi kalıcı sakatlıklara yol açabilir. Sırt ve bel kırıkları ise sırt ve bel bölgesindeki omurların kırılmasıdır. Bu tür kırıklar, omurga stabilitesini etkileyerek hareket kaybına ve ciddi ağrılara neden olabilir” açıklamasını yaptı.

‘SIĞ SUYA KAFA ÜSTÜ DALIŞ, BOYUN VE OMURGA YARALANMALARININ EN YAYGIN NEDENİ’

Boyun ve bel kırıkları gibi yaralanmaların genellikle kontrolsüz ve dikkatsiz atlayışlar sonucu ortaya çıktığına değinen Op. Dr. İdris Avcı, havuz veya denizde meydana gelen yaralanmaların en yaygın nedenlerini şöyle açıkladı: “Sığ suya kafa üstü dalış, kafa ve boyun yaralanmalarının en yaygın nedenidir. Sığ su, vücuda ani ve sert bir direnç uygulayarak boyun ve omurga üzerinde ciddi bir basınca neden olur. Havuz veya deniz derinliği hakkında bilgi sahibi olmadan yapılan dalışlar, yaralanmalara yol açabilir. Kayalık bölgeler veya engellerin bulunduğu alanlarda yapılan dalışlar, kazalara davetiye çıkarır. Bu tür engeller, kazayla çarpma sonucu boyun ve bel kırıklarına neden olabilir. Atlama sırasında vücudun kontrolsüz hareket etmesi veya hatalı teknikler, boyun ve omurga yaralanmalarını artırır. Özellikle yeni yüzücüler, güvenli tekniklere hakim olmadıklarında ciddi yaralanmalar yaşayabilirler. Bu tür yaralanmalar, genellikle güvenlik önlemlerinin alınmadığı veya su derinliğinin kontrol edilmediği durumlarda meydana gelir. Basit güvenlik tedbirleriyle bu tür yaralanmaların çoğu önlenebilir.”

‘GENÇ YETİŞKİNLER VE ÇOCUKLARDA RİSK DAHA FAZLA’

Havuz ve denizde meydana gelen boyun ve bel kırıklarının her yaş grubunda görülse de bazı yaş gruplarının diğerlerine göre daha yüksek risk altında olduğuna vurgu yapan Avcı, “Macera arayışı ve yüksek enerji düzeyine sahip genç yetişkinler, genellikle su sporları ve dalış gibi riskli aktivitelere daha fazla katılırlar. Bu durum, yaralanma riskini artırır” ifadelerini kullandı. Çocukların da tehlikeleri tam olarak değerlendiremeyebilecekleri için yaralanma risklerinin yüksek olduğunu ifade eden Avcı, “Çocuklar suya dalış sırasında uygun teknikleri bilmemeleri ve genellikle gözetimsiz olmaları nedeniyle bu tür yaralanmalara yatkındırlar. Ayrıca orta yaş ve üstü yetişkinler de özellikle tatillerde su aktivitelerine katılırken yaralanma riski taşır. Bu grupta vücudun esnekliğinin azalması ve kemik yapısının daha kırılgan olması nedeniyle iyileşme süreci daha zor olabilir” şeklinde konuştu.

‘TEDAVİ SÜRECİ, YARALANMANIN ŞİDDETİNE BAĞLI OLARAK BELİRLENİYOR’

Havuz veya denizde meydana gelen boyun ve bel kırıkları sonrası tedavi sürecinin, yaralanmanın şiddetine ve omurga üzerindeki etkisine bağlı olarak değişebileceğini aktaran Avcı, “Omurga kırıkları, omurilik yaralanmalarıyla birlikte görülebilir ve bu durumda tedavi ve rehabilitasyon süreci daha karmaşık bir hal alır” dedi. Tedavi sürecindeki başlıca adımlara değinen Avcı, sözlerini şöyle tamamladı: “Boyun ve bel kırıkları bazı durumlarda acil cerrahi müdahale gerektirir. Omurga stabilitesi sağlanmadığında, kırık omurların sabitlenmesi ve sinir dokusuna baskının azaltılması amacıyla cerrahi operasyon yapılır. Omurga füzyonu veya metal destekler kullanılarak omurganın stabilizasyonu sağlanır. Hafif kırıklarda cerrahi müdahale yerine boyunluk veya korse gibi sabitleyici cihazlar kullanılır. Bu cihazlar, omurganın doğal pozisyonunda kalmasını sağlayarak iyileşme sürecini hızlandırır. İyileşme sürecinde fizik tedavi büyük bir öneme sahiptir. Omurga destek kaslarının güçlendirilmesi ve hareket kabiliyetinin yeniden kazanılması için düzenli fizik tedavi programları uygulanır. Fizik tedavi, ağrı kontrolü ve günlük yaşam aktivitelerinin kazandırılması açısından önemlidir. Ciddi omurga yaralanmaları, hastanın hareket yeteneğini kısıtlayarak psikolojik olarak zorlayıcı bir süreç yaratabilir. Bu tür durumlarda, hasta ve yakınlarına psikolojik destek sağlanması, rehabilitasyon sürecinin daha olumlu geçmesini sağlar.”