Güzelliklerle dolu bir haftanın arkasından yeni bir haftaya ilimizde yeni harika bir sergiye daha ev sahipliği yapıyor. Afyon Kocatepe Üniversitesi ve Türk Seramik Derneği ile ortaklaşa düzenledikleri ‘’Bir Sanatçı ütopyası: Güzel Dünya’’ isimli sergi yapıldı. Böylesine güzel bir sergide ülkemizdeki birçok üniversiteden Seramik sanatçıları en güzel yapıtlarını sergilediler. Öncelikle bu sergide yer alan değerli sanatçılarımızı siz sevgili kahve tadında sohbet takipçilerine aktarmak isterim. Aygun Dündar Kırca, Aylin Alkan, Aytuna Cora, Aziz Baha Örken, Berrin Kayman, Burcu Karabey, Canan Gürel Ak, Candan Güngör, Ceren Asmaz, Deniz Onu Erman, Elif Aydoğdu Ağatekin, Ezgi Hakan, Fatih Karagül, Figen Işıktan, Filiz Yıldız, Hakan Ergün, Hakan Pekyaman, Hasan Şahbaz, Hüseyin Özçelik, Işıl Tüfekçi Ardıç, İlhan Maraşalı, İmre Deniz Işıktaş, Kadir Ertürk, Kamuran Ak, Kamuran Özlem Sarnıç, Kim Youngmoon, Melisa Engineri, Mutlu Başkaya, Müge Eryılmaz, Nagihan Gümüş Akman, Nazende Özkanlı, Nizam Orcun Önal, Nurdan Arslan, Nurtaç Çakır, Ödül Işıtman, Ömer Görkem, Perihan Şan Asian, Serap Erdoğan, Sercan Filiz, Şirin Koçak Özeskici, Şule Altay, T.Emre Feyzioğlu Ve Caner Yedikardeş hepsinin bir birinden güzel eserlerini görmek ilimiz sanat severleri çok mutlu etti. Her biri ayrı birer değer bizler için.
Her türlü gezen birisi olarak gittiğim bu sergide bir eser dikkatimi çekti, yarım ay şeklinde yuvarlak bir fanus. Oraya bakarken o fanus içerisinde bir işlem yapılacaktı sanırım benim baktığımı görünce bir bey benim dikkatimi dağıtmamak adına bekledi. Ben de lütfen devam edin ben ondan sonra bakarım dedim. Teşekkür ederek beş on saniye içinde tamamladı bu kez farklı bir ışık verdi fanus içine. Aslında fanus içerisinde bir dünya vardı, bir tarafı aydınlıkta diğer tarafı karanlıktı. Kendi kendime bir mesaj veriliyor diye düşündüm verilen ışık ile dünyanın her tarafının aydınlık olması için verilen bir mesaj olarak algıladım. Sizin projeniz mi diye sordum, karşımda ki bey gülerek evet dedi. Ayak üstü bir tanışmamız oldu böylesine sergide gezerken seramik sanatçısı Caner Yedikardeş ile böyle bir tanışmamız oldu. Caner bey ile konuştukça onun birçok ulusal ve uluslararası projelere katıldığını öğrendim. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Doçent Caner Yedikardeş’i sizinle kahve tadında sohbetimizde tanımanızı istedim.
*** Öncelikle sizi böyle çalışmalarınızdan dolayı kutluyorum Caner Bey. Kısaca kendinizi bize tanıtır mısınız? Sizi yakından tanımak isteriz.
Sanatla uğraş sürecim, Samsun İlkadım Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümünde başladı ve yüksek öğrenim dönemimi de 2011 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünden tamamladım. Bu esnada yurt içi ve yurt dışında birçok uluslararası karma sergi, kongre ve sempozyuma katılım gösterdim. 2014 yılında yüksek lisans, 2018 yılında ise sanatta yeterlik (Doktora) öğrenimini Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Seramik Anasanat Dalında tamamladım. 2018-2022 yılları arasında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünde Doktor Öğretim Üyesi (Yrd. Doç.) olarak görev yaptım, halen Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Seramik Tasarımı Bölümünde Doçent olarak görevimi sürdürmekteyim. Akademik çalışmalarımın yanı sıra sanatsal çalışmalarıma da devam etmekteyim.
*** Sanata olan ilginiz nasıl başladı? Eğitim almaya nasıl karar verdiniz?
Renkli kalemlerle teksir kağıtlarına resim yapmam ve çeşitli mekanlara ait duvarlarda asılı resimleri izleme ile ilgilinin başladığını söyleyebilirim. Eğitimi alma konusunda ise ilkokul öğretmenimin kurslarla desteklenmemi teşvik etmesi sonrasında ortaokul öğretmenlerimin ise Güzel Sanatlar Lisesi’nde okumam yönünde teşvikleri oldu. Dolayısıyla teşvikler netice verdi ve sanat eğitimi almaya ve Samsun İlkadım Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi yetenek sınavlarında başarılı bulunarak okumaya hak kazandım.
*** Sizi ilk tanıdığım ‘’Aydınlık Dünya’’ çalışmanızdan bahseder misiniz?
Fiziki olarak dünya, kendi etrafında dönerken devingen bir şekilde “bir yanı aydınlık bir yanı karanlık” olan sarmal bir döngüselliğe sahiptir. Bu döngüsel durum dünyanın tamamen ve aynı anda aydınlık olamayacağı gerçeğini yansıtmaktadır. Fiziki bu gerçeklik metaforik olarak düşünüldüğünde insanlık için de iz düşüm niteliğindedir. Dünyanın tamamen aydınlık olma durumu ise ütopiktir. Hatta Piri Reis’in de bunu özetleyen bir sözü var: “Karanlığı aydınlığa dönüştüren güneştir. Bu yeryüzü yuvarlığının yapısal durumu ise güneşe bir engel, bir perdedir.” Bir Sanatçı Ütopyası: Güzel Dünya” isimli bu karma serginin temasına uygun olduğunu düşünerek bu ütopik eserimle davet üzerine katılım sağladım.
*** 2018 Yılından bugüne kadar yanılmıyorsam 5 kişisel sergi açtınız ve çok sayıda karma sergiye katılım gösterdiniz hepsinde başarılı oldunuz. Bu sergiler içerisinde sizi en çok etkileyen sergi hangisi oldu? Niçin?
Aslında tüm sergiler de özellikle kişisel sergilerimin her biri bir yaratım süreci içerisinde olgunlaşıp şekilleniyor. Kuluçka dönemi oldukça önemli ve zihinsel bir emeğe dayalı. Bu nedenle her birinin yeri çok ayrı. Ancak buz ile seramiği birleştirdiğim Tuz Buz isimli sergimin süreci, açıkçası deneysel yanıyla başka bir serüvendi. Buzla birlikte pişmiş toprak, cam ve porselen gibi çeşitli nesnelerin kullanılmasının yanı sıra rahmetli büyük teyzemin çeyizlik porselenlerini içeren iki buz bloğu dâhildi bu sergiye. Bu yönüyle, “Ayten’den Kalanlar I-II” isimli çalışmamın duygu yükü diğerlerinden farklıdır diyebilirim.
*** Üniversite sınavlarına girecek birine sorduğumuzda Seramik ile ilgili bölümü okumak isteyen öğrenci çok nadir çıkıyor bence. Bence burada bir düşünce de ya da uygulama da bir sorun var gibi değerlendiriyorum. Siz bu bölümde Öğretim üyesi olarak görev yapan değerli bir insansınız, sizin bu konudaki düşüncelerinizi almak isterim.
Lisans seviyesine gelmiş öğrenciler için de Seramik Bölümleri tanınırlık kazanmaya başladı. Evet bugün için akademik olarak belki yeni yeni ivme kazandığını söylemek olanaklı ama seramik insanlık tarihine eş soylu bir ürün. Bu ürünlerin tasarımcıları, sanatçıları süresiz olarak hem var olacak. Aslında Seramik alanı akademik olarak özellikle son 20 yılda çok önemli isimler yetiştirdi. Kimi isimler sanat alanında dünya çapında başarılar elde etti, kimi isimler de endüstri ve tasarım alanında.
*** Ülkemizde Seramik alanında hangi ülkelerden daha iyi bir durumda olduğunu söyler misiniz? Ayrıca ülkemizdeki üniversitelerin bu alanda siz değerli hocalarımızın ve öğrencilerin önünü açmak gibi nasıl bir çalışma uyguluyorlar sizce?
Hem sektörel hem akademik anlamda birçok ülkenin önünde olduğumuzu söyleyebilirim. Çağdaş seramik sanatı alanında da bu geçerli. Uluslararası ligde birçok alanda başı çeken ülkeler arasında Türk seramiği ilk beşteki yerini korumaktadır.
Üniversiteler ise 4 yıllık lisans eğitimi veren fakültelerinin yanı sıra lisansüstü eğitim veren enstitüleriyle de seramik alanına sanatsal ve bilimsel açıdan desteklemektedir. Özellikle son birkaç yıldır da hemen hemen tüm üniversitelerin, iç-dış paydaş ilişkisi ile sektörle iş birliği kurdurma çaba ve gayretleri üst seviyededir. Bu doğrultuda bilhassa müfredat güncellemeleri üniversitelerin öncelikli gündemini oluşturmaktadır. İlerleyen süreçte öğrenciler mezun olduklarında çok yönlü ve donanımlı, seramik formasyonu almış bireyler olarak özgüveni yüksek, başarabilme duygusuyla yaşamlarını şekillendireceklerdir.
*** Afyonkarahisar’a daha önce hiç geldiniz mi? İlimizde hakkında neler düşünüyorsunuz samimi olarak.
Evet, 2015-2016 yıllarında iki ziyaretim oldu. Üniversiteden arkadaşım, Amerikan Kültür ve Edebiyatı Bölümü mezunu İngilizce Öğretmeni Kasım Keskin’i ve ailesini ziyaret etmiştim. Aile sıcaklığını, konukseverliklerini unutmam imkânsız. Afyonkarahisar’ı gezmemi, tanımamı sağladılar. Dediğim gibi aile sıcaklığıyla hatırlıyorum Afyonkarahisar’ı. Milli mücadele tarihimizdeki yeri ise tarifsiz. Zaferler şehrinin bendeki yeri bambaşka.
*** Erzurum Atatürk Üniversitesinde Buz müzesinde yaptığınız çalışmadan biraz bahseder misin? Bence çok hoş bir çalışma olmuş.
Bahsettiğim gibi deneysel bir süreçle küçük bir kovada başladı ve beklediğim sonucu elde ettikten sonra dolaplı büyük teknelerin (yaklaşık 1,5 m x 50 x 50 cm) içinde seramikleri dondurmaya başladım. Isı takibi ve ısıya hâkim olma eylemi biz seramikle uğraş içinde olanların bildiği bir şey, seramikte olduğu gibi geceli gündüzlü ısı takibiyle, kademeli olarak buzların oluşumuna koşut sanatsal üretim yapabilmeyi deneyimlemiş oldum.
*** Caner Bey inanın çalışmalarınız birbirinden değerli sizi kutluyorum. Çalışmalarınızdan daha fazla sayfamda yer vermek adına son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Teşekkür ederim. Gelecek ufkuyla bakabilmek, dünün ve bugünün sonrasını düşünmek ve sanatsal bağlamda imgelemektir benim için, dolayısıyla plan ve projelerim stabil bir düzlemde de gelişmiyor. Sanat yapma eylemindeki değişkenliklerin varlığı erkenden somutlaştırmanın önüne geçiyor diyebilirim. Teşekkür ederim.
*** Biliyorum keyifli güzel bir zaman geçirdik hep birlikte burada, Caner Bey başarılarla dolu seramik çalışmalarının yanında onun az da olsa hayatından güzellikleri ile birlikte bu günlere gelmesinde önce öğretmeni ve ailesinin desteklerini görmek bir insanın başarılı olmasında en büyük faktör olduğunu düşünen birisiyim. Bu anlamda Caner Yedikardeş’in bu günlere gelmesinde emekleri olan bu değerlere öncelikle teşekkür ediyorum. Sevgili kahve tadında sohbetimizin çok değerli okurları lütfen ama lütfen çocuklarınızı yönlendirme onların yanında yer almanızı istiyorum. Önümüzde ki hafta farklı bir konuk ve konukla buluşmak dileği ile hoşça kalın ama dostça kalın. Her şey gönlünüzce olsun.