İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Funda Gümüştaş, önümüzdeki pazartesi günü başlayacak yeni eğitim öğretim yılıyla birlikte bazı çocukların tatlı bir heyecan içerisinde olacağını bazılarının ise heyecanın ötesinde kaygılar yaşayabileceğini aktardı. Ayrılık kaygısının özellikle okula ilk defa başlayacak olan çocuklarda daha sık görüldüğünün altını çizen Funda Gümüştaş, “Aynı zamanda üç ay gibi uzun süren bir yaz tatili sonrası okulların tekrar açılması ile ara sınıflarda okuyan çocukların ayrılık kaygıları da tekrar alevlenebilmektedir” şeklinde konuştu.
‘YENİ ORTAMLARA ALIŞMADA GÜÇLÜK YAŞANABİLİR’
Çocukların özellikle okulun ilk günlerinde veya haftasında yeni ortamlara alışma ve ısınmada güçlük yaşayabileceğini belirten Gümüştaş, “İlkokula yeni başlayan çocuklarda okulun ilk zamanlarında anneden ayrılma ile ilgili kaygılar belli bir oranda fizyolojik kabul edilir. Çocuklar özellikle okulun ilk günlerinde veya haftasında yeni ortamlarına alışma, ısınmada yavaşlık, güçlük yaşayabilirler. Annelerinin okulun ilk günlerinde yanlarında durmasını veya okulun bahçesinde çıkışa kadar beklemelerini isteyebilirler. Anneleri yanlarında olmadığında yalnız kalacakları, güvende olmayacakları hissini yaşayabilirler. Fizyolojik sınırlardaki anneden ayrılma kaygısı okul ortamına ısınmaya başlama, öğretmeni ile ilişki geliştirme, arkadaşlarla tanışma ve birliktelikler kurma ile günler içerisinde giderek azalır ve çocuğu rahatsız etmeyecek düzeye gelebilir” ifadelerine yer verdi. Gümüştaş, yaptığı değerlendirmenin devamında şunları söyledi: “Çocukların yaz tatilinde ebeveynleri tarafından okul sürecine psikolojik olarak hazırlanması fizyolojik düzeyde yaşadıkları ayrılma kaygılarının daha hızlı ve kolay çözülmesini sağlayacaktır. Gidecekleri okulun önceden belli olması, okulu ziyaret etmeleri, eğer belli ise öğretmenleri ile ilk tanışmanın sağlanması, okul için önden okul çantası, suluk gibi eşyaların edinilmesi, ebeveynlerin kendi olumlu ilkokul anılarından çocuklarına bahsetmesi gibi aktiviteler çocuğun okula ruhsal açıdan kendini hazır hissetmesine yardımcı olacaktır.”
‘KARIN AĞRISI, MİDE BULANTISI VE KUSMA YOĞUN KAYGI BELİRTİSİ’
Bazı çocuklarda yoğun kaygı belirtilerinin görünebileceğine de değinen Gümüştaş, “Bazı çocuklar okulların açılması üzerinden günler geçse de ilk günkü şiddette okulda anneden ayrılmak istememe, sınıfa girememe, sabah okula gitme öncesinde ağlama, huzursuzluk, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma gibi bedensel şikâyetler gösterme şeklinde yoğun kaygı belirtileri gösterebilirler. Bu çocuklarda aynı zamanda okul dışındaki yerlerde de annesinden veya birincil bakım vereninden ayrılmakta güçlük yaşama belirtileri eşlik edebilir. Örneğin akşam kendi yatağında uyuyamama, annesi ile ten teması kurarak yatışma sonrası uykuya dalabilme, kendi evinde veya anneanne, teyze gibi yakın akrabalarında dahi annesi olmadan vakit geçirememe, annesi yanına ulaşana kadar huzursuz olma, sürekli anneyi arama ihtiyacı hissetme, gece yakın akrabalarında anne olmadan kalamama gibi belirtiler görülebilir. Bu durumda çocuğun okulda yaşadığı kaygıyı fizyolojik bir alışma süreci olarak değil ‘Ayrılık kaygısı bozukluğu’ tanısı olarak ele almak daha uygun olur ve sürecin bir çocuk psikiyatri uzmanı tarafından izlenmesi ve yönetilmesinde fayda vardır” dedi. Haber Merkezi
FOTO: İHA
‘Kadınsal sorun’
deyip geçmeyin!
Halk arasındaki adıyla ‘adet dönemi’ fiziksel rahatsızlığın yanı sıra ruhsal sıkıntıları da beraberinde getirebiliyor. Ancak toplumda yeterli bilinçlenme olmadığı için, bu özel dönemde yaşanan sorunlar çoğunlukla ‘kadınsal sorun, herkesin başına geliyor’ denilerek normal sanılabiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ezgi Darıcı Kurt, “Dünya üzerinde her ay 1.8 milyar kadın adet görüyor olmasına rağmen, adet döngüsü ya da tıptaki adıyla ‘menstrüel siklus’ günümüz dünyasında hala bir tabu olarak da görülebiliyor. Oysa bu sorunların altında basit bir neden yatabildiği gibi, çok ciddi bir hastalığın sinyalini de verebiliyor” dedi. Bu nedenle adet düzensizliğinde bazı sinyallere çok dikkat edilmesi gerektiğini ve mutlaka doktora danışılması gerektiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ezgi Darıcı Kurt o sinyalleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
‘ADET DÖNGÜSÜ HER KADIN İÇİN AYNI DEĞİLDİR’
Adet kanaması olarak bilinen regl kanaması, rahmin iç tabakasının her ay hormonların etkisiyle yenilenmesi ve bu yenilenme neticesinde rahim iç tabakasının dökülmesi ile meydana geliyor. Adet döngüsünün kadın sağlığı ile ilgili birçok konuda önemli sinyaller verdiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ezgi Darıcı Kurt,”Bu sebeple adet döngüsünde normal işleyişin nasıl olması gerektiğini bilmek bize ne zaman doktora başvurmamız gerektiğini anlatır. Normal bir adet döngüsü, adet gördüğümüz birinci gün başlar, diğer adetin ilk günü son bulur. Adet döngüsü her kadın için aynı değildir, size özeldir. Adet kanaması 21-35 gün arayla meydana gelir ve yaklaşık olarak 2-7 gün sürer. Adet döngünüzü her ay kaydetmek takip açısından hem kolaylık sağlar hem de olası bir hastalık takibi açısından son derece önemlidir” şeklinde konuştu.
‘SORUNUN ALTINDA CİDDİ HASTALIKLAR YATABİLİR’
Adet sancısının ‘adetten olmadığının’ bilinmesi gerektiğini, bu konuda toplumda doğru bilinen yanlışların sağlığı tehlikeye atabildiğini, sorunun altında stres ve yorgunluk gibi basit nedenlerin yanı sıra hormonal sorunlar ya da ciddi hastalıkların da yatabildiğini vurgulayan Dr. Ezgi Darıcı Kurt, “Adet sancısı sıklıkla kramp tarzında, karın alt bölgesi, zaman zaman kasık ve bel bölgesine vurabilen şiddetli bir ağrıdır. Toplumda uzun yıllardır süregelen, “Adet sancısı evlenince geçer”, “Adet sancısı adettendir” gibi yanlış söylemler aslında birçok hastalığın habercisi olabilecek bu durumda kadınların doktora başvurusunu geciktirmektedir. Normal adet sancısı, adet döngüsüne girildiğinde veya bir iki gün önce başlar, adetin ilk günü şiddetlenir ve 2-3 gün sürer. Sıklıkla ağrı kesicilere yanıt verir. Bu seyrin dışında ağrı yaşayan kadınlar altta yatan, çikolata kisti hastalığı (endometriozis), miyom, enfeksiyon hatta tümör gibi diğer hastalıkları dışlamak amacıyla mutlaka doktor kontrolünden geçmelidir” ifadelerine yer verdi.
BU ÖNERİLERE DİKKAT
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ezgi Darıcı Kurt, takip sırasında kanamanın ne gün başladığı ve ne gün bittiği, kanama miktarı, adet dönemi dışındaki lekelenme ve kanamalar, ağrı seviyesi ve vücudunuzda adetle meydana geldiğini hissettiğiniz herhangi bir değişikliği kayıt etmeniz gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Bu süreçte bu tür sorunlar yaşıyorsanız yalnız değilsiniz. Düzenli adet gören kadınların yüzde 90’ı her ay benzer durumlardan şikayet etmektedir. Bu şikayetlerin ne zaman tedavi edilmesi gerektiğini ise doktorunuz size söyleyecektir.” Adet öncesi gerginlik sendromu olan kadınlarda bu şikayetlerin sıklıkla yumurtlama sonrası yani beklenen adetten 1-2 hafta önce ortaya çıktığını ve adet döngüsünün başlangıcından bir iki gün sonra son bulduğunu vurgulayan Dr. Ezgi Darıcı Kurt, özellikle 40 yaş öncesi düzensizliklerde hormonal nedenler ön plana çıkabilirken, 40 yaş sonrası kanamalarda ise daha ayrıntılı araştırma gerekebildiğini, sebebi saptanamayan kanamaların rahim kanseri yönünden de araştırılmasının önemli olduğunu söyledi.
BU HATALARA DÜŞMEYİN
Bu dönemde düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, sigara kullanımından uzak durma ve düzenli uykunun çok önemli olduğunu vurgulayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ezgi Darıcı Kurt, adet döneminde sıklıkla yapılan hataları şöyle sıralıyor: Adet düzenini kayıt altına almamak, adet sancısını, yaşanan duygusal ve fiziksel semptomları normalleştirme, yaşanılan semptomları yakınlarla, partnerle ve doktorunuzla paylaşmaktan çekinme, pet ve tampon gibi ürünleri dört saatte bir değiştirmeme, yeterli uyku almama, aşırı kafein tüketimi, spora regl döneminde ara verme.”