Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘GSM şirketleri, 86 milyonu soyuyor’

İYİ Parti Afyon İl Başkanı Mısırlıoğlu, önceki gün İstanbul Silivri’de meydana gelen ve 300 kilometrelik bir alanda hissedilen 6.2 şiddetindeki depremin ardından telefon hatlarının çekmemesini eleştirdi: “Anladık ki GSM şirketleri, 86 milyonu soyuyor. Bunlarla ilgili sıkı denetim yok, kalite standardı yok. Bir dünya fatura ödüyoruz, onların karşılığında da kaliteli hizmet alamıyoruz. İletişim sisteminin altyapısındaki bir sıkıntıya göz yumuluyorsa bu büyük bir vebaldir, bu vebalin altından kimse kalkamaz.”

İYİ Parti Afyon İl Başkanı Mısırlıoğlu, önceki gün İstanbul Silivri'de

İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu, bugün düzenlediği haftalık basın toplantısında yerel ve ulusal gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İstanbul Silivri’de önceki gün meydana gelen 6.2 şiddetindeki depremin ardından telefon hatlarının çekmediğini dile getiren İl Başkanı Mısırlıoğlu, GSM şirketlerine ateş püskürttü.  Mısırlıoğlu, “İstanbul’da korkutan bir deprem gerçekleşti. Deprem ülkemizin bir gerçeği ama ne acıdır ki siyasiler olarak depremi sürekli dile getirip, sürekli gündemde köpürtüp, herkes kendi işine geldiği noktadan tutuyor, eleştiriyor. Ama bununla ilgili icraata ve uygulamaya geldiğinde hiç kimse ortada yok. İstanbullu sokağa döküldü, iletişim hatları kilitlendi. Dün , bunların altyapısının olmadığını gördük. 16 milyonluk şehirde binlerce insan cep telefonu ve internet sisteminden faydalanıyor. Hayatımızın her alanında iletişim var ama İstanbul’da insanların, bir apartman diğer apartmandaki komşusuna, arkadaşına ulaşamadığını gördük. Anladık ki GSM şirketleri, 86 milyonu soyuyor. Bunlarla ilgili sıkı denetim yok, kalite standardı yok. Afyon’daki il binamızın içerisinde bir odadan diğer odaya geçerken bile telefonum kesiliyor. Bir dünya fatura ödüyoruz. Ciddi rakamlar ödüyoruz, onların karşılığında da kaliteli hizmet alamıyoruz. Kimler koruyor bu GSM şirketlerini veya kimler siyasi iktidar tarafından bu şirketlerin ortağı? İletişim sisteminin altyapısındaki bir sıkıntıya göz yumuluyorsa bu büyük bir vebaldir, bu vebalin altından kimse kalkamaz. 2 yıl önceki yaşanan depremlerde gördük ki kimse kimseye ulaşamadı. Böyle bir GSM sistemi olur mu? Bu şirketlerin böyle bir altyapısı olur mu? Diyeceksiniz ki bu devlet bunları özelleştirmiş falan. Devlet denetlemekle mükelleftir. Devletin görevi milletin cebinden tomarla para alan bu GSM şirketlerine, ‘Bunun altyapısını niye eksik yaptın, niye düzgün yapmadın’ diye hesabını sorar, denetler, cezasını keser” dedi.

‘BAKAN, GSM ŞİRKETLEİRNİN CEO’LARIYLA TOPLANTI YAPACAKLARINI SÖYLÜYOR, GÜNAYDIN’

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun GSM şirketlerinin CEO’ları ile toplantı yapacağını açıklamasının üzerine eleştirilerde bulunan İl Başkanı Mısırlıoğlu, “Günaydın. Dün İstanbul’da insanlar ölseydi, bugün böyle bir toplantıyı yapamayacaktın Sayın Bakan. Çevre ve Şehircilik Bakanı çıkıyor diyor ki, ‘İstanbul depremine artık ihmale yer bırakmadan müdahale etmemiz gerekiyor.’ Sayın Bakan,  Kanal İstanbul’un etrafında yeni yeni şantiyeler kuruyorsun. Kime, Araplara, para baronlarına, kara para aklayan mafyalara rant sağlamak adına İstanbul’un ortasından deniz geçirmeye çalışıyorsun. Bu senin yaptığına, ‘Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ derler. Senin Kanal İstanbul, çok mu elzem İstanbul için, ben elzem olduğunu düşünmüyorum. Birilerine vermiş olduğunuz sözlerden dolayı Kanal İstanbul’u hemen hayata geçirmeye çalışıyorsunuz. İstanbullunun hayatını, deprem gerçeğini önemsemiş olsaydınız, hiç tereddütsüz, amasız, fakatsız 1.5 milyonluk konutun acilen kentsel dönüşüme geçilmesini ve bununla ilgili adımların atılmasını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile kayıkçı kavgasından çıkıp, milletin gerçek gündemiyle alakalı çözüm önerilerini bir bir hayata geçirmeye başlamanız lazım. İnsanlar öldükten sonra mı çözüm bulacaksınız?” şeklinde konuştu.

‘AFYON’UN KENTSEL DÖNÜŞÜM İLE İLGİLİ YETKİYİ ACİLEN ÇÖZÜN’

Depremin, Afyonkarahisar’ın da bir gerçeği olduğunu söyleyen Mısırlıoğlu, Belediye Başkanı Burcu Köksal ile bir görüşme gerçekleştirdiğini belirtti. Mısırlıoğlu, “Afyonkarahisar’ın raporunun çıkartılıp, masaya yatırılması gerekiyor. Toplanma yerlerimiz halkımız tarafından biliniyor mu? Bunu bir test etmek lazım. Çoğumuz bilmiyoruz, bunu bilinçlendirmemiz lazım. Halkı suçlamak adına söylemiyorum, bilmemek ayıp değil. Geçtiğimiz aylarda bir deprem yaşadık, yüreklerimiz ağzımıza geldi. Aynı gerçeğin 6.2 ile 7.0 gelmeyeceğinin bir garantisi yok. Bununla ilgili de Afyonkarahisar’da ki tüm kurum ve kuruluşların da bu çalışmayı tamamlaması gerekiyor. Halkımızı bilinçlendirmemiz lazım. Kentsel dönüşümdeki mahallelerdeki sorunlarında acilen ortadan kalkması gerekiyor. Dün belediye başkanıyla konuştum. Yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda olduğunu, kendisinde olmadığını, o yüzden bu yetkiyi belediyeye devir almaya çalıştıklarını, bu yetkiyi devir aldıktan sonrada kentsel dönüşüm ile ilgili belediye olarak adımları bir an evvel atıp, vatandaşların sorunlarını çözeceklerini söyledi. Bende burada iktidara sesleniyorum. Acilen bakanlıktaki bu yetkiyi çözün, çözemiyorsanız da devredin bu yetkiyi belediyeye. Belediye bir an evvel bununla ilgili vatandaşımıza bir nefes aldırsın. Bu sorunda gündemimizden düşsün” ifadelerini kullandı.

‘ÇOCUKLARIMIZI HAYATTAN KOPARAN BİR ANLAYIŞI REDDEDİYORUM VE KINIYORUM’

İYİ Parti İl Başkanı Mısırlıoğlu, haftalık basın toplantısında yaptığı değerlendirmelerin devamında ise şunları söyledi: “Geçtiğimiz yılın sonunda ülkemizde canımızı acıtan olaylar oldu. Neydi bu? Yenidoğan Çetesi. Bu Yenidoğan Çetesi’nin de bugünlerde ortaya çıkıp, milletin önüne saçıldığı bir dönemde ‘Biz nereden nereye geldik?’ 105 yıl önce çocuklara bayram hediye eden, çocukların yaşamını önemseyen, onları bu ülkenin önemli bireyleri olarak gören, milli hassasiyetler üzerinde onların güzel bir dünyada yaşamasını sağlayan ve düşünen iradeden bugün geldiğimiz 105 yıl sonra devlet eliyle, Sağlık Bakanlığı aracılığıyla bir Yenidoğan Çetesi ortaya çıkarıldı. Bu Yenidoğan Çetesi sırf para üzerinde kurgulanmış, hiç kimsenin çocuğunun istikbalini, çocuğunun yaşam hakkını gözetmeksizin sadece para kazanma hırsıyla o özel hastaneler içerisinde oluşturdukları çeteler aracılığıyla bizim kamuoyuna ve basına yansıyanlardan gördüğümüz küçük bir parçası diye düşünüyorum. Bunun daha büyük bir çerçevede devletin elinde mevcut olduğunu düşünüyorum. Bunu yapanların insan olacağını düşünmüyorum. Yenidoğan Çetesi üzerinden çocuklarımızı hayattan koparan bir anlayışı reddediyorum ve kınıyorum. Buradan tekrar o çocuklarımızın ailelerine sabır diliyorum. Onlara ve Türk milletine de bu tür olayları görüp de kör ve sağır dilsiz yaşamanın bir Türk’e yakışmadığını ifade etmek istiyorum.

‘BU MİLLETİN EVLATLARI ÜZERİNDEN PAZARLIĞA KALKMAYIN’

50 bin insanımızın katili için bugün günümüz Türkiye’sinde ne konuşuluyor? Umut hakkı konuşuyor. Siz hiçbir tane evladını bu ülke ve bu millet için şehit veren bir babaya, bir anneye sordunuz mu? Affediyor mu? Onun iznini aldınız mı? Kimin adına siz böyle bir karar alıyorsunuz? Kimin adına alıyorsunuz bu kararı? Bakın burada Türk siyasetinde politika ve siyaset yapan bütün siyasilere sesleniyorum, başta Sayın Genel Başkanım da dahil olmak üzere Sayın Cumhurbaşkanı’na kadar. Sorumlu siyaset anlayışı gereği bu milletin helal oylarını alarak, milletin hak ve menfaatlerini en üst seviyede korumayı kendinize şiar edinerek ve gidip o Gazi Meclis’in kürsüsünde kutsallıklar üzerine yemin ederek başlamış olduğunuz görevlerinizin en başta ve birinci sorumluluğu bu milletin evlatları üzerinden pazarlığa kalkmayın.

‘BİR DEVLET POLİTİKASI ORTAYA KOYUN. DÜNYA DEVLETLERİ SİZİ GIPTAYLA İZLESİN’

Hiçbirinizin hakkı yok buna. Hiçbiriniz böyle bir hakkı kendinde görmesin. Biz size emanet verdik o beş yıllık oylarımızın yetkisini. Bunun hesabını sorarız. Kusura bakmayın. Umut hakkıymış. Yaşam hakkıymış. Koşullarının iyileştirilmesiymiş. Şartlarının olgunlaştırılmasıymış. Hiçbirini kabul etmiyoruz ve reddediyoruz. Türk milletine ihanet ediyorsunuz. Sizi buradan uyarıyoruz. Hiçbirimiz de buna müsaade etmeyeceğiz. Sizin bunu yasalaştırmanıza asla geçit vermeyeceğiz. Onun için buradan herkes üstüne düşen payı alsın. Gereğini yapsın. Milletin üzerinden pazarlık yapmasınlar. Anayasayı değiştireceklermiş. 23 yıldır anayasayı delik deşik ettiler. Adeta su eleğine çevirdiler. Her yeri delindi anayasanın. Daha neyini değiştirmeye çalışıyorsunuz? Beğenmiyorsunuz bir daha burayı şuradan düzeltelim. Onu çevir, bunu çıkart. Onu yap, bunu boz. Böyle bir devlet yönetimi olur mu? Akşamdan sabaha geldiğimiz durumda ülkemizde ekonomiyi kontrol edemiyorsunuz bu tutarsız davranışlarınız yüzünden. Bir devlet politikası ortaya koyun. Dünya devletleri sizi gıptayla izlesin. Yönetemiyorsunuz, yönetememenizin müsebbibi olarak anayasayı gösteriyorsunuz.”