Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Afyonsehir Gazetesi’ne Konuk Oldu: Türkiye’nin Geleceği İçin Demokrasi ve Hukuk Temel Olmalı

Havva Satılmış ile Özel Gündem programında gündeme ilişki soruları yanıtlayan DP Lideri Uysal, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını değerlendirdi: “Milletimiz, iktidarın niyetinin ne olduğunu biliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atamaktı. Vatandaşın buraya gösterdiği aksiyonu görünce, Sayın Erdoğan’ın biraz daha temkinli davrandığı kanaatindeyim. Ama yine fırsat kollayacaklardır”

Havva Satılmış ile Özel Gündem programında gündeme ilişki soruları yanıtlayan

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, partisinin il başkanlığınca düzenlenen iftar yemeğinin ardından Afyonşehir tarafından Reisoğlu Konağında yayımlanan Havva Satılmış ile Özel Gündem programında gündeme ilişki soruları yanıtladı. Reisoğlu Konağında düzenlenen iftarda Uysal, “Milletimiz, iktidarın niyetinin ne olduğunu biliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atamaktı. Vatandaşın buraya gösterdiği aksiyonu görünce, Sayın Erdoğan’ın biraz daha temkinli davrandığı kanaatindeyim. Ama yine fırsat kollayacaklardır” dedi.

GÜZEL BİR SOFRA ETRAFINDA HEMŞERİLERİMİZLE BULUŞTUK

Uysal, iftara çok geniş katılımın olmasını nasıl değerlendirdiği sorusuna şu karşılığı verdi: “Ramazan’ın son haftası, yurdun pek çok vilayetinde iftar programlarımız oldu. Afyonkarahisar’ımızda hemşerilerimizle beraber olalım istedik. Güzel bir sofra etrafında hemşerilerimizle buluştuk. Memleketimize bakarken bir parti ayrımı gözüyle bakmıyoruz zaten. Herkesle hukuklarımız, dostluklarımız var. Özellikle Ramazan ikliminde bir araya gelmenin manası daha farklı. Başta belediye başkanımız olmak üzere katılım sağlayan tüm dostlarımıza şükran borcumuz var. Partililerimize teşekkürlerimizi iletmek isterim.”

BU YOLLARI DENEMİŞ OLANLARIN AKIBETİ BELLİDİR

DP Lideri Uysal, “Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından tepki koyan siyasi liderlerden birisiniz ve ister istemez o çerçevede şekillenmiş bir siyasi gündem var. Hem CHP tarafı hem AK Parti ve Cumhur İttifakı tarafı açıklamalar yapıyor. Şimdi bu atmosfer yürütülebilir mi? Bir genel tablo çizer misiniz” şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı: “Tarihin her döneminde bu yolları denemiş olanların akıbeti bellidir. Türkiye’yi de biraz daha içe kapatarak siyasi hedeflerine gitmek gibi Sayın Erdoğan’ın iktidarının bir tercihi var. Son tahlilde hesap kavuşmuyor. Bugün PKK liderine ihtiyaç duyar hâle gelmiş olmalarının başka açıklanabilir hiçbir tarafı yok. Ama ben Türkiye’de bir demokrasi şuuru olduğuna inanıyorum. İnsanlarımızın temel hak ve hürriyetlerinin birey olarak, vatandaş olarak farkında olduklarına inanıyorum. Aslında bu tepki, bu reaksiyon, Sayın İmamoğlu’nun gözaltına alınması, hapse atılma süreciyle beraber vatandaşın, milyonların sokaklarda gösterdiği tepki, bunca yıldır biriken hukuksuzluklara, yolsuzluklara, usulsüzlüklere karşıdır. Bu açıdan milletimizin bu ferasetini kimse hafife almasın.

ALGILARLA ZİHİNLERİ BULANDIRMA İMKÂNI BULDULAR

Ellerinde bir propaganda makinesi var. Kamu kaynakları ile finanse edilen, kirli kaynaklarla finanse edilen bu propaganda makinesiyle beraber pek çok gencin zihinlerini yakın dönemlerde bulandırabildiler. PKK ile iş birliği yapan kendileri, muhalefeti suçladılar. Veyahut da FETÖ ile iş birliği yapan kendileri, yine muhalefeti suçladılar. Tüm bu algılarla zihinleri bulandırma imkânı buldular. Ama ben bugün artık söyleyecek sözleri kalmadığı gibi, söyleyecek yalanları da kalmadığı kanaatindeyim. Televizyonlardan, yandaş medya dediğimiz o kanallardan ekranlara baksak, zaten memnuniyet dizisi görürsünüz. Bu açıdan sokaklar hareketlenmiş, üniversitelerde gençlerimiz bir reaksiyon, bir tepki koyuyor. Çünkü en temel hak ve hürriyetlerinin bile baskı altına alındığı böyle bir dönemi yaşamadı bu ülke. Pek çok darbe dönemi, ara dönem yaşanmış ama böyle bir dönemi yaşamadı.

TÜRKİYE’Yİ KÜRESEL KAPİTAL FİNANS SİSTEMİNE TÜKETİCİ OLARAK ENTEGRE ETTİNİZ

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Emekli maaşlarının durumu ortada, aynı şekilde asgari ücrette de. Biliyorsunuz ki yetim maaşları da, emekli maaşı da pek çok maaş da çok düşük. Ekonomiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda neler söylersiniz” sorusuna ise şu karşılığı verdi: “Yirmi iki yıldır Sayın Erdoğan’ın bir yanda Büyük Orta Doğu Projesi üzerinden uluslararası küresel kapital finans sisteminden aldığı bir rol var. Diğer tarafta ekonomi… Tarımdan başlayarak, Türkiye’nin seksen yılda oluşturduğu birlikleriyle, finans kurumlarıyla, kooperatifleriyle, kamu iştirakleriyle bir ekosistem vardı. Bunu dağıttınız. Sadece bir rakam vereyim. 2010 yılından 2024’ün ilk altı ayı dahil olmak üzere Türkiye, 11,3 milyar dolarlık canlı hayvan ve et karkası ithal etmiş. Türkiye’de bugün, refah seviyesi bizden çok daha yüksek olan ülkelerdeki maliyetlere bakın, Türkiye’deki maliyetlerle kıyaslayın, bu sürdürülemez. Ama günü kurtarmak adına bazı ithalat politikalarıyla bu noktaya kadar gelindi. Topyekûn baktığınızda, Türkiye’yi tamamen küresel kapital finans sistemine bir üretici unsur değil, bir tüketici unsur olarak entegre ettiniz. Yurtdışından aldığından çok daha fazlasını yurtdışına transfer eden bir mekanizmanın içine girdik.

SON BİR YILDA SADECE TEKSTİL SEKTÖRÜNDE 65 BİN İSTİHDAM KAYBI VAR

Arka arkaya gelen yanlışlar, son dört yıldır uygulanan faiz politikası; Türkiye’de maliyet zincirinin önemli ölçüde enflasyona dönüşmesiyle sonuçlandı. Son dört yılda her şey 19 kat artmış. Bunun arkasından yetişebilmemizin mümkünatı yok. Ücret düzeyleri 300 dolarlardan kademe kademe 1000 dolarlara yaklaşmış ama uluslararası rekabette bu fiyatlarla, istihdam yoğun sektörlerde rekabet etme şansımız yok. Son bir yılda sadece tekstil sektöründe 65 bin istihdam kaybı var. Türkiye’nin önemli tekstil kuruluşları, daha ucuz maliyet nedeniyle Mısır başta olmak üzere başka ülkelere yatırımlarını kaydırıyor. Bütün bunlardan bakınca Türkiye’nin bu sistemi yeniden dizayn edecek bir akla ihtiyacı var.

BORÇLANARAK, ‘PARA BOLLUĞU’ DEDİĞİMİZ DÖNEMDE BİR SANAL REFAH TÜKETTİK

Sayın Şimşek’in, uluslararası sermayenin garantörü olarak geldiği ve vazife yaptığı noktada demokrasi işlemezken, hukuk devleti çalışmazken, tüm bu sorunlara kulak tıkayarak sadece faiz politikasıyla süreci sürdürmeye çalışmak. Türkiye bunu sürdüremez. Türkiye pek çok şeyi ıskalıyor. Yetişmiş insan gücünü bu çağın icap ettirdiği donanıma getirecek eğitim altyapısını tahrip etmiş durumda. Bir yandan yurtdışına gidişler var, öbür tarafta yüksek katma değerli ürünlerde dünyanın son yirmi yılda aldığı mesafeyi kapatabilecek potansiyelimiz varken, bu konuda strateji ortaya koyamadık. Sadece, ‘para bolluğu’ dediğimiz dönemde borçlanarak bir sanal refah tükettik. Bugün de bunun faturasını ödüyoruz.”

TARIMDAN SON YİRMİ YILDA ÖNEMLİ BİR KOPUŞ YAŞANDI

DP Lideri Gültekin Uysal, “Konuşmalarınızda ‘Kitleler bilinçli şekilde yoksulluğa mahkûm ediliyor’ dediniz. Bunu biraz açmanızı istesem, nasıl oluyor bu” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Kitleler bilinçli şekilde yoksulluğa mahkûm edildi Türkiye’de. Tarımdan son yirmi yılda önemli bir kopuş yaşandı. İnsanlar arazilerini terk etti, metropollere göç ettirildi. Şöyle hesap ettiler. Kitleler, geleneksel ilişki ağlarından, geleneksel ticaret ağlarından kopsun; metropollerde belediyelerin ve merkezi iktidarın sosyal yardım ağlarının pençesine düşsün. Suyun üzerinde nefes alıp versin, gitsin sandıkta sadakatini göstersin. Türkiye’de enflasyon rakamları TÜİK tarafından bilerek ve isteyerek yanlış hesaplanıyor.

EMEKLİLER BAŞTA OLMAK ÜZERE, ÇALIŞANLARIN VE EKONOMİK KAYBINI ÇÖZÜMLEYİN

Doğru bir yerden başlamak istiyorsa bu hükümet, Sayın Şimşek’e pek çok kez çağrı yaptık. Türkiye’de emekliler başta olmak üzere, çalışanların ve vatandaşların bu anlamdaki kaybını önce doğru verilerle teşhis ederek çözümleyin. Buralardan bakınca iktidarın tercihi ortadadır. Bir siyasi partinin, bir siyasi hareketin karakterini belirleyen en önemli unsur ekonomi politikasıdır, vergi politikasıdır. Bu iktidarın politikası da belli. Milyonlarca insanı yoksulluğu yöneterek kontrol altında tutmak ve üzerinden siyasi rahatlık sağlamak. Öte yandan ülkenin kaynaklarını yağmalamak.

NE İDARİ, NE SİYASİ, NE ADLİ, NE MEDYA DENETİMİ VAR

Eski Kamu İhale Kurumu üyelerinden birinin yaptığı akademik çalışmaya göre Türkiye’de bütçenin yüzde 63’ü Kamu İhale Kanunu dışında, keyfî bir şekilde harcanıyor. Denetleme yapamıyorsunuz. Ne idari, ne siyasi, ne adli, ne medya denetimi var. Kamu-özel işbirliği anlaşmalarıyla ülkenin kaynaklarını soyacaksınız, sonra dönüp EYT başta olmak üzere vatandaşı suçlayacaksınız. Bu işin vebalini muhalefete yükleyemezsiniz. Bu kanunu siz çıkardınız. Elbette muhalefet talepte bulunur. İnsanların hak edilmiş kazanımlarıyla ilgili muhalefet konuşmayacak da ne yapacak? Ama meseleye bakınca Türkiye’de ‘tasarruf yılı’ diyorsunuz, son bir yılda sadece temsil giderleri 3.2 katrilyondan 6.2 katrilyona çıkmış. Yani iki katına çıkmış. Tasarrufun adı kalmış. Bu açılardan bakınca öncelik sıralaması yanlış belirlenmiş, bütçe çarçur ediliyor ve her yıl bütçe açığı artıyor. Kur oynuyor, ülkenin borçluluğu artıyor. Neticede bunun hesabını verecek olan, bedelini ödeyecek olan milyonlarca vatandaş. Milyonların vergisinden finanse ediyorsunuz.”

İKTİDARIN GÜCÜNÜ KULLANARAK SİYASİ BİR REKABET ÇOK DOĞRU DEĞİL

“Belediye Başkanı Burcu Köksal’ın çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna “Afyon’un bir değişime ihtiyacı vardı” diye karşılık veren DP Lideri Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Köksal da Belediye Başkanlığı görevini aldığından itibaren daha geniş kitlelerin rızasını gözetecek bir üslup içerisinde. Ama gördüğüm kadarıyla bir büyük kaybetmişlik psikolojisiyle, olur olmaz her meselede iktidar partisinin, yani iktidarını kaybetmiş bir yapının tavrı var. Tabii burada kamu kurumlarının, başta valilik olmak üzere bir siyasi partinin aracı gibi davranmasını da üzülerek izliyorum. Bir kamu sorumluluğunu belediyesiyle, valiliğiyle, il müdürlükleriyle, kurumlarıyla herkesin ortak bir paydada taşıması gerekir. Siyasi rekabet zamanı gelir, yapılır. Ama siyasetin ağırlığını, yerel iktidarı kaybetmenin etkisiyle merkezi iktidarın gücünü kullanarak kurumlar eliyle siyasi bir rekabet yürütmeye çalışmak çok doğru değil. Ama bu onların tercihi. Alışılmış, kanıksanmış, bir mülkiyet hissi hâline gelmiş Afyon Belediyesi’ni kaybetmeyi kabullenemediklerini görüyorum. Ama siyaset böyle bir şey. Sözü bitenler gider, sözü olanlar gelir.”

BUGÜN BİR PARTİ DEVLETİNE DÖNÜŞMÜŞ YAPIDAN BAHSEDİYORUZ

Uysal’ın “Türkiye’de özellikle geçen yıl yapılan yerel seçimlerin ardından iktidara bakış açısı değişti. Özellikle batı illerinden başlayarak iktidar oy kaybetti. Şu anda hâlâ yüzde 30’luk bir kemik oy var. Sizce insanlar bu kadar siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara rağmen neden iktidardan ayrılmıyor” sorusuna karşılığı ise şöyle oldu: “Sayın Erdoğan’ın iktidarı, geçmişte tek başına iktidar olmuş dönemlerle dahi mukayese edilemeyecek bir durumdadır. Çünkü bugün bir parti devletine dönüşmüş yapıdan bahsediyoruz. Toplumsal hayatın bütün zeminlerine nüfuz eden, etkileyen, kontrol eden, en küçük eleştiride dahi vatandaşı yargılayan bir iktidar var. İnsanları korkutan, “yarın ne olur” kaygısıyla yaşayan bir toplum oluşturulmuş. Bu da vatandaşların en azından resmi söylemde bazı tercihler yapmasına neden oluyor. İktidarın kontrol ettiği bir dağıtım ağı var. Bu ağı destekleyen medya, dini örgütlenmeler, bürokrasi… Devletin kadroları bir partinin kadrosu gibi olmuş durumda. Üniversitelerde de diğer kurumlarda da bunu görebilirsiniz. Dini referanslı siyasetin, siyasal İslamcı yapının yıllarca aktardığı milyarlarca dolarlık kaynaklarla oluşturduğu bir toplumsal yapı var. Kitleleri bu dağıtıma ortak ederek Sayın Erdoğan kendi iktidarını sürdürüyor. Ama artık bu yapı da çözülüyor. Erdoğan’a mahkûm gibi görünen sosyal kesimlerden bile tepki gelmeye başladı. Milletimizin artık ‘bıçak kemiğe dayandı’ değil, ‘bıçak kemiği kestiği’ bir döneme girdik. Önümüzdeki süreçte iktidar için zor günlerin geleceğini düşünüyorum.”

HÜRRİYETÇİ DEMOKRASİ FİKRİ, BUGÜN EN ÇOK GENÇLER İÇİN KIYMETLİ

Uysal, son olarak, “Demokrat Parti olarak genç seçmeni kazanmak için ne tür projeleriniz var” sorusuna ise şunları söyledi: “Gençler hızlı değişen, dinamik taleplere sahip bir kitle. Ve bugün Türkiye’nin yaşadığı bu olumsuzlukları en fazla hisseden grup. Temel hak ve özgürlüklerin baskılandığı bir dönemdeyiz. Demokrat Parti olarak bizim temel aldığımız hürriyetçi demokrasi fikri, bugün en çok gençler için kıymetli. Biz, kimliklere sıkışmış bir Türkiye değil, hak ve özgürlüklerin azami düzeyde teminat altına alındığı bir Türkiye istiyoruz. Fırsat eşitliği sağlayan bir yapı hedefliyoruz. Girişim özgürlüğünü savunan bir anlayışla ülkenin önünü açmak istiyoruz. Bugüne kadar bu kavganın içindeydik. Korkularından kurtulmuş, hukukundan emin bireyler için mücadele ettik. Eğitim sistemi ideolojik prangalara dönüştürülmüş durumda. Üniversitelerimiz tabela kurumları hâline geldi. Ama biz gerçek üniversitelerle, dünya ile rekabet edebilecek bir Türk gençliğini ortaya çıkarmak istiyoruz. Önümüzdeki süreçte bu doğrultudaki projelerimizi kademe kademe kamuoyuyla paylaşacağız.”