Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Gücek, önceki gün saat 12.49’da Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Orta Marmara içinden geçen segmenti üzerinde Marmara Denizi’nde Silivri açıklarında 6,2 büyüklüğünde meydana gelen depremin ardından yaptığı açıklamada, “Bu büyüklükte bir depremin bu kadar az hasarla atlatılması hem sevindirici hem de uyarı niteliğinde mesajlar vermektedir. Depremden sonra harcanan kaynakların sadece 10’da biri ile şehirlerimizi dirençli hale getirmek mümkündür. Bu noktada halkı hem psikolojik olarak hazırlamak hem de teknik olarak bilinçlendirmek, biz mühendislerin ve akademisyenlerin asli sorumluluğudur” dedi.
BU DEPREM BİZE NEYİ ANLATMAK İSTEDİ?
Yüzeyin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde meydana gelen ve 13 saniye süren depremin 300 kilometre yarıçaplı bir alan içindeki illerde hissedilen depremle ilgili kendisine ait sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Gücek, “Bu deprem bize neyi anlatmak istedi” başlıklı açıklamasında şunları kaydetti: Dün (Önceki gün) saat 12.49’da Marmara Denizi, Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğünde, yaklaşık 13 saniye süren deprem, yerin 7 km derinliğinde oluşmuş ve birçok ilde hissedilmiştir. Genel bir değerlendirme yapacak olursak, bu depremi çok şükür can kaybı yaşamadan ve en az hasarla atlatmış olmamızın başlıca sebepleri şunlardır:
- Depremin yerleşim alanlarının altında olmaması,
- Odak noktasının açık denizde olması,
- En yakın yerleşim yerine yaklaşık 24 km uzaklıkta gerçekleşmesi,
- Maksimum yer ivmesinin 0.1g civarında yani düşük olmasıdır. (Ciddi hasar veya yıkımlar 0.4g sonrasında beklenir.)
DEPREMİN MERKEZ ÜSSÜNDEKİ ŞİDDETİ 7.7’DİR
United StatesGeologicalSurvey’e (USGS) göre, depremin merkez üssündeki şiddeti 7.7’dir. Depremin merkez üssüne daha uzak ama zemini kötü olan bölgelerde deprem 7,2 şiddetinde hissedilirken, depremin merkez üssüne daha yakın ama zemini iyi olan bölgelerde 4,0 şiddetinde hissedilmiş olması zemin faktörünün önemini göstermektedir. Bu büyüklükte bir depremin bu kadar az hasarla atlatılması hem sevindirici hem de uyarı niteliğinde mesajlar vermektedir. Depremin 300 kilometre yarıçapındaki geniş bir alanda hissedilmesi, potansiyel etki alanının ne kadar büyük olabileceğini de gözler önüne sermektedir.
BİR KEZ DAHA GÖRDÜK Kİ TÜRKİYE BİR DEPREM ÜLKESİDİR
Özellikle İstanbul ve diğer şehirlerimiz için bunu bir uyarı olarak görmekte fayda vardır. Bir kez daha gördük ki Türkiye bir deprem ülkesidir. Ve ne yazık ki, bu ülkenin en hayati gündemlerinden biri hâlâ ‘deprem’ olmaya devam ediyor. Deprem, sadece yaşandığında değil, her gün hatırlanması gereken ciddi bir sorumluluktur. Artık siyaset üstü bir bakış açısıyla;
- Yüzde 50’den fazlası 2000 yılından önce yapılan yapı stokumuzu risk grubuna göre sınıflandırmalı,
- Riskli yapıların güçlendirme veya dönüşüm süreci hızlandırılmalı,
- Teşvik ve destek mekanizmalarını seferber etmeliyiz,
- Bu depremde binalar görevlerini yerine getirmiş olabilir ancak bir sonraki depremde de aynı dayanıklılığı göstermesini beklediğimiz yapıları şansa bırakmamalıyız.
BAŞKA AFYONKARAHİSAR YOK, BAŞKA TÜRKİYE DE YOK
Unutmayalım: Depremden sonra harcanan kaynakların sadece 10’da biri ile şehirlerimizi dirençli hale getirmek mümkündür. Bu noktada halkı hem psikolojik olarak hazırlamak hem de teknik olarak bilinçlendirmek, biz mühendislerin ve akademisyenlerin asli sorumluluğudur. Depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bilimle, akılla, dayanışmayla hareket etmeliyiz. Çünkü başka İstanbul yok, başka Afyonkarahisar yok, başka Türkiye de yok.”