Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Eğitim Fakültesi ve Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) tarafından ‘Dünya Engelliler Günü Etkinliği’ kapsamında ‘Etiketler ve Ön Yargılar: Engellilik Algısının Toplumsal İnşası’ konulu konferans düzenlendi. İbrahim Küçükkurt Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe, AKÜ GSF Dekanı Prof. Dr. Şerife Ebru Okuyucu, GSF Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Sena Coşkun, Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Eray Eğmir ile birlikte akademik personel ve öğrenciler katıldı.
‘DÜNYADA 1 MİLYARDAN FAZLA ENGELLİ BİREY BULUNUYOR’
Etkinliğin açış konuşmasını yapan Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fatma Betül Şenol, ‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün engelli bireylerin yaşadıkları eşitsizliğe karşı farkındalık yaratmak ve onlara yönelik toplumsal katkı sunmak üzere dünyanın her yerinde kutlandığını belirtti. Şenol, 3 Aralık Engelliler Günü kapsamında yapılan etkinliklerin, engelli bireylerin yaşadıkları sorunları görmezden gelmek yerine onlar için nasıl katkıda bulunabileceğini ve toplumsal olarak neler yapılabileceğini sunmak adına bir adım atılmasını sağladığını ifade etti. Dünyada yaklaşık 1 milyardan fazla engelli bireyin bulunduğunu söyleyen Şenol, “Bu engelli bireylerin yaşadıkları yetersizliklerin yanı sıra, toplum içinde çok fazla engelle karşılaştıklarını görmekteyiz. Bu engeller; fiziksel, sosyal, kültürel, psikolojik ve toplumsal engeller olarak sıralanabilir” diye konuştu.
‘KAPSAYICI EĞİTİM ANLAYIŞI KAZANDIRMAYI AMAÇ EDİNDİK’
Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Eray Eğmir ise konuşmasında, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün toplumun parçasını oluşturan engelli bireylerin haklarına, ihtiyaçlarına ve yeteneklerine dikkat etmek için bir fırsat olduğunu kaydetti. Eğmir, Eğitim Fakültesi olarak geleceğin öğretmenlerini yetiştiren bir misyonu üstlendiklerini belirterek, “Öğretmen yetiştirirken yalnız akademik bilgiyi aktaran değil aynı zamanda empatiyi, toplumsal farkındalığı ve kapsayıcı bir anlayışı da öğrencilerimize her zaman kazandırmayı amaç edindik. En temel önceliklerimizi de bunların arasına dahil ediyoruz” dedi. Eğmir, eğitimin sadece bireysel ve akademik başarıyı arttırmakla kalmadığını aynı zamanda bir toplumsal dönüşüm aracı olduğunu da vurguladı. Sosyolojik anlamda ön yargıları yıkmanın ve topluma tüm kesimlerin birlikte ve daha güçlü katılımın eğitim sayesinde olduğunu belirten Eğmir, “Bu anlamda daha güçlü gelecek inşa etmek isteyenler toplumun tüm unsurlarını bu gelişime katmakla yükümlüdür. Bizde de bu anlamda özellikle Özel Eğitim Bölümümüz kurulduktan sonra ciddi bir hassasiyet oluştu” diye konuştu. Eğmir, Özel Eğitim Öğretmenliğinin engelli bireylerin eğitiminde hakkettiği fırsatları edinmelerinde ve potansiyellerinde en üst düzeyde destek olma açısından önemli bir bölüm olduğuna da dikkat çekti.
‘BİREYİN NORMAL OLMASINI ETİKETLERLE ENGELLİYORUZ’
Açış konuşmalarının ve Kamu Spotu Gösterimi’nin ardından AKÜ Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hasan Kızılkaya, ‘Etiketler ve Ön Yargılar: Engellilik Algısının Toplumsal İnşası’ temalı konferans verdi. Kızılkaya, engellilik algısı üzerine yaptığı konuşmasında engelli denildiğinde akla gelen ilk algının olumsuz olduğunu belirterek, engelli kelimesinin toplumda muhtaç, ihtiyaç sahibi kavramlarını düşündürdüğünü söyledi. Kızılkaya, “Engelli kelimesinin olumsuz olarak inşa edilmesini etkileyen ilk kavram dil ve kültürdür. İkinci sırada ise medya vardır. Yardıma muhtaç veya kahraman kelimeleri engelli bireylere verebileceğimiz bir etikettir” dedi. Etiketlerin bireylere bir fayda sağlamadığını dile getiren Kızılkaya, “Etiketler aksine bireylerin mükemmeliyetçi olmasına, bazı zorluklar yaşamasına, birey üzerindeki baskı ve stresin artmasına neden olmaktadır. Bireyler beklentiyi karşılamak için zorlu süreçlerden geçiyor. Çünkü bireyin normal olmasını o etiketle engelliyoruz” diye konuştu. Kızılkaya, engelli bireylerin yardıma ihtiyaç duymamasını sağlayarak olumlu toplumsal inşanın sağlanabileceğine vurgu yaptı.
‘UZMANLAR TARAFINDAN KONULAN ETİKETLERİ BOZMAYALIM’
Toplumsal etiketlerin uzmanlar tarafından yapılmasını öneren Kızılkaya, “Hangi alanda olursa olsun uzmanlar tarafından belirlenen etiketleri bozmayalım. Etiketleri bozarak ve yozlaştırarak kullanmayalım. Çünkü rencideye ve ötekileştirmeye gitmesin. Bilmediğimiz kavram ve terimleri bırakalım uzmanlar kullansın” diye konuştu. Kızılkaya, “Engelli bireylere faydalı olmak istiyorsak, eğitim ve farkındalık seminerleri düzenlemeliyiz. Bunu kamu ve kuruluşlarda düzenli hale getirelim. Bunların daha fazla yaygınlaştırılmasını sağlayalım” dedi. Kullanılan dile ve iletişime özen göstererek engelli bireylere faydalı olunabileceği bilgisini aktaran Kızılkaya, “Kapsayıcı dil kullanmak zahmetlidir. Kimse zahmetli olduğu için kapsayıcı dil kullanmak istemez. Özürlü demek kolay, akılda kalıcı, özel gereksinimli kelime demek zor. Ama biz bunu yapabiliriz. Tasarruf etmemize gerek yok. Toplumda kanayan yarayı düzeltmek istiyorsak neden kısa konuşalım” ifadelerini kullandı.