‘Horasan’dan Anadolu’ya Anadolu’dan Dünyaya Mevlana’ etkinliğinin AKÜ’den düzenlenen kapanış panelinde konuşan eski Bakan Sami Güçlü: “Biz gençleri çok genelleme yaparak eleştiriyoruz. Bu kuşak, bu nesil, yeterli sorumluluklara sahip değil diyoruz. Hayata hazırlanmada geç kalıyor diyoruz. Ama aslında biz bu eleştirilerde çok insaflı değiliz. Hatta çok mantıklı da değiliz.”
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ), “Horasan’dan Anadolu’ya Anadolu’dan Dünyaya Mevlana” etkinliğinin kapanış paneline ev sahipliği yaptı. Etkinlikte Anadolu Mektebi öğrencileri Mevlana’yı anlattı. Programa AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yılmaz Yalçın ve Prof. Dr. Murat Peker ile dekanlar ve öğretim üyeleri katıldı.Öğrencilerin sunumlarının ardından değerlendirme konuşmalarının ilkini AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Fatih Ünal yaptı. Ünal Anadolu medeniyetinin merkezinde Yunus Emre ve Mevlana’nın olması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
YUNUS EMRE VE MEVLANA ÇOK ÖNEMLİ
“Nurettin Topçu’nun ifadesiyle Batı medeniyeti kendi merkezine Platon’u, Sokrates’i koyar. Bu isimler şiirsel ifadelerle yazmışlardır. Platon’un eserleri hikayelerle doludur. Batı medeniyeti bu isimleri merkeze yerleştirirken bir komplekse kapılmıyorlar. Yine Nurettin Topçu’nun, ‘biz kendi medeniyetimizi kurarken ya da kendi medeniyetimizin, kendi düşüncemizin merkezine Yunus Emre ya da Mevlana’yı koymak için neden çekiniyoruz, anlayamıyorum’ şeklinde bir ifadesi var. Ben de Topçu’ya bu noktada katılıyorum. Mevlana, Mesnevi’sinin bir yerinde dünya ile ilgili durumu şöyle anlatır: Bir gün Mecnun aşkına dayanamadığı için, Leyla’yı aramak için yollara düşüyor. Çöle gitmek için devesini hazırlıyor. Uyurken de devenin üstünde yolculuk yapabiliyor. Geceleri uyuyor. Gündüzleri uyanık bir şekilde yol alıyorlar. Fakat bir gün Mecnun diyor ki ‘ben burayı bir yerden hatırlıyorum’. Sonra Mecnun hiç yol almadığını fark ediyor. Devesi yeni yavrulamış. Mecnun kendi aşkının peşinde giderken, uyuduğu vakitlerde devesi çocuklarına doğru geri dönüyormuş. Çünkü o da kendi aşkına doğru gidiyormuş. Biz bu hikayeleri anlatılan ve dinlenilen güzel hikayeler olarak ele alabiliriz. Hoş hikayeler deriz ve estetik hazzın birer ürünü haline getirebiliriz.”
‘MEVLANA ÖĞRETİLERİ İLE İNSAN YETİŞTİRİYOR’
Değerlendirme konuşmaları için söz alan AKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Demir ise Mevlana’nın asırlar öncesinde gelen öğretileriye insanları olgunlaştırmaya devam ettiğini belirtti. Demir, “Mevlana bizi yüzyıllar öncesinden yetiştirmeye ve olgunlaştırmaya devam ediyor. Bu gençler sayesinde, bu gençler gibi araştırma yapan değerli bilim insanlarımız sayesinde, kıymetli öğrencilerimiz sayesinde Mevlana ile buluşuyoruz. Yunus Emre ile buluşuyoruz” dedi.
‘MEDENİYETE KATKI SUNAN İSİMLERİ GENÇLERİMİZ TANIMALI’
Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ali Gazel ise değerlendirme konuşmasında Mevlana’nın çok büyük bir değer olduğunu belirtti. Gazel, “Yüzyıllar öncesinden başlayarak çok büyük katkılar veren biri. Büyük insanların özelliklerinden biri bu. Bu değer yüzyıllar öncesinden günümüze kadar bu büyük isimler sayesinde taşınıyor. Akademisyenler, öğrencilerimiz bu değerlerle bizleri buluşturuyor. Medeniyetimizin temelinde bu büyük isimler var. Medeniyete katkı veren bu büyük insanları gençlerimiz iyi bilmeliler ki, medeniyetimiz yaşayabilsin” diye konuştu.
‘GENÇLERE ELEŞTİRİLERİMİZDE İNSAFLI DEĞİLİZ’
Değerlendirme konuşmalarının sonuncusunu Anadolu Mektebi kurucusu ve eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü yaptı. Güçlü konuşmasında gençlerin yapılan genellemeler ile insanlı olmayan bir biçimde eleştirildiğini belirtti. Güçlü şunları ifade etti:
“Biz gençleri çok genelleme yaparak eleştiriyoruz. Bu kuşak, bu nesil, yeterli sorumluluklara sahip değil diyoruz. Hayata hazırlanmada geç kalıyor diyoruz. Ama aslında biz bu eleştirilerde çok insaflı değiliz. Hatta çok mantıklı da değiliz. Çünkü bu gençlerin örnek aldığı insanlar daha ileriki yaşlardaki ebeveynleri, öğretmenleri ve toplumu yöneten insanlar. Eğer onlar bu konuda daha dikkatli olsalardı bu öğrencilerimizin onları örnek alarak daha derli toplu bir halde, daha arzu edilir bir halde olması tabi olurdu. Her nesil gençliği eleştiriyor. Bu sert ifadelere yüzyıllar öncesinde de rastlıyoruz. Ama ben bu 10 yıllık dönem içinde, bu faaliyeti başlattıktan sonra bu bakış açısının yanlışlığını çok sık görüyorum. Memleketin her tarafında görüyorum.”
“Horasan’dan Anadolu’ya Anadolu’dan Dünyaya Mevlana” etkinliğinin kapanış paneli katılımcılara belgelerinin verilmesinin ardından son buldu. Haber Merkezi