Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kendileri mimar ama onları müzik birleştirdi

Gazlıgöl doğumlu Gizem Aydın, Amerika’da iç mimarlık eğitimi aldı ve çalışmaya başladı. Flamenko müziğine ilgi duydu ve bu hobisi hayatını değiştirdi. Mimar, müzisyen, grafik tasarımcı, fotoğrafçı Marlon Aldana’dan Flamenko müzik dersleri almaya başladı. Aşık oldular. Evlendiler. Eşi Marlon’u Afyon’a getirdi. O Türkiye’yi çok sevdi. Şimdi Türk vatandaşı olmak istiyor.

Gazlıgöl doğumlu Gizem Aydın,

İhsaniye’nin Gazlıgöl beldesinde doğan Gizem Aydın, 2015 yılında, öğrenim görmek için Amerika’ya gitti. Amacı, okulunu bitirip, Türkiye’ye, memleketine dönmekti. Amerika’da, İspanya’ya özgü, daha doğrusu Endülüs bölgesinde yaşayan tüm halkların ortak müziği Flamenko Müziğine ilgi duydu. Bu arada okul bitmiş, iç mimarlık yapmak üzere San Francisco’da iş buldu ve oraya taşındı. Bu sırada müziğe olan tutkusu artarak sürüyordu.

San Francisco’da, Meksikalı ama Amerikan vatandaşı bir gençle tanıştı. Bu gencin adı Meksika doğumlu Marlon Aldana idi. Gizem Aydın, müzisyen, grafik tasarımcı, fotoğrafçı ve mimar Marlon Aldana’dan Flamenko müzik dersleri almaya başladı. Gizem Aydın’ı dinliyoruz:

GİZEM ANLATIYOR

“Eşimden müzik dersleri alıyordum. Üç ya da dört ay sonrasında ise bu sayede aşkımızın başladığına inanıyorum. İkimizde Flamenko’ya aşıktık ama eşim ilk bana aşık olduğunu söyledi.”

Ve sonunda evlendiler. Gizem eşini alıp Türkiye’ye getirdi. Marlon Aldana, Avrupa’da sadece İspanya’ya gelmişti. Ama Türkiye’de gördüklerinden bir hayli etkilenen Marlon Aldana ile eşi Gizem Aydın Aldana, iki müzik insanı olarak Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuarı’nı ziyaret ettiler. Hocalarla görüştüler, AKÜ Devlet Konservatuarı’nın içinde Alman Wolfwang Ott ve Afyonlu iş insanı İbrahim Alimoğlu’nun destekleriyle oluşturulan Türkiye’nin en büyük müzik müzesini gezdiler.

MARLON ANLATIYOR

“Dünyanın daha önce hiç bu tarafına seyahat etmemiştim. Geldiğim en yakın taraf İspanya idi. Türkiye ve Afyonkarahisar hakkında hiçbir beklentim yoktu ama inanılmaz hoşuma gitti. Her şey çok güzeldi ve çok şaşkınım. Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuarı beklentimin çok ama çok üzerinde inanılmaz beğendim. Türk müziğine de zaten bir merak sarmıştım Amerika’dayken. Dünyanın diğer yerlerinde de eğer bu şekilde bir sistem olsaydı bu üniversitedeki gibi, dünyadaki müzikler inanılmaz farklı yerlere gidebilirdi. Enstrümanlar ve Türk müziği çok güzel. Türk müziğini kendi enstrümanlarımı da getirip birlikte daha çok keşfetmek istiyorum. Bir daha çalmak istiyorum daha çok kaynaşmak istiyorum. Türkçeyi yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Ben şuanda Meksika ve Amerikan vatandaşıyım ama aynı zamanda Türk vatandaşı olmak istiyorum.” Kadir Aydın (Özel)

Beraber çalmak beni daha da korkuttu
“AKÜ Devlet Konservatuarı’ndaki hocalarla müzik çalmayı denedik ama benim için korkutucuydu. Bu kadar iyi bir müzisyenle beraber çalmak beni daha da korkuttu. İzlerken de çok hoşuma gitti ve bana çok zor gelmişti. Enstrümanı çalmak bana çok zor ve korkutucu geldi. Bunların hepsi bir kenara çok onurlandım. Kendimi sınava girmiş gibi hissettim. Buradaki müzisyen öğretmenle çalmak beni bir yolculuğa çıkarttı. Sadece öğretmenimize ayak uyduramadığım için üzgünüm. Farklı iki dili konuşan insanlar olsak da onlar nasıl anlaşırlarsa müzik dilinde müzisyen öğretmenimizle bir yerlerde bulduk yine de birbirimizi. Türk müziğini çalarken kendimden yorum katmak istemedim çünkü çok güzel, kendi yorumumu katıp bozmak istemedim.”