Gün FM’de yayınlanan Basın Odası programının konusu deprem oldu. Programda depreme karşı yetkililer ve vatandaşlar gerekli çalışmaları yapıyor mu sorusuna cevap arandı.Afyonkarahisar’da 1995 yılında Dinar’da, 2002 yılında ise Sultandağı’nda yıkıcı depremlerin yaşandığını anımsatan Gazeteci İsmail Akar, “Geçtiğimiz hafta radyomuza konuk olan AKÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Mezunu Tolga Toydemir ve Tez Danışmanı, Harita Mühendisliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tiryakioğlu ilimizin Türkiye’de en fazla fay bulunan 5 ilden biri olduğunu açıkladılar. Depremi ancak yaşayınca gündeme alıyoruz. Sonra bu konu unutuluyor. 6 Şubat depreminin sıkıntıları hala sürüyor. Hepimizin bildiği, ‘Tedbirini al, Takdiri Allah’a bırak’ diye bir söz vardır. 6 Şubat depreminde DASK yaptıran işyeri oranının yüzde 10 civarında olduğu açıklandı. Biz vatandaşlar ve yetkililer gerekli çalışmaları mutlaka yapmalıyız. Özellikle kentsel dönüşüm konusunda yerel yönetimlere büyük görevler düşüyor” diye konuştu.
YILMAZ: ‘DEPREM FONU ACİLEN OLUŞTURULMALI’
Ülkemizin coğrafi olarak Avrupa Alp ve Asya Himalayalar arasında olduğunu söyleyen Gazeteci Polat Yılmaz, “Bu coğrafya deprem üreten bir coğrafya. İlimiz eskiden deprem risk haritasında daha az riskli iller arasında sayılıyordu. Teknoloji geliştikçe bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Ama bizler deprem sigortası bile yaptırmıyoruz. Kentsel dönüşümü devletten bekliyoruz. Böyle olunca da bu konuda ilerleme olmuyor. Ülkemizde çalışanlardan ve vergi mükelleflerinin katılımıyla, belli bir oranda kesinti yapılarak deprem fonu oluşturulabilir. Bankalar bir ev almak üzere kolay bir kredi verebilir. Devlet kaynak olmadan kentsel dönüşümü ne ile yapacak? Kurtuluş Savaşında olduğu gibi depreme karşı topyekun bir seferberlik oluşturulmalı” dedi.
TUNCA: ‘İMAR AFFI HER DAİM YANLIŞTIR’
Ülkemizde yapılan en büyük yanlışlardan birinin yapılan kaçak inşaatlara imar affı getirilmesi olduğunu söyleyen Gazeteci Ahmet Tunca, “Bu olası bir depremde riski daha arttırır. İnşaata başlamadan önce kriterler bilinmeli ve depreme karşı dayanıklı binalar inşa edilmeli. Japonya’yı örnek alabiliriz. Birçok deprem meydana geliyor ama en az hasarla atlatmayı başarıyorlar. Depremle ilgili devletin oturmuş bir sistemi olmalı. Depremi sadece yaşadığımızda hatırlamamalı, daima tedbirli olmalıyız. Eskiden şehirler dağ yamaçlarına, daha güvenli bölgelere yapılırdı. Sonra bundan vazgeçildi ve tarım arazileri imara açıldı. Hepimiz depreme karşı hazırlıklı olmalıyız” diye konuştu.
Programın ikinci bölümünde ilimizin Ege Bölgesi illeri arasında en fakir il olarak açıklanması ile en mutlu ikinci il olması konuları değerlendirildi.