Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Kronik mide ekşimesi yemek borusu kanserine yol açabilir’

Çoğunlukla erkeklerde görülen yemek borusu kanserinin dünya çapında kanserle ilişkili ölümlerin önde gelen nedenleri arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, “Yemek borusu kanseri, boğazınızı midenize bağlayan tüp olan yemek borusunda gelişir. Tümörler, yemek borusunun iç astarı olan mukozada ortaya çıkar. Toplumun yemek borusu kanseri nedenleri ve belirtileri hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, hastalığın önlenmesi veya başarıyla tedavi edilmesinin önündeki en büyük engellerdir” dedi.

Çoğunlukla erkeklerde görülen yemek borusu kanserinin dünya çapında kanserle ilişkili

Memorial Antalya Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Abdullah Erdoğan, yemek borusu kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı, önemli değerlendirmelerde bulundu. Çoğunlukla erkeklerde görülen yemek borusu kanserinin dünya çapında kanserle ilişkili ölümlerin önde gelen nedenleri arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, tedaviden olumlu sonuç almak için erken teşhisin büyük önem taşıdığını kaydetti. “Belirtilerden biri veya birkaçı görüldüğünde doktora başvurmak ve gerekli tetkikleri yaptırmak kanserin hayati tehdidinden korumaya yardımcı olacaktır” diyen Erdoğan, “Beslenme şekli önemli bir risk faktörü yüksek oranlarda yemek borusu kanseri görülen ülkelerin başında gelen doğu toplumlarında (Çin, Hindistan, Japonya gibi ülkelerde), yemek borusu kanserine yol açtığı kanıtlanan en önemli etkenlerin başında beslenme şekli ve besinlerin hazırlanmış biçimi gelmektedir. Örneğin tütsülenmiş balık yani tütsüleme tekniği önemli bir risk faktörüdür” şeklinde konuştu.

‘ALKOL TÜKETİMİ ÖNEMLİ ROL OYNUYOR’

Aşırı alkol tüketiminin yemek borusu kanserinin diğer bir önemli risk faktörü olduğunu söyleyen Erdoğan, “Özellikle Batı toplumlarında aşırı alkol kullanımı beslenme şekline göre daha ön plana çıkmaktadır. Öte yandan ülkemize bakıldığında, özefagus kanseri Doğu Anadolu bölgesinde diğer bölgelere göre daha sık görülür. Bunun sebeplerinden bazıları aşırı sıcak çay vb tüketimi ile birlikte uygunsuz şekilde yapılmış mangal-et pişirme yöntemleridir. Mangal yapımında besinin aşırı sıcakta kömürleşecek kadar fazla pişirilmesi, besinin moleküler yapısını bozar ve kanserojen hale dönüşümüne yol açabilir” ifadelerini kullandı.

‘TÜM BESİNLERİN DOĞAL OLARAK HAZIRLANMASI KANSER RİSKİNİ AZALTIYOR’

Sebze ve meyveler de dahil olmak üzere tüm besinlerin doğal olarak hazırlanması ve tüketilmesi özefagus kanseri riskini azalttığını söyleyen Erdoğan, diğer risk faktörlerini de şu şekilde sıraladı: “Tütün ve tütün ürünleri kullanımı, kronik mide ekşimesi veya asit reflüsü, gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), barrett özofagusu, GERD’li kişilerde gelişen bir durum akalazya, alt özofagustaki kasların nadir bir rahatsızlığı.”

 ‘YUTMA GÜÇLÜĞÜNE DİKKAT’

Hastalığın erken evresinde yaygın olarak görülen ilk belirtinin katı yiyecekleri yutma güçlüğü olduğunu dile getiren Erdoağan, “Şikayetler tanıdan birkaç ay önce başlamakta; ancak hasta tarafından sıradan bir yutma güçlüğü olarak algılandığı çoğu zaman şikayetlerinin ne anlama geldiği bilinmemektedir. Hastalığın diğer belirtileri göğüste ağrı ve kanlı öksürüktür. Yemek borusu kanseri tümörü hastalarında görülen ani kilo kaybı da (bir ayda 6-7 kilo kaybı) diğer bir belirtidir. Ayrıca ses kısıklığı, mide ekşimesinin kötüleşmesi de görülebilir” dedi.

‘ERKEN EVREDE CERRAHİ YÜZ GÜLDÜRÜYOR’

Prof. Dr. Erdoğan, yaptığı değerlendirmenin devamında ise şunları söyledi: “Yemek borusu kanserinin erken evrede tedavisi için yemek borusu alınır ve mide ya da kalın bağırsaktan bir tüp oluşturarak yemek geçişi sağlanır. İleri evrede yapılacak tedavinin şekli ve kapsamı, hastalığın ne kadar yayıldığına bağlı olarak değişiklik gösterir. Gelişen teknolojilerin kullanıldığı yöntemler sayesinde hasta açısından daha konforlu ameliyatlar uygulanabilmektedir. Ameliyat öncesinde hastaya kemoterapi ve radyoterapi yöntemleri kullanılabilmektedir. Hastaya tedavi edici bir ameliyat yapılamıyorsa, öncelikle yemek borusu içinde açılan ve yemek geçecek kadar yer açan ‘stent’ kullanılmaktadır. Hastalık çok ileri düzeyde ise mideye takılan bir beslenme tüpü yardımıyla hastanın hayatını devam ettirmesi sağlanmaktadır.”