Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Osmanlı’nın tasfiyesi halen devam ediyor’

AKÜ’de Yakın Tarih Dersleri’ konulu konferans verenProf. Dr. Erhan Afyoncu,

AKÜ’de Yakın Tarih Dersleri’ konulu konferans verenProf. Dr. Erhan Afyoncu, Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesinin devam ettiğini ileri sürerek, “Bundan 100 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu çöktü ama o dönemde bazı şeyler halının altına süpürülmüştü. Bunlar tekrar su yüzüne çıktı. Bunlar Türkiye’yi yakından ilgilendiren hususlar” dedi.

 

 

Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Rektörü, Tarihçi, Yazar Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Büyük Taarruz’un 100. yılı dolayısıyla Afyonkarahisar Valiliği, Afyonkarahisar Belediyesi ve Afyon Kocatepe Üniversitesi iş birliğinde “Gençlik Buluşmaları” kapsamında gerçekleştirilen ‘Yakın Tarih Dersleri’ konulu konferansında AKÜ öğrencileri ile bir araya geldi. Prof. Dr. Afyoncu,  tarihçinin hayata birkaç asırlık tecrübe ile baktığına işaret ederek,Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesinin devam ettiğini ileri sürdü. Afyoncu, şöyle devam etti: “Bundan 100 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu çöktü ama o dönemde bazı şeyler halının altına süpürülmüştü. Bunlar tekrar su yüzüne çıktı. Bunlar Türkiye’yi yakından ilgilendiren hususlar. O yüzden son yüzyılda ne oldu? Milli Mücadele’de ne oldu? Cumhuriyet nasıl kuruldu? Bunları iyi bilmemiz gerekiyor. Türkler 1071 yılında Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’ya gelmeye başladı. Biz Asyalı bir kavimiz. Bu coğrafya zor bir coğrafya. Tarihte ilk anlaşmayı yapan Hititler bu topraklarda yok oldu. Parayı bulan Lidyalılar bu topraklarda yok oldu. Dünyadaki ilk büyük imparatorluğu kuran Romalılar yok oldu. Ama biz 1000 yıldır bu topraklarda ayakta kalmaya ve mücadele etmeye devam ediyoruz. Türk milletinde müthiş bir mücadele azmi vardır.”

BU TOPRAKLAR 1085 YILINDAN İTİBAREN TÜRKİYE’DİR

Türk milletinin tarih boyunca büyük felaketlerle baş başa kaldığını ama bu felaketlerden kurtulduğunu ifade eden Afyoncu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyük Taarruz’a gelen süreçte bizim dedelerimiz büyük bir ümitsizlik içine girmişlerdir. Fakat o ümitsizlik kısa süre içerisinde hal oldu. 100 yıl önce bu topraklarda Milli Mücadele zaferle sonuçlandı. Bu topraklar 1085 yılından itibaren Türkiye’dir. Bu ismi biz vermedik. Türkiye ismini yabancılar verdi çünkü Anadolu’ya o kadar çok Türk gelmişti ki ilk önce Doğu Anadolu’ya sonra da bütün Anadolu’ya Türkiye ismini verdiler. Bu topraklarda 1085’ten itibaren tek devlet var; bu Türkiye devletidir. Türkiye Devletinin Selçuklu Hanedanı, Osmanlı Hanedanı ve Cumhuriyet Dönemi vardır. Osmanlılar Selçukluların, Türkiye Cumhuriyeti de Osmanlının devamıdır. 3 devlette tarih boyunca birbirinin değişen devamıdır. Avrupa’da Osmanlı İmparatorluğu bütün haritalarda Türk İmparatorluğu olarak gösterilir. Türk milleti tarih boyunca büyük felaketlerle baş başa kaldı. Tarihimizin en felaket dönemi 1200’lü yıllardır. Anadolu’nun Moğol işgaline uğradığı dönemdir. Fakat o zor dönemden biz Osmanlı İmparatorluğu’nu çıkardık. O zor dönemde biz Türk tarihinin 3 tane en büyük ismini çıkardık; Hacı Bektaş, Yunus Emre ve Mevlana. Ben genç kardeşlerimizde negatif bir enerji görüyorum. Bu topraklarda sıkıntısız dönemimiz olmadı. Ama Allah’a şükür her zaman başarı ile çıktık. Tarihimizin en karanlık döneminden Türk tarihinin en büyük devletini çıkardık. Onun için sıkıntılar geçicidir. Her zaman ümit var olalım, umudumuzu kaybetmeyelim ve pozitif enerji ile hayata bakalım. Eğer öyle olmasaydı atalarımız Osmanlı İmparatorluğu’nu kuramazdı. Osmanlı Devleti’nin yönettiği toprak 10 milyon kilometre karedir. Bugünkü Türkiye’nin 13 misli kadar alanını yönetiyordu.”

YENİLMEZ TÜRK İMAJI İNEBAHTI SAVAŞINDAN SONRA ORTADAN KALKMAYA BAŞLADI

Türklerin ilerlemesinin durdurulamamasından dolayı Avrupalılar arasında ‘Yenilmez Türk’ anlayışının doğduğunu söyleyen Afyoncu,  konuşmasında, “Türklerin ilerlemesinin durdurulamaması yüzünden Avrupalılar ‘Yenilmez Türk’ anlayışı doğdu. Papazlar ‘bu dünya Türklerin öbür dünya bizim. Bu Türkler öbür dünyada cehenneme gidecek, siz gelin kiliseye yardım edin, ahiretinizi kurtarın’ diyerek bir propaganda yürütüyordu” dedi, şunları aktardı: “1571 İnebahtı Savaşından sonra yenilmez Türk imajı yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Karşımıza yeni bir imaj çıktı; Türkler Hristiyanları yöneten despotlardır. Hristiyanların Türk hakimiyetinden kurtarılması lazımdır. Son asrın mücadelesi budur. 19. yüzyılın başlangıcından itibaren Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ gibi ülkeler birer birer Osmanlı İmparatorluğu’ndan koparıldı. Önce Avrupalı diplomatlar belli bölgelerde Hristiyanları kışkırtıyorlardı. Ardından o bölgelere silah verip, isyana teşvik ediyorlardı. Mesela Ermeni İsyanını İngilizlerin Halep Konsolosu yaptırmıştır. Dönemin valisi, emniyet güçleri isyana müdahale edince de Türkler Hristiyanları katlediyor diyorlar. Nota veriliyor, devlet notayı kabul etmeyince de donanma gönderiliyor; o bölgede özerk devlet kuruluyor. Bütün sistem böyle işlemiştir. Önce kışkırtma ardından özerklik ardından da bağımsızlık.”

REFORMLA PANİK HALİNDE YAPILIYOR

Osmanlı Devleti’nin Batı tarzı reformlarla Batıya karşı mücadele ettiğini ifade eden Afyoncu, şu ifadelere yer verdi: “Batının kendi iç dinamikleri ile ürettiği değerlerin sizin toplumunuza uyum sağlaması kolay bir hadise değil. Büyük bir çatışma başladı. Dünya tarihinde Türkler kadar temiz bir millet bulamazsınız. Milyonlarca mülteciye ev sahipliği yaptık. 19. yüzyılda Macar ve Polonyalıları biz kabul ettik. Bugün Polonyalı göçmenlerin kurduğu Polonezköy diye bir yer var. Fakat bazı hatalı davranışlarımız da var. Bunlardan bir tanesi; panik. Biz çabuk panik oluyoruz. Soğukkanlı hareket etmeliyiz. Reformların başarıya ulaşmamasının en önemli sebeplerinden bir tanesi panik halde yapılmasıdır. Panik halde yapıldığı için bir netice verememiştir. Devamlı düşmanla mücadele ettiğimiz için zaman da yoktu. Zaman olmaması, panik ve en önemlisi yetişmiş insan gücünüzün olmamasından dolayı reformlar başarıya ulaşamamıştır.”

BALKANLARIN KAYBI RUMELİ TÜRKLÜĞÜNÜN ORTADAN KALKMASI DEMEKTİR

Abdülhamit’in 33 yıllık hükümdarlığı döneminde bir taraftan modernleşme faaliyetlerini devam ettirdiğini diğer taraftan düşmanla mücadele ettiğini belirten Afyoncu, “II. Abdülhamit tahta çıktığında 6,5 milyon kilometrekare Osmanlı toprağı vardı. Bizim öldük bittik dediğimiz dönemlerde bile devlet büyüktü. Fakat en önemli şey kendini yenileme dinamiğini kaybetmiş olmasıydı. Bunun için İttihat Terakki Türkçü politikalara yönelmek zorunda kaldı” dedi.

 

İttihat ve Terakki’nin yönetime gelmesiyle sosyal ve siyasi yapıda aşırı bir çözülme olduğunu belirten Afyoncu, şunları söyledi: “Aşırı bir siyasileşme yaşandı ve İttihatçılar ile muhalifler arasında büyük bir çekişme meydana geldi. Orduya siyasetin girmesinin en acı neticesini biz Balkan Savaşlarında yaşadık. Ordu ittihatçılar ve itilafçılar diye ikiye bölündü. Ondan sonra askerin siyasetle uğraşması men edildi. Balkanların kaybı Rumeli Türklüğünün ortadan kalkması demektir. Balkan Savaşlarında yapılan hatalardan dolayı Rumeli Türklüğü ortadan kalktı. İttihatçıların da çoğu Rumeli kökenlidir. Büyük bir psikolojik çöküntü yaşandı. Modern tabirle bu tükenmişlik sendromuna yol açtı. Ümitsizlik, karamsarlık arttı. Son bir hamle yapıldı I. Dünya Savaşına girildi.”

‘BÜYÜK TAARRUZ, SON DÖNEMDE BAŞARILI OLAN TEK TAARRUZ SAVAŞIDIR’

1919’da işgaller başlayınca önce Balıkesir Ayvalık’ta başlayan direnişin Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla liderlik bulduğunu ifade eden Afyoncu, şunları söyledi: “Türk milleti, 3 yıl içerisinde kendine giydirilmek istenen esaret gömleğini kabul etmedi. Büyük bir mücadelenin sonunda 100 yıl önce içerisinde bulunduğumuz topraklarda büyük bir başarı sahnelendi. Bu, Türk milletinin direnç gücüydü. Atatürk’ün hangi futbol takımını tuttuğu her zaman tartışılır. Atatürk’ün bizler kadar bir futbol ilgisi yok. Hayatında iki defa maç seyretmiş, biri Akşehir’de. Büyük Taarruz’u başlatmak için bir futbol maçı organize ediliyor ve onu izliyor. 100 yıl önce bu topraklarda başlayan Büyük Taarruz’da büyük bir başarıya ulaşılıyor. Büyük Taarruz, son dönemde başarılı olan tek taarruz savaşıdır. O da bize bugünkü Türkiye Cumhuriyetini armağan etmiştir. Milli Mücadele bize imkansız denilen şeyleri, nasıl başarabileceğimizi bütün dünyaya gösteren bir kahramanlık destanıdır.”

KONFERANSI PROTOKOL TAM KADRO İZLEDİ

Konferans, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş’ın Milli Savunma Üniversitesi Rektörü, Tarihçi, Yazar Prof. Dr. Erhan Afyoncu’ya plaket takdim etmesi ve Afyoncu’nun kitaplarını AKÜ öğrencileri için imzalamasının ardından sona erdi.Büyük Taarruz’un 100. yılı kapsamında Atatürk Kongre Merkezinde düzenlenen konferansı ValiGökmen Çiçek, MHP Milletvekili Mehmet Taytak, İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Osman Alp, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı ve 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fatih Serdar Köken,  İdare Mahkemesi Başkanı Yasin Ayna, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, Vali Yardımcıları; Dr. Mehmet Boztepe, Nurullah Kaya ve Ömer Tekeş, AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şuayıp Özdemir, Prof. Dr. Murat Peker ve Prof. Dr. Yılmaz Yalçın da izledi.AFYONŞEHİR