Çık bir tepenin ucuna soluk soluğa. Oradan bak güneşe, güneşine. Yağmur sonrası bir gün doğumuna, içine çek iğde ve hanımeli kokularını…
Kültür, sanat, müzik, spor konularında ile toplama örnek yaşantıları ile gündem olan yaptıkları her çalışma ile gönüllerde taht kuran değerli insanlarımızı konuk aldığımız ‘’ Kahve Tadında ‘’ söyleyişinin bu hafta ki konuğu ‘’Yaşama Korkusu’’ kitabın yazarı Hakan Yılmaz ile gerçekleştirdik
*** Merhaba Hakan Bey hoş geldiniz. Öncelikle sizi çok genç yaşınızdan beri tanıyan birisi olarak yaptığınız her çalışmanızdan büyük gurur duyuyorum. Gençlik ve toplum için çok yönlü bir örnek insan profili çiziyorsunuz. Hakan Yılmaz kimdir sizi tanımayan insanlara kendinizden bahseder misiniz?
1979 yılında Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesinde doğdum. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun oldum. 2007 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde yüksek lisans yaptım. 2004 yılından bu yana Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. 40 belgesel filmin yönetmenliğini yaptım. 20’ye yakın fotoğraf sergisi düzenledim. “Yola Çıkmalı”, “İktidar, Beden, Propaganda ve Sinema” ve “Yaşama Korkusu” kitaplarını yazdım.
*** Sporcu kişiliğinizin yanında en büyük tutkunuz fotoğrafçılık olduğunu birçok insan biliyor ve herkes sergilerinizi takip ediyor. Bununla birlikte yazma serüveniniz var. Bundan önce ki yıllarda ‘’ Yola Çıkmalı ‘’ isminde deneyimlerin oldu biliyorum. Yine ilimizde yayın yapan Afyon Postasında köşe yazarlığı yapıyorsunuz, Okurlarımın merak ettiği bu yazma isteği sizde nasıl başladı?
Yazma isteği lise yıllarımdan itibaren hep vardı. Üniversitede arkadaşlarla bir dergi çıkarıyorduk, orda yazmaya başladım. Sonrasında belgesel ve fotoğraf çekimleri oldu. Dediğim gibi bir kitap yazmak en büyük hayalim, isteğimdi. İlk kitabım “Yola Çıkmalı” 2019 yılında yayınlandı. 2022’de “İktidar, Beden, Propaganda ve Sinema” ve 2023’de “Yaşama Korkusu”nu yazdım.
*** En son çıkardığınız ‘’ Yaşama Korkusu ‘’ kitabınızdan kısaca bahseder misin? Bu kitap da neyi hedeflediniz?
Kitap Sinada Yayınevi’nden çıktı. Kitaptaki denemeleri, Afyon Postası’ndaki köşe yazılarımdan derledim. Kitap, yaşamaktan korkan bir insanın, yaşamı hayretle, sorgusuz, sualsiz kucaklamak isteyişinin hikayesi. Kitapta farklı konularda yazılmış 61 deneme yar alıyor. “Yaşam dokunuştur, hissediştir. Yaşadıklarımızdır. Anlamlarda, nedenlerde boğulmadan içimizden geldiği gibi yaşamaya, korkmadan yaşamaya” diyorum.
*** Hakan Yılmaz üniversite hayatında ve diğer yaşam alanlarında da çok iyi iletişimler kuran birisi olarak dikkat çekiyor. Hakan Yılmaz nerede ise 24 saat aktif bir hayatın içerisinde olarak sizi görüyoruz. Bir bakıyorsun sabahın erken saatlerinde dağ tepe bir bakıyorsun gece yarısı farklı bir fotoğraf karesine güzellikler sığdırıyorsunuz kar, yağmur, sıcak, soğuk demeden bir koşuşturmaca var. Özel bir ekip ile mi çalışıyorsun yoksa tek başına mı yollardasın?
Genel olarak tek çıkıyordum. Son zamanlarda Ali Karagöz ve Can Kay hoca ile çıkıyoruz. Biz “Yol ve Kahve” adında bir ekip olduk diyebilirim. Kahvemizi yapıp yollara düşüyoruz. Doğanın her anını içimize çekmek ve yaşamak istiyoruz. Ayrıca yollarda karşılaştığımız insan hikayelerinin içine girmek, o insanlarla sohbet etmek istiyoruz.
*** İnsan yaşamı içerisinde yorulduğu tıkandığı anlar oluyor, siz böyle bir durumda kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
Zaman zaman hayat tıkanabiliyor, yorulabiliyoruz, hatta sinir bozucu olabiliyor. Bu size ya da dış etkenlere bağlı olarak değişebiliyor. Hayatta her şey var. Burada bir şarkı beni besliyor diyebilirim. ‘Dön Bak Dünyaya’ Pinhani’nin şarkısı.
Yalnız kaldıysan
Kalkıp pencerenden bir bak
Güneş açmış mı?
Yağmur düşmüş mü?
Dön bak dünyaya…
“Pencerenden bakma, durma koş, çık bir tepenin ucuna soluk soluğa. Oradan bak güneşe, güneşine. Yağmur sonrası bir gün doğumuna, içine çek iğde ve hanımeli kokularını. Orda ol, içini savur rüzgarda tohumlara, toprağa, bulutlara. Yağmurda ıslansın ruhun, dön bak o zaman doğaya. Sen topraktan, gökyüzünden, ışıktan, sudan ve ateştensin. Güneşin baharında bir yolun ucundasın. Çık yola, hiç durma” diyorum kendime. Sonra sevdiğim insanları, arkadaşlarımı, dostlarımı düşünüyorum. Hayat sıkıcı, zor olabilir, fakat içimizdeki enerji bizi hayata bağlamalı.
*** Genelde yazarlar insan ilişkileri konusunda çok seçici oluyorlar, neden?
Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Belki de yaşam bizi seçici olamaya zorluyordur. Şimdi belgesel film yapmanın üzerimdeki etkisinden söz edebilirim. Çok farklı konularda ve yerlerde belgeseller çekiyorum. Burada farklı insanların hikayesine dokunuyorum. Böylece yaşamımda öğrendiğim, kimseyi hor görmemek. Belgeselin bana gösterdiği yol bu. Seçmek istemiyorum. Ne ise onu yaşamak istiyorum. Seçici değil de yalnız biriyim diyebilirim.
*** Hakan Bey yaptığınız her sergi çok ses getiriyor, her serginin altında çok ama çok çalışmanın, emeklerinin olduğunu biliyorum. Bir fotoğraf sanatçısının bana bir günlük hayatından kesitler verir misin?
Bir fotoğrafçı olarak görüyorum kendimi, sanatçı olmak başka. Sanatçı olmak, bizde bu konu basite indirgeniyor. Bir işim var, gün zaten onunla geçiyor. Mesai dışı zamanlarda doğaya çıkıp fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Sabahları gün doğumlarını seviyorum. Gün doğmadan önceki kızıllığı ve seher yelini. Bunun dışında olursa hafta sonları çıkıyorum fotoğraf çekmeye.
*** İsterseniz biraz geriye dönüp voleybol ile ilgilendiğiniz yıllardan bahsedelim, sporu nasıl tanımlarsınız?
Biraz geride kaldı o zamanlar, lise yıllarımdı, üniversitede de biraz oynadım. Spor bir rahatlama, kendini ifade etme, paylaşma, arkadaşlık, birlikte bir şey yapabilmek sanki. Başkasına saygı gösterebilmek. Ne olursa olsun insan olarak kalabilmek, hiçbir ayrım gözetmeksizin.
*** Türk Edebiyatında en çok hangi yazarları seviyorsun, en son okuduğun kitap hangisi?
Oğuz Atay, Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Bilge Karasu diyebilirim.
Son dönemde Afgan yazar Khaled Hosseini’nin kitaplarını okuyorum. “Uçurtma Avcısı”, “Bin Muhteşem Güneş”, “Ve Dağlar Yankılandı”.
*** Hakan Bey yaptığınız bu kadar güzel değerler arasında siz kendinizi daha çok nerede görüyorsunuz?
Belgesel, fotoğraf ve yazı (kitap). Hepsinin de ayrı bir yeri var.
*** Çok genç bir insansınız bugüne kadar hedeflediğiniz bir noktaya geldiniz mi, bir başka deyişle en büyük hedefiniz ya da hedefleriniz nelerdir?
Yol devam ediyor. Bakalım. Bir roman yazmayı istiyorum. Bunun yanında bir uzun metraj film çekmeyi de.
*** İletişimi güçlü yaratıcı bir kişi olarak günümüz gençliğini nasıl görüyorsunuz, toplumumuz onlara yeterli anlayışı ya da hoşgörü gösterebiliyor mu sizce?
Zaman değişiyor, doğal olarak gençler de değişiyor. Toplumda bir kuşak çatışması oluyor. Bizler de gençleri eleştirip duruyoruz. Eleştirmek kolay tabiki. Onları anlamaya çalışmak gerek, empati kurmak. Onların da kendilerini en iyi şekilde ifade edebilmeleri. Onlara özgür bir ülke bırakmak zorundayız. Hayallerinin peşinden koşmalarını desteklemek.
*** Bugüne kadar yaptığınız çalışmalar içerisinde en keyif aldığınız çalışmanızdan bahseder misin?
Belgesel olarak Dinar’da çektiğim “Dere Mahallesi”. Burada yaşayan romanların hikayesi beni çok etkilemişti. Sonra Dinar’da yaşayan şair Mustafa Uysal’ın belgeseli diyebilirim. Doğa ile ilgili olarak da son yaptığım belgesel, “Gel, Kal, Dön, Ol.” Geçen yıl kışın Erkmen Gölünde bir klip çekmiştik. Özge Çağlar donan gölde yan flüt çalmıştı. “Doğa Bizim Yuvamız” demiştik adına. Bu çok güzel bir anı oldu. Doğa tabiki çok başka, fakat portre fotoğraflarımı daha çok seviyorum. Başmakçı ’da Acıgöl’de bir çobanın fotoğrafını çekmiştim. Yüzündeki çizgiler ve bakışı içime işlemişti. İlk kitabım “Yola Çıkmalı” tabi ki de çok ayrı.
*** Kahve Tadı içerisinde bizimle paylaşmak istediğin özel bir anınız mutlaka var olduğunu düşünüyorum ne dersiniz?
Doğada yabani hayvanlarla karşılaşmak, gün doğumlarında kızıllığı görmek, zorlu doğa koşullarında yol almak, bir köy kahvesinde demli bir çay içmek, sohbet etmek hepsi de çok anlamlı, yaşıyorum diyebildiğim şeyler.
*** Öncelikle çok teşekkür ederim Hakan Bey keyifli güzel bir gün oldu. Son olarak bizimle paylaşmak istediğin bir şey var mı?
Her şey insanla, insanın sıcaklığıyla güzel bu hayatta Mustafa Bey. Size ve ekibinize teşekkür ederim.
Evet sevgili okurlarım bir ‘’ Kahve Tadında’’ söyleşimiz daha sona erdi. Çok kıymetli değerli konuğum Hakan Yılmaz’a bir kez daha teşekkür ediyorum her zaman ki gibi içten ve cana yakınlığı ile güzel keyifli saatler yaşadık. Haftaya farklı bir pencereden bakış açımız ile sizlerle bir araya gelmek umudu ile sevgi ve saygı içinde kalın.