Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Uygulama ve Araştırma Merkezleri Koordinatörü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu, ABD’nin Orta Doğu politikaları, İsrail’in bölgedeki etkisi ve İslam dünyasının geleceğine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Şeyhanlıoğlu, bölgedeki mevcut sorunların çözümü için “Bereketli Hilal Birliği” önerisini dile getirerek, bunun Orta Doğu’da barış ve istikrarın sağlanmasında hayati rol oynayacağını vurguladı.
Şeyhanlıoğlu, ABD’nin Trump döneminde daha radikal ve İsrail yanlısı politikalar izleyeceğini belirtti. Bu stratejilerin, İsrail’in Nil’den Fırat’a “Büyük İsrail” hedefleri doğrultusunda Gazze, Batı Şeria ve Lübnan gibi bölgeleri kontrol altına alınmasını hedeflediğini söyledi. ABD’nin Doğu Akdeniz ve Güney Asya başta olmak üzere bölgedeki askeri varlığına dikkat çeken Şeyhanlıoğlu, Kızıldeniz, Doğu Akdeniz ve Basra Körfezi’nde yoğun bir şekilde faaliyet gösterdiğini vurguladı. İran’a yönelik nükleer baskılar, PYD-PKK’ya destek ve İsrail’in Lübnan üzerindeki hedefleri gibi adımların, bölgeyi Sykes-Pico’dan sonra Suriye ve Irak gibi ülkelerin; BOP kapsamında illere kadar parçalandığını ve bunun da daha fazla gerilim oluşturacağını ifade eden Şeyhanlıoğlu, “İngiltere, Amerika ve İsrail, bölgeyi kendi çıkarlarına göre şekillendirme çabasında” dedi.
“Çözüm; Bereketli Hilal Birliği”
Şeyhanlıoğlu, bölgedeki sorunların çözümü için Türkiye, İran, Mısır, Pakistan ve Körfez ülkeleri arasında iş birliği yapılmasının bir “beka meselesi” haline geldiğini söyledi. Bu ülkelerin su, enerji, toprak ve güvenlik alanlarında ortaklaşa çalışması gerektiğini belirten Şeyhanlıoğlu, bu iş birliğini “Bereketli Hilal Birliği” olarak adlandırdı.
“Bu yapı, bölgedeki sorunların çözümü için tek yoldur. Bu coğrafyanın kendi kaynaklarıyla, dış güçlere bağımlı olmadan, ekonomik ve siyasi iş birliği yapması gerekiyor. Bu ülkeler Irak, Libya, Lübnan, Suriye ve terör sorunlarını kendi aralarında çözmelidir. Birine yapılan saldırı hepsine yapılmış kabul edilmelidir.” diyen Şeyhanlıoğlu, bu birliğin tarihi ve stratejik olarak büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı.
Ayrıca, bölgedeki mevcut sorunların, İslam ülkelerinin sınırlarının değiştirilmeden, “İnsan, sermaye, teknoloji ve hizmetlerin serbest geçişine” bağlı olduğunu böylece temel sorunların ekonomik, siyasi, askeri ve teknolojik iş birliği yoluyla çözülebileceğini belirten Şeyhanlıoğlu, bu yaklaşımın Osmanlı ve Avrupa Birliği’nin oluşum sürecini kendine rol model aldığını ifade etti.
Türkiye’nin rolü ve bölgesel iş birliği
Türkiye’nin Mısır, Irak ve İran gibi komşu ülkelerle ortak projelere öncülük etmesi gerektiğini söyleyen Şeyhanlıoğlu, özellikle Irak Kalkınma Yolu Projesi ve ticaret koridorlarının önemine dikkat çekti. “Türkiye-Mısır iş birliği Doğu Akdeniz’de dengeleri değiştirebilir ve Batı’ya karşı bir denge unsuru oluşturabilir. Bugün Batı, Kıbrıs Rum kesiminde tarihin en büyük Haçlı donanmasını toplamış durumdadır. Bu tehdit öncelikle Türkiye’ye yöneliktir. Bugün bir Hıristiyan devletine dönüştürülmek istenen Lübnan da Filistin gibi Batı tarafından işğal edilmektedir. ” dedi.
Son olarak, Şeyhanlıoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı dışında bir yapılanmanın gerekliliğine dikkat çekerek, bölgenin sorunlarının çözülebilmesi için bölgesel ve küresel dinamiklere dayanmanın şart olduğunu vurguladı. Bereketli Hilal Birliği’nin hayata geçirilmesi halinde, Orta Doğu’nun hem ekonomik hem de siyasi açıdan Küresel bir aktör olarak güçlü bir yapıya kavuşacağını belirtti.
“Bu model, bölgedeki sorunları çözmek ve dış güçlerin müdahalesini sınırlamak için tarihi bir fırsat olabilir” diyen Şeyhanlıoğlu, İslam dünyasının geleceği için Şii-Sünni gibi mezhep ve etnik yapılar yerine Ümmet bilinci ve küresel işbirliğinin faydaları mantığına dayanarak hetmenin önemine dikkat çekti.