Afyonşehir Stüdyoları’nda Hasan Çalışır’ın moderatörlüğünde yayınlanan ‘Sporun Şehir Afyonkarahisar’ programının bu haftaki konuğu Sarık Köyü Spor Kulüp Başkanı ve Antrenörü İbrahim Taşpınar ile futbolcu Samet Baş oldu. Afyonkarahisar’da amatör futbolun dikkat çeken kulüplerinden Sarı Köyü Spor’da, İbrahim Taşpınar, Sarık Köyü Spor’un geçtiğimiz sezonki performansını değerlendirerek, önümüzdeki süreçte kulübün hedeflerini paylaştı. Ayrıca, futbolcu Samet Baş, takımın içindeki birlikteliği ve sahadaki motivasyonu artırmaya yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Eskişehir’de oynanacak Türkiye Şampiyonasında Afyon’u temsilen katılacakları gruplara gidebilmek için Vali Kübra Güran Yiğitbaşı’dan ve Belediye Başkanı Burcu Köksal’dan destek beklediklerini belirten İbrahim Taşpınar, “Biz önümüzdeki hafta U-18’de Afyon’u temsil eden Türkiye Şampiyonası gruplarına gideceğiz. Buradan çağrımdır. Bizim çocuklarımızın yüzde 80’i dar gelirli ailelerin çocuklarıdır. Bize konaklama ve ulaşımda sayın valimizden destek bekliyoruz, belediye başkanımızdan destek bekliyoruz. Buradan inşallah bizim sesimizi duyarlar, bize kapılarını açarlar. Çünkü otobüse on beş lira verip de antrenmana gelemeyecek maddi durumu zor olan çocuklarımız var. Hepsi böyle midir? Yüzde 20’si böyle değil ama yüzde 80’i böyle. O yüzden bu çocuklar hayallerine bir adım yaklaşmışken buradan sesleniyorum. Sayın valimize, sayın belediye başkanımıza bize konaklama ve ulaşımda yardımcı olmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE ŞAMPİYONASINA GİDECEĞİMİZ İÇİN BULDUĞUM HER FIRSATI DEĞERLENDİRİYORUZ’
Moderatör Hasan Çalışır’ın ‘Haftalık antrenman programınız nasıl’ sorusuna, haftada en az 3 gün antrenman yaptıklarını ama Türkiye Şampiyonasına gidecekleri için buldukları her fırsatı değerlendirdiklerini belirten Başkan Taşpınar, “Biz maçlar başlayana kadar hemen hemen her gün idman yapıyoruz. Örnek vermek gerekirse geçen sene biz temmuz ayında bir ay her gün yükleme, güç, hız, çeviklik ve bir ay boyunca koşu sahasındaydık. Maçlar başlayınca bu idmanları 3’e düşürdük. İmkanlar dahilinde yapabiliyorsak daha fazla ama maçlar başlayınca bu olmadı. Nedeni de hem U-18’de hem de Süper Amatör Lig’de çocuklar arka arkaya cumartesi ve pazar iki maça çıktılar. Tabii bunun mental ve fiziki yorgunluklarından dolayı hemen akabinde bir idman koyamıyorsunuz. Zaten adale sakatlığı, kas sakatlığı, çocukların okul durumu vesaire olduğu için de biz de bunu göz ardı edemedik. Maçların başlamasında bu antrenman sayısını 2’ye kadar düşürdük. Hatta zaman zaman 1’e kadar düşürdüğümüz zamanlar oldu. Ama biz şu anda U-18’de Afyonu temsilen Türkiye Şampiyonasına gideceğiz. Biz 5 gündür antrenman yapıyoruz. Biz şu anda antrenmandan geliyoruz buraya. Yani bizim antrenman sayımız ne kadar çok olursa, maç sayımız ne kadar çok olursa bu çocuklar, bu gençler o derece gelişecekler. Dolayısıyla ben haftalık şu kadar idman yapıyoruz diyemiyorum. Eğer bir boşluk varsa, bir fırsatımız varsa biz hemen antrenman yapıyoruz. Ama genel manada soruyorsanız haftada en az 3 gün bizim antrenmanımız var” şeklinde konuştu.
Hasan Çalışır’ın, Kulüp Başkanı ve Antrenörü İbrahim Taşpınar ile futbolcu Samet Baş’a sorduğu soru-cevap şu şekilde:
‘SPORCULAR 15 YAŞINA GELENE KADAR NE VERİRSENİZ ONU ALIR’
Çalışır: Genç futbolcularla çalışmanın en keyifli ve en zor yanları sizce nelerdir?
Başkan Taşpınar: Şimdi 11, 12, 13, 14 hatta 15 yaşa kadar gençlerle çalışmak çok zevkli, çok eğlenceli. Ne verirseniz onu alıyorlar. Ama 15 yaşından sonra 16, 17, 18 yaşındaki gençlerle çalışmak gerçekten çok zor. Çünkü ergenlik dönemine ve gençliğe adım atıyorlar. Sahada en ufak bir şey söylediğin zaman alınıyorlar. Bunlar artık gençliğe adım attığı için sosyal yaşantıları, sosyal aktiviteleri çoğalıyor. 16, 17, 18 yaşındaki gençlere gerçekten kontrol etmek çok zor her manada ve her açıda. Bunların eğlence, zevki, eğlence düşkünlüğü artıyor. Kız arkadaşları olmaya başlıyor. İşte arkadaş çevresi kötüyse onlar antrenmandan ya da spordan uzaklaştırabiliyor. Bunları kontrol etmek gerçekten çok zor. 16, 17, 18 yaş çok zor. Ama bizim çocuklarımız elhamdülillah çok karakterli, çok düzgün yetiştikleri için buradan ailelerine de teşekkür ediyorum, biz ne dersek onu yaptılar. Ailelerinin ve bizim verdiğimiz disiplinle, başarı geldi. 15 yaşlarına gelinceye kadar iyi, ne versen onu alır çocuklar. Ama dikkat edin afyonda özellikle, afyon dışında da vardır bu, 15 yaşından sonra 15’e kadar yetenekli gördüğünüz çocuklar kaybolur piyasada. Nereye gidiyor bunlar? Kendi babaları bile belki bizim kadar ilgilenmiyor çocuklara sigara konusunda vs. farklı alışkanlıklar konusunda. Bizim uyardığımız kadar belki babaları, anneleri uyarmıyor. Emin olun çok zor. Yani eğlenceli kısmı çok az ama meşakkatli tarafı daha çok. Çünkü 18 yaşında artık delikanlı oluyorlar. Bir şey dediğin zaman ters anlayabiliyorlar. Alıcılar kapanıyor yavaş yavaş. Ama 15’e kadar alıcılar sürekli sende. Ne versen onu alır.
Çalışır: Maçlarda en çok zorlandığınız anlar hangileri?
Futbolcu Baş: Maçlarda zorlandığım alan şu anlık yok. Çünkü maçlarda takım içinde çok uyumlu olduğumuz için çok fazla zorluk yaşamıyoruz. Yenildiğimizde ise önümüzdeki diğer maça odaklanıyoruz. Antrenmanlara da daha ciddi antrenmanımızı gerçekleştiriyoruz. Ona göre maça adaklı oluyoruz.
‘ÇOCUKLAR YETENEKLİ OLABİLİR AMA AHLAK OLMAZSA BİZ DEĞERLENDİRMİYORUZ’
Çalışır: Futbolcu seçiminde kriterleriniz ne oluyor?
Taşpınar: Birinci kriterimiz çocukta ahlak. Bir çocukta yetenek olabilir. Bir çocukta futbol adına, spor adına her şey olabilir. Ama ahlak yoksa bizim için önemli değil. Hiçbir şey veremeyiz biz o çocuğa. Ahlak varsa, yetenek de yoksa çalıştırarak biz o çocuğu geliştirebiliriz. Yetenek varsa zaten o çocuk çalışarak belli bir yere gelecek. Sadece biz o yeteneğini keşfetmesini sağlıyoruz. Ahlak yoksa, çocuğun senden alacağı bir şey yok. Sizi bir abi, bir hoca ve bir yönetici olarak görmüyorsa o çocuğa ne verebilirsin ki? Benim kriterim ahlaklı olması, saygılı olması. Sahaya çıkıyoruz bir futbol maçı bu, bir oyun sadece. Her maçtan sonra çocuklara söylemişimdir, ‘Gidin, yensek de yenilsek de rakip takımın oyuncularını, arkadaşlarınızı tebrik edin, teşekkür edin, ayaklarınıza sağlık’ diye söyleyin derim. Yani ahlak yoksa bunu yapamazsın. Üç senedir yarı finallerde eleniyoruz. Belki o an teselli edemiyorsunuz çocukları çünkü üzgün. Ne desem belki anlamayacak ama gidip en azından bir ayaklarınıza sağlık, güzel mücadele ettiniz deyip teşekkür ediyorsun. Ahlak yoksa bunu yapar mı? Yapamaz. Kesinlikle yapamaz. Yapmaz da yani.
‘VELİLERİMİZİN ÇOCUKLARININ MAÇLARINA GELİP ONLARLA GURUR DUYMASINI BEKLİYORUZ’
Çalışır: Ailelerden destek alıyor musunuz? Aileler çocukları destekliyorlar mı?
Taşpınar: Ben bu konuda sitem edeceğim. Üç senedir maalesef ilk defa maça gelen ailelerimiz oldu. Hatta final maçına bazı çocuklarımızın aileleri maça gelmedi. Bu konuda ailelerden gerçekten şikayetçiyim, nedenini de anlamış değilim. Ben mesela Samet’le üç senedir beraberim. Üç senedir, alırım kendi arabamla. Getiririm evinin önünde geri bırakırım. Bir kere babasının beni aramasını beklerdim. Ya hocam sen benim çocuğu alıyorsun götürüyorsun ama nereye götürüyorsun? Yani bu çocuk nereye gidiyor? Bir kere sormasını isterdim. Bütün aileler bu şekilde değil tabii ki ama yüzde 50, yüzde 60’lık kesim bu şekilde. Takip eden veliler de var. Her maçımıza gelen velilerimiz de var. Allah razı olsun destek çıkan velilerimiz de var. Bazılarının ailelerini daha final maçında tanıdım. Kimsiniz diye sorduğumda ben şunun babasıyım dediklerinde ağabey üç senedir neredesin diyorum. Hocam gelemedim de şöyle de böyle de diyorlar. Yani velilerden biz sadece şunu bekliyoruz destek anlamında. Çocuklarınızın maçına gelin, onlarla gurur duyun hepsi bu. Maddi olarak bir beklentimiz yok, sadece maça gelsinler. Çocukların maçlarını izlesinler. Ondan sonra gitsinler. Çok zor değil, tamamen manevi bir destek olsun.
Çalışır: İleride profesyonel futbolcu olmak gibi bir hayaliniz var mı?
Baş: Evet var. Hayalimiz olduğu için amatörden başlayarak giderek yükselmek. Mesela ilk başta U-18’e katılmamız. Sonra U-17’ye katılmamız. Geçen sene birinci amatörde şampiyon olmamız. Süper Amatöre çıktık. Süper Amatörden bu sene düşüyor olabiliriz ama birinci amatörde daha çok gayret gösterip, yükselip ondan sonra BAL ligine çıkma hedefimiz var. BAL’dan sonra nasip olursa inşallah üçüncü lig.
‘ŞİMDİ NE SÖYLESEK BAHANE DERLER AMA SÜPER AMATÖR LİG’DE 15 PUANIMIZ GİTTİ BİZİM’
Çalışır: Gönbeler Süper Amatör Lig’de gençlerle oynadınız. Bunun zorluklarını nasıl yaşadınız? Yenilgi, moral motivasyonun düştüğü anlarda takımı nasıl toparladınız?
Taşpınar: Bizim çocuklarımızın en büyüğü 18 yaşındaydı. Haftada iki gün Cumartesi ve pazar günü maça çıkıyorlardı. U-18 ya da A takım fark etmiyor. Aynı çocuklar çok çabuk kırılganlık gösterebiliyorlar. Bir tane maçımızda rakibi 30 dakika sahadan sildik, topa vuramadılar, pozisyonları yok. Aleyhimize bir penaltı çalındı, gol yedik ve o maç 5-0 bitti. İlk 30 dakikayı izlemiş olsaydınız o maçı bizim 5-0 kazanacağımızı düşünürsünüz. Futbol içinde doğruları yapan, akan oyunda sürekli kollektif oynamaya çalışan biziz. Sahada mücadele etmeye çalışan biziz ama nihayetinde bu çocuklar 16-17 yaşında. Hakemler de buna müsamaha gösterince fiziksel olarak ezilmeler başlıyor. Ne yaparsanız yapın motivasyonunu sağlayamıyorsunuz. Ama bizim asıl gayemiz, asıl amacımız, asıl hedefimiz zaten orada bunların ezilmesini sağlamaktı. Çünkü kendi yaş grubunda daha iyi olsunlar, ve gelişsinler diye. Çok iyi maçlar çıkardık. Özellikle ilk yarı müthiş maçlar çıkardık. İlk beş maçta bizim 15 puanımız olabilirdi. Şimdi ne söylesek bahane derler ama 15 puanımız gitti bizim. Verilmeyen net penaltılarımız, hakem kararları vs. O top size 96+4’da gol oluyor. Maç 2-1 kaybediyorsunuz. Ne olacak? Şunu da söylüyorlar bize. İki tane tecrübeli transfer etseniz ligde kalırdınız. O zaman ben bu çocukları nasıl oynatacağım? Ben bu çocuklara nasıl şans vereceğim? Bizim asıl hedefimiz, asıl amacımız, asıl gayemiz bu çocukları yetiştirmek değil miydi? İşte bunlara fırsat verdik. Süper Amatör Lig’de çıktılar, çatır çatır oynadılar. Ben yenildiğim maçta bile tribünlerden olumlu eleştiriler aldım. Yani eleştir dedik derken bizim lehimize. ‘Hocam teşekkür ederiz, zevk aldık. Hocam maşallah gençleriniz harika. Hocam müthiş oyunu oynuyorsunuz. Ben sizi izlemekten son derece memnunum. Sizin maçlarınıza geldim. Özellikle sizi izlemeye geldim’ diyen çok kişiyi duydum. Önemli olan buydu bizim için.
‘AMATÖR FUTBOLUN EN BÜYÜK SORUNLARI RİYAKAR, İKİYÜZLÜ, MENFAAT DÜŞKÜNÜ, ÇIKAR DÜŞKÜNÜ İNSANLAR’
Çalışır: Amatör futbolun en büyük sorunları sizce neler?
Taşpınar: Amatör futbolun en büyük sorunları bence kirli insanlar. Riyakar, ikiyüzlü, menfaat düşkünü, çıkar düşkünü insanlar. Yoksa afyon amatör futbolu mükemmel yerlere gelir. Bakın şu tesisler emin olun Türkiye’de sayılı yerlerde vardır. Burada afyonumuzda bir tane böyle bir tesisimiz var. 13-14 tane sahası var. Ben çok doluyum bu konuda. Yani bizim bu sahaları bu sene Allah razı olsun belediye açtı kullanıyoruz vesaire ama bunu kullanmamızı istemeyen ikiyüzlü insanlar da vardır. Kendini belli etmeyip de arkadan bizim çalışmamıza mani olmaya çalışan insanlar da vardır. Afyon futboluyla bunların ne alakası var diyebilirler. Kardeşim biz 80 tane lisanslı futbolcu barındırıyoruz bünyemizde 4 kategoride yarışmışız. Biz haftada birer saatten 3 gün sahada oluyoruz. Bunun da bir günü Ortapınarspor’la birleştirip yarım saha 2 saat antrenman yapıyoruz diye bizi belediyeye şikayet ettiler. Yapanı da biliyorum ama o bilmediğimi zannediyor.
‘SEN BENİM 80 TANE OYUNCUYU BARINDIRDIĞIMI GÖRDÜĞÜN HALDE BENİ NASIL ŞİKAYET EDERSİN?’
Bu gençlere ben sahip çıkmasam 80 tane lisanslı sporcu bugün bıraksam nereye gidecek. Kötü arkadaş edinecek, belki farklı yerlere gidecek, belki madde bağımlısı olacak, belki alkol bağımlısı olacak, belki sigaraya başlayacak. Geçecek 12’de evine giderken çok özür dilerim bıçağı dayayacak sana çıkar cebinde ne varsa diyecek. Ya sen benim 80 tane oyuncuyu barındırdığımı gördüğün halde beni nasıl şikayet edersin? Niye sen Afyon futbolunun önünü açmazsın? Niye ayak bağı olursun kardeşim? Çalış. Sana çalışma diyen mi var? Sen de her gün çalış. Kendime imkan olanak sağlıyorum gidiyorum orada çalışıyorum. Yarın antrenman günü gideceğim öbür tarafta çalışacağım. Ama bunları sen şikayet ediyorsun. Gençlere sahip çıkmıyorsun. Gençlere kötü örnek oluyorsun. Ondan sonra Afyon futbolu gelişsin istiyorsun. Nasıl gelişecek?
‘BEN BU İŞİ KENDİME DAVA EDİNDİM’
Ya Allah rızası için soruyorum buradan herkese. Bir tane Afyon’da hoca olsun yönetici olsun başkan olsun. Kendi arabasıyla çocukları idmana götürüp getiren var mı? Bir tanesi çıksın ben yapıyorum desin. Ama ben bunu 3 senedir yapıyorum. Biz bugün buraya tesadüfen gelmedik. O 91 model kamyonetin arkasında bu çocukları gelmediği zaman aradım. Neredesin oğlum dedim. Gelemeyeceğim dediği zaman hayır çık dışarıya geliyorum alıyorum ben seni dedim, evinden aldım. Ama bunları istemeyen bir kesim var Afyonda. Hep birbirimizin ayağını çekme derdindeyiz. Nasıl gelişecek, bu şekilde gelişmez. Gel sen 80 çocuğa sahip çık. Kendi aracınla götür. Bırak belediyenin aracını. Kendi aracınla götür. Cebinden bu çocukların karnını doyur. Suyunu cebinden al. Formasını yaptır, kapı kapı sponsor ara. Şartlarımız eşit olsun ondan sonra konuşalım. Öyle ahkam kesmeyle olmuyor bu işler. Canın yanacak canın. Ben bu işi kendime dava edindim. Biz köy takımıyız. Ama bunları yapamayan insanlar geliyor orada ahkam kesiyorlar. Çıkıyorlar bir de iki yüzlü riyakar hallerine bürünüp masumiyet maskesinin altında insanlara biz şöyle yapıyoruz, biz böyle yapıyoruz deyip doğru yapıyormuş gibi bir şeyleri anlatmaya çalışıyorlar. Maalesef sahipsiz kalan bir Afyonspor’umuz var. Madem bu kadar dürüsttünüz, madem bu kadar kaliteli hocaydınız, madem bu kadar insandınız niye sahip çıkmadınız.