Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Sporcunun sakatlıkla imtihanı sahadaki başarı kadar önemli’

Afyonşehir Stüdyoları’nda yayınlanan ‘Sporun Şehri Afyonkarahisar’ programının bu haftaki konuğu sporcu sağlık uzmanı Adem Arı oldu. Afyonspor’da uzun yıllardır çeşitli görevler üstlenen Arı, canlı yayında hem kulüp tarihinden hem de sporcu sağlığına dair önemli detaylar paylaştı. Afyonspor’un emektarı Adem Arı kulübe ilişkin şunları söyledi: “Bu işin iyi tarafı da var, kötü tarafı da var, gitmedim. Yeri geldi hoca ol dediler, hocalık yaptım. Yeri geldiği zaman taraftar ol dediler, taraftarlık yaptık. Kulübü bütün görevlerimi icra ettik. Bırakmadım yani. Afyon’un Adem abisi oldum.”

Afyonşehir Stüdyoları’nda yayınlanan 'Sporun Şehri Afyonkarahisar' programının bu haftaki konuğu

Afyonşehir ekranlarında Hasan Çalışır’ın hazırlayıp sunduğu ‘Sporun Şehri Afyonkarahisar’ programı, Afyonkarahisar’da ki spor camiasına emek veren isimleri ağırlamaya devam ediyor. Bu haftaki programın konuğu, uzun yıllardır Afyonspor’un sağlık kadrosunda görev alan ve yerel spor kamuoyunun yakından tanıdığı Adem Arı oldu. Arı, canlı yayında hem kendi kariyerini hem de sporcu sağlığı alanındaki tecrübelerini aktardı. Konuşmasında sık sık genç sporcuların karşılaştığı sakatlıklar, bilinçsiz antrenman yüklemeleri ve sporda sağlık personelinin rolüne vurgu yapan Arı, Afyonspor’un çeşitli dönemlerine dair de arşivlik anekdotlar da paylaştı.

SPORCU HER ŞEYE DİKKAT ETMESİ LAZIM’

Moderatör Çalışır’ın, ‘Sakatlıkları önlemek için neler yapmanız lazım?’ sorusuna Arı şu şekilde cevap verdi: Sporcu her şeye dikkat etmesi lazım. Bu şöyle olarak değerlendirilir. Zincirin birer parçası olarak, örnek veriyorum beslenme, uyku, düzenli yeme içme alışkanlıkları, kötü alışkanlıklardan uzak durma. Sakatlıkları önlemek için bunların halkaları tek tek bir araya getirmek lazım hocam. Örnek veriyorum bir sporcu yeme içme, gece akşam yapması gerekenlere çok dikkat etmesi lazım. Eğer bir sporcu amatörde olsa kendini profesyonel olarak yetiştirip tedavilerini, bunun dışında ise beslenmelerine çok dikkat etmesi gerekiyor. Sakatlıkları önlemek için ilk önce dengeli beslenme ve uyku alışkanlığını bozmaması lazım, uyku çok önemli. Bunlara dikkat edilirse sakatlıklar yüzde 60, yüzde 70 geriye gider. Yani otomatik olarak sakatlıkları önlemiş olabilirsiniz.

‘SAKATLIKLARDA TEDAVİ SÜRECİNİ KADEMELİ OLARAK GERÇEKLETİRİYORUZ’

Sakatlıklar tedavi süreçlerine de değinen uzman Adem Arı: Şimdi biz bunları genelde periyotlar olarak ilerliyoruz. Örnek veriyorum bir sporcu sakatlandığında hemen sahaya sürmüyoruz. Kademeli bir şekilde ilk önce tedavilerini yapıyoruz. Elektroterapi dediğimiz elektrik terapisi yapıyoruz. Ardından manuel terapi dediğimiz el terapisi. Ardından da kuvvetlendirme aşamalarına geçiyoruz. Bunlar bittikten sonra tekrar sporcu direkt sahaya vermiyoruz. İlk önce sahaya dönüş antrenmanları oluyor. Kademeli bir şekilde ilerliyoruz. Saha dönüş antrenmanlarında sporcuları belli bir teste tabii tutuyoruz. O testte eğer verdiğim şeyleri alırsa o zaman takımla birlikte tekrar antrenmanlara başlayabiliyor. Hep kademeli şekilde. Yani tedavi, kuvvet ardından saha antrenmanlar ardından takım antrenmanları. Bir nevi tekrar uyum sağlama diyebiliriz. Çünkü bir oyuncuyu direkt takımla birlikte antrenmanlara çıkartırken orada bir bocalama gerçekleştiriyor. Kondisyon anlamında problem yaşıyor. Ondan dolayı programlarımızı kademeli şekilde gerçekleştiriyoruz. Onun dışında oyuncuyu genelde takım halinde direkt takım antrenmanlara çıkartmıyoruz. Egzersizler sporcuların yaşamış olduğu sakatlıkların durumuna göre. Örnek veriyorum adalede yırtık varsa ona göre bir fiks tedavi süreci oluyor. Veya işte örnek veriyorum kemikte kırık veya çatlak varsa ona göre bir program uygulanıyor. Yani özellikle bunlar hep yaşanmış olduğu tanıya göre otomatik olarak yönlendirme yapıyoruz hocam. Mesela bir kask sakatlığından örnek vereyim. Birinci derece kas sakatlığı dört hafta ile altı hafta içerisinde iyileşir. Bizde ona göre hareket ederiz. Yani örnek veriyorum kasktaki yırtığın durumuna göre hareket halinde birkaç hareket yaptırıyoruz. Ona göre kademeyi artırıyoruz.

‘ANTRENMANLARDAN SONRA AĞIR YİYECEKLER YEMEMEMİZ LAZIM ‘

Antrenmanlardan sonra genelde çok ağır içecekler, yiyecekler yemememiz lazım. Genelde antrenmandan önce hafif şeyler. Özellikle antrenmana çıkmadan 3 saat önceden mide hoş bir şekilde çıkılması lazım. Antrenmandan sonra da, antrenmanın şekline göre mesela ağırlık idmanı veya maç performansına bir şey olduysa genelde protein ağırlıklı beslenmemiz gerekiyor. Sporcular antrenman dediğimiz gibi antrenmandan önce ve sonra beslenmelerinde her şeyi çok tüketmeliler. Örnek vermek gerekirse antrenmandan önce döner, kellepaça, ızgara gibi şeyler tüketirlerse antrenmanda o onların ağzına midesinden geri gelir. Hafif bir şeyler yiyip midenin rahatlatılması lazım. Antrenmandan sonrada özellikle protein ağırlıklı beslenilmesi lazım.

‘SPORCULARDA EN ÇOK AŞİL TENDONU VE ÇAPRAZ BAĞ KOPMALARIYLA KARŞILIYORUZ’

“En çok karşılaştığımız çapraz bağ kopmaları ve aşil tendonu kopmaları oluyor. En çok karşılaştığımız problemlerden biri bu. Diğeri ise genelde ağır sakatlıklar olarak geçiyor. Bunların geri dönüşü biraz ağır geçiyor. Ama onun dışındaki ufak tefek kas yırtımları oluyor. Eklem ağrıları oluyor. Bunlar iki haftayla dört hafta arası iyileşmeye kat ediyor. Ama yaygın olarak sporcularda en çok karşılaştığımız sakatlıklardan biri aşil tendonu kopmaları ve ön çapraz bağ kopmaları oluyor.”

‘EKMEĞİNİ YEDİĞİM BİR YERE ÖYLECE SIRTIMI DÖNÜP GİDEMEZDİM. GİTMEDİM’

Afyonspor’un zor ve sıkıntılı zamanlarında takımı hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve yeri geldiğinde teknik direktörlük dahi yapan sporcu sağlık uzmanı Adem Arı, Afyonsporla ilgili düşüncelerini de paylaştı. Arı, Afyonsporla ilgili şunları söyledi: “Takımla alakalı ben biraz ahdi vefa örneği gösterdim, ailemle fedakarlık ettim, aylarca para almadan çalıştım. Yani bir ivme yakaladık. Ben buraya geldiğimde amatörden takımı aldık, birinciye lige kadar çıkarttık. Ben de bu ekibin parçasıydım. Ama ne oldu? Bir gerileme dönemi oldu. O dönemde para da alamadım. Ben Ankara’dan geldim, yabancıyım buraya ama ne yaptım? Gitmedim. Dedim ki ben buranın ekmeğini yedim. 5-6 yıl boyunca buranın ekmeğini yedim, suyu içtim. Benim burada iki tane çocuğum oldu. Ben burada yeni bir hayata başladım. Dedim bu işin iyi tarafı da var, kötü tarafı da var, gitmedim. Yeri geldi, hoca ol dediler, hocalık yaptım. Yeri geldiği zaman taraftar ol dediler, taraftarlık yaptık. Kulübü bütün görevlerimi icra ettik. Bırakmadım yani. Afyon’un Adem abisi oldum.

‘KÖTÜ GÜNLERİNDE DE HEP AFYONSPOR’UN YANINDA OLDUK’

Mesela eşimle çarşıda yürüyoruz, taraftarlar, ‘Abi Allah razı olsun, abi gitmedin, abi bırakmadın’ diye önümüzü kestiler. Niye bırakmadık? Bu işin iyi tarafı da varsa, kötü günlerinde de hep Afyonspor’un yanında olduk. Bir silgi haline geldim, onu da fark ettim. Şu anda 3 tane takımdan teklif aldım. Yeni çıkan takımlardan, diğer takımlardan. Ama benim amacım, hedefim buradan gitmeden, burada tekrar bir ivme yakalayıp başarıları elde etmek istedim. Gitmek istemiyorum, öyle söyleyeyim.

‘BİR TUVALET, BİR BANYOYLA BİZ YAKLAŞIK 4 YIL BOYUNCA ARKA ARKAYA ŞAMPİYON OLDUK’

Ben Afyonspor’da 4-5 yıl boyunca hep şampiyonluklar yaşadım. 1. Lig’e kadar çıktık. Orada da temel kavram, sevgi, arkadaşlık ve barıştı. Devlet hastanenin karşısında bir yerde kalıyorduk. Yani söylenmeyecek bir şey ama bir tane tuvaletimiz, bir tane banyomuz vardı. Biz bütün takım halinde orada konaklıyorduk. Yani o bir tuvalet, bir banyoyla biz yaklaşık 4 yıl boyunca arka arkaya şampiyon olduk. Yani birlik, beraberlikle. İşte aynı şekilde Ayvalık’ta da o muhabbet vardı. Maçlarına gittim, onu gördüm. Hani aile düzgünlüğü oradaki insanların birbirine samimiyeti, başarıyı getiriyor. Hatta Hakan Başkan’la da onu konuştuk. Yani her şeyin para olmadığını, özellikle Mehmet Hoca gibi, Mehmet Hoca’nın ekibi gibi, oradaki insanların birlik, beraberliğiyle, oyuncuların uyumluyla, Ayvalık Spor müthiş bir başarı elde etti. Buradan hocamı da tebrik ediyorum tekrar. Hatta ben şampiyonluk zamanında da oradaydım. Yani ben Afyon Spor’da da şampiyonluklar yaşadım. Diğer takımlarda da şampiyonluklar yaşadım ama yani Süper Amatör’de hiç şampiyonluğum olmadı. Benim içinde bir deneyim oldu. Ama gerçekten güzel bir aile düzgünlüğü var. Özellikle yani bu başarıyı elde etmek çok kolay değil.”

‘SAKARYA MAÇINDA 2-1 GALİP GELİP 1. LİG’E YÜKSELDİĞİMİZ YILI UNUTAMIYORUM’

Çalışır’ın ‘Unutamadığınız en güzel an hangisi?’ sorusuna ise Arı şu cevabı verdi: “Afyon halkı da çok iyi biliyor. Bizim takımımızın Sakarya’da şampiyonluk maçı vardı. Bütün Afyonlular o anı çok iyi biliyorlar. Maç bitti 2-1 galip geldik. TRT’de yayınlanıyordu maç. Çok önemli bir maçtı. Birinci lige çıkma maçıydı. Maç bitti. Genelde kaleciler maç bitince top havaya dikerler. Top elinde olduklarında hani sevinç anlamında. Top bana doğru geldi. Bende kenarda bekliyorum. Sahanın içine koşacağım. Tam o arada top bana geldi. Bende dedim ki hani topa vurayım. Topu uzaklaştırayım. Topa gelişine bir vurdum, vuruş o vuruş. Top gide gide rakip oyuncunun kafasına denk geldi. Yani olmayacak bir şeydi. O arada oyuncu üstüme doğru geldi. Ben koşuyorum, oyuncu koşuyor arkamdan. TRT kameraları da direkt çekmiş. Bütün Türkiye de o maçı izliyor. Yani ligin son maçı. Şampiyonluk maçı, tribünler full dolu. Ne kadar Afyon halkı unutamadıysa o hatırayı, benim de unutamadığım bir anılardan biri oldu. Buraya geldiğimde herkes dedi ki, ‘Adem abi helal olsun topu adama vurdun.’ Ben kötü bir amaçla vurmadım ama o an öyle bir şey oldu.”