Ege’nin en yüksek dağı durumundaki Akdağ, Sandıklı ile Çivril arasında geniş bir bölgede flora ve fauna zenginliği barındıran, aynı zamanda turistik bir bölge olarak öne çıkıyor. Sahip olduğu doğal ve kültürel değerler nedeniyle 29 Haziran 2000’de Bakanlık onayıyla ‘Tabiat Parkı’ olarak belirlen 14 bin 692 hektar alana sahip Akdağ, bu yılın ocak ayında Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ‘milli park’ statüsü kazandı ve alanın büyüklüğü de 15 bin 933 hektara çıkarıldı. Akdağ Milli Parkı, zengin flora ve fauna çeşitliliği, doğal güzellikleri ve tarihi değerleriyle dikkat çekiyor. Akdağ, özellikle zengin bitki örtüsü ve doğal yaşamıyla biliniyor. Parkta, çam ormanları, kayın ormanları, meşe ormanları ve birçok endemik bitki türü bulunmaktadır. Ayrıca parkta pek çok yaban hayvanı türü de yaşamaktadır.
YABAN HAYATI EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE DESTEKLENİYOR
Nesli tehlike altında olan türleri barındıran, doğal yapı, kültürel değerler ve mevcut kaynakları sayesinde yüksek ziyaretçi potansiyeli olan Akdağ Milli Parkı, aynı zamanda jeolojik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik kaynak değeri bulunan kanyon, mağara, kayalık, dağ, akarsu ve göl gibi alanlar da bulunuyor. Tokalı Kanyonu’nda yer alan Fındıklıdere ve Karanlıkdere vadileri boyunca varlığını sürdüren doğal yaşlı karaçam ormanları yaban hayatını en güçlü şekilde desteklerken, orman ekosistemine de örnek teşkil ediyor.
DOĞASEVERLER İÇİN TAM BİR CENNET
Akdağ, aynı zamanda tarihi ve kültürel açıdan da önemli bir konuma sahiptir. Çeşitli dönemlere ait tarihi kalıntılar, mağaralar ve doğal oluşumlar parkın ziyaretçileri için ilgi çekici noktalardır. Doğa yürüyüşleri, kampçılık, dağcılık gibi aktiviteler için de uygun olan bu milli park, doğaseverler ve macera arayanlar için ideal bir destinasyondur.
MİLLİ PARK NEDİR?
Akdağ, Türkiye’nin 49. milli parkı olarak ilan edilirken, ‘milli park’ kavramına da yakından bakmak gerekiyor. Milli parklar, bir ülkenin veya bölgenin biyolojik çeşitliliğini, ekolojik bütünlüğünü, kültürel değerlerini ve doğal güzelliklerini korumak, sürdürmek ve ziyaretçilere sunmak amacıyla yönetilen korunan alanlardır. Genellikle ulusal hükümetler veya yerel yönetimler tarafından oluşturulurlar. Milli parklar, çeşitli doğal ortamları kapsayabilir, bunlar arasında ormanlar, dağlar, göller, nehirler, çayırlar, kıyı bölgeleri ve benzerleri yer alır. Ayrıca endemik bitki ve hayvan türlerini korumak, ekosistem hizmetlerini sağlamak, bilimsel araştırmaları teşvik etmek ve doğa turizmini desteklemek gibi çeşitli amaçlarla kurulabilirler. Birsen Mantaş-Murat Erden