Araştırmacı– yazar ve Afyonkarahisar Mevlevihane Sorumlusu Hasan Özpınar, 1902’de çıkan yangında bölgedeki evlerle birlikte Mevlevihane’nin de tamamen yandığını, Sultan 2. Abdülhamit Han kendi şahsi servetinden bağışta bulunarak aslında uygun şekilde yeniden yaptırdığını açıkladı.
Araştırmacı– yazar Hasan Özpınar’dan sorumlusu olduğu ve Afyonkarahisar Mevlevihane’si hakkında bilgiler aldık. Tarihi bilen ve anlatan ender insanlardan birisi olan Özpınar, Afyonşehir’e, 1902’de çıkan ve halk arasında büyük yangın olarak anılan yangında Mevlevihane’nin tamamen yandığını, kendi şahsi servetinden para gönderen Sultan 2. Abdülhamit Han’ın aslına uygun olarak yeniden yaptırttığını açıkladı. Söz, araştırmacı– yazar Hasan Özpınar’da…
SULTAN DİVANİ TEŞKİLATÇI VE KURUCU BİRİSİYDİ
Afyonkarahisar Mevlevihane’si sorumlusuyum. Aynı zamanda Afyon tarihine dair değişik kitap çalışmalarımız var onlarla da meşgulüz. Afyon Mevlevihanesi tarihte Konya’dan sonra kurulan ikinci Mevlevihane olma özelliğini taşıyor. Hz. Mevlana birkaç kez ziyaret etmiş 1200’lü yıllarda. Sonrasında torunları yerleşirMutahhara Hatun ve Arif Çelebi. 2. Mevlevihane’nin 1300’lü yılların başında açıldığını biliyoruz. Daha sonraki dönemde özellikle 1440-1530 yılları arasında yaşadığını bildiğimiz Hz. Mevlana’nın 7’inci kuşak torunu olan Sultan Divani vardır. Mevlevilikte Sultan Divanı lakabıyla bilinir. Gerçek adı Mehmet Semai Çelebi. Bunun döneminde Afyon Mevlevihane’si ön plana çıkmış bunun sebebi de Sultan Divani teşkilatçı ve kurucu birisi olmasıydı. Anadolu’yu ve Osmanlı coğrafyasını gezmiş.
İRAN’DAN GETİRİLEN BİR KAZANDAN AŞURE PİŞİRİLİYOR
Birçok yerde Mevlevihaneler açtığını biliyoruz. Bunların içerisinde İstanbul Galata Mevlevihanesi, Sakız adası, Midilli adası, Suriye’nin Lazkiye ve Halep şehirleri vardır. Yine Mısır Kahire Mevlevihanesi gibi yerler onun bizzat açtığı Mevlevihaneler olduğu biliyoruz.Onun başlattığı güzel bir gelenek var yine. Sultan Divani’nin 1500’lü yılların başında İran’ın Meşhed şehrinden İmam Rıza Türbesinden getirdiği bir tarihi kazan var. Onu getirir ve her yıl muharrem ayının 10. Gününde aşure günü olarak kabul edilir. Aşure pişirip dağıtmaya başlar. O gün bu gündür 500 yıldır bu gelenek devam ediyor burada. 40 hatimli 40 kazanda şifalı aşure şeklinde.
YANGINDA DERGAH DA TAMAMEN YANIYOR
Mevlevihane yüzyıllar boyu devam etmiş. Zaman zaman depremler ve yangınlardan etkilenmiş ki en son 1902 yılı yangını vardır. O yıl çıkan yangında çevrede ki 1200 civarı ev ile birlikte bu dergah datamamıyla yanıyor. Sonrasında Sultan 2. Abdülhamit Han kendi şahsi servetinden bağışta bulunuyor. Saray mimarlarını göndererek bu günkü şekliyle tekrar inşa ettirmiştir. Eski yapı farklıdır. Yangından sonra farklıdır.
Evlerden kaçırılan eşyalar sokakları tıkayınca yangına müdahale edilemedi
Takvimler 14 Ağustos 1318/1902’i gösterirken bir Ermeni’nin evinde yangın çıktı. Hıdırlık ile Kale arasında, üst sınırı kale eteğinde bulunan Ermeni Kilisesi önünden Aşağı Pazar Mescidi’ne kadar olan bölgede çıkan yangına ilgili Hasan Özpınar, Afyongazete.com’a şunları yazmıştı:
“Afyon Lisesi eski öğretmenlerinden Ömer Fevzi Atabek’in (1883-1971) ‘Hayatım’ adlı basılmamış eserinde anlattığına bakılırsa yangın Atabekler’in yan komşusu Cırıkların Kamil’in düğününün yapıldığı bir Perşembe gecesi çıkmıştır. Düğün evine davet edilen bando takımı, kısa bir süre susmuş ve ardından şehirde yangın olduğunu duyuran tüfek sesleri gelmeye başlamıştır. Yangın o derece şiddetlidir ki alevlerden gece karanlığı gün gibi aydınlanmaktadır. Bu hengame sırasında insanlar evlerinde bulunan eşyaları kurtarmanın telaşına düşmüşlerdir. Alevlerin teslim aldığı Kale ve Hıdırlık arasındaki evlerin çoğunluğu Ermeni vatandaşlara aittir ve yangında zaten bir Ermeni’nin evinde başlamıştır.Yangından kaçırılarak Hıdırlık yamaçlarına, sokaklara konulan eşyalar yolların kapanmasına sebep olmuş ve yangın 3 gün sonra kendiliğinden sönmüştür. Yangın esnasında dikkat çekici bir durumda Ermeni evlerinin alt katlarından gelen patlama sesleridir. Atabek bu durumu Ermeni evlerinin bodrumlarının cephaneliğe çevrildiği şeklinde yorumlar.”
MÜZE AFYON’UN EN ÇOK ZİYARETÇİ ÇEKEN YERLERİNDEN BİRİSİ
Cumhuriyet döneminde farklı amaçlarla kullanılmış bu bölümler. Cami özelliğini devam ettirmiş. Ama bu bölümler uzun yıllar müftülük olmuş, kuran kursu olmuş, aş evi olmuş. En sonunda 30 Aralık 2008 yılında Afyonkarahisar Belediyesi tarafından Sultan Divani Mevlevihanesi şeklinde düzenlendi ve günümüze kadar yaklaşık 15 yıldır ziyaretçi ağırlamaya devam ediyor. Afyon’un en çok ziyaretçi çeken yeri diyebiliriz. Şehrimize yolu düşen hemen hemen herkes burayı ziyaret etmeden gitmiyor. Önemli bir mekan Mevlevilik ve manevi bakımdan. Bunun yanı sıra tarihi bir semtte bulunması önemini artıyor. Bizlerde gelen ziyaretçilerimize buraya dair bilgiler veriyoruz yardımcı olmaya çalışıyoruz.” Buğra Avşar