Eskiden yorgancılık, geçmişte oldukça önem verilen itibarlı bir meslekti. Günümüzde gelişen teknolojiyle fabrikalarda üretilen sentetik yorganlar tercih edildiği için azalan talebe rağmen el emeği göz nuru yorgan diken İsmet Kartal, genç kızların çeyizlerini süsleyen el işlemesi yorganları ilmek ilmek dokuyan Kartal, mesleğine ilk başladığı günkü gibi sarılıyor.
Yorgan gece uyurken ısınmak ve örtünmek için iki kumaşın arasına yün, pamuk gibi doğal malzemeler doldurularak dikilen, dikerken de kültürümüze has desen ve motiflerle işlenen bir uyku gereci olmasının yanında, günümüze değin süregelmiş eski bir Anadolu âdeti olarak bilinmektedir.Kadım Türklerden günümüze kadar gelen yorgancılık artık yok olmak üzere. Elle dikilen, içine kuzu yünü katılan ve kültürümüze ait nakışların işlendiği yorganları yapanlar neredeyse kalmadı. Hemen herkes fabrikasyon elyaf yorgana sarınıp yatarken, kültürel ve normal yaşamda kullanılan örtü olarak bildiğimiz pamuk ve yünden yapılma yorganı kullanan neredeyse kalmadı. İlk kez, Uygur Yazıtlarında “Yourgan” şeklinde rastlanan ve günümüz Türkçesinde yorgan olarak, Kıpçak dillerinde “yogurgan”, Altayca’ da “yurkan”, Kırgız Türkçesinde “curkan” şeklinde tellafuz edilmektedir. Hallacı Mansur bu mesleğin piri olarak bilinmektedir.
AFYON’DA MESLEKTE DİRENEN SON YORGANCI
Eskiden yorgancılık, geçmişteoldukça önem verilen itibarlı bir meslekti. Günümüzde gelişen teknolojiyle fabrikalarda üretilen sentetik yorganlar tercih edildiği için azalan talebe rağmen el emeği göz nuru yorgan diken İsmet Kartal, genç kızların çeyizlerini süsleyen el işlemesi yorganları ilmek ilmek dokuyan Kartal, mesleğine ilk başladığı günkü gibi sarılıyor.
Bu durumun el işlemesi yorgancılığı zor duruma düşürdüğünü vurgulayan Kartal , şunları kaydetti: “Suni elyaflar, içte yün ve pamuğun, üst yüzeyde de ipekli kumaşların kullanımını azaltmaktadır. Toptan üretim de, kişiye özel dikiş ve nakış örneklerinin kullanımını azaltmaktadır” ifadelerini kullandı.
MESLEĞE 15 YAŞINDA BAŞLADIM
Yok olmaya yüz tutan el sanatı yorgancılığın temsilcilerinden Afyonkarahisar’da yorgancı İsmet Kartal, AfyonşehirGazetesine verdiği özel röportajda, bu mesleğe 15 yaşındayken dayılarının yanında çırak olarak başladığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:“1944 doğumluyum. O gün bugündür bu mesleği davam ettirmeye çalışıyoruz. Bu yorgancılığı ben dayılarımdan öğrendim. Dayım Emin Kuyumcu, Ahmet Kuyumcu, Ali Kuyumcu, Bekir Kuyumcu bunlar Kuyumcu Ailesi Olarak başlangıç yapmışlar bizlerde onların yolundan geldik. Bunun dışında HulisiKaylacıoğlu, Cemil Çetinbaş, Abdurrahman Aladağ gibi kardeşlerimizle de birlikte beraber çalıştık.”Bu meslek annemden bana devredildi. Annemde daha önceden bu mesleği yapıyordu bende de bir merak oluştu çünkü dayılarımda bu mesleği yapıyordu. 15 yaşımdan küçük yaşlarda çalışmaya bu mesleği yapmaya başladım.
YORGAN NASIL YAPILIYOR, NASIL İŞLENİYOR?
Eskiden yaptığımız yorganlar pamuk ağırlıklıydı. Şimdi ise yüne doğru hızlı bir dönüş var . En iyi yorgan pamuk ve yünün karışımından oluyor. Yün tek başına üzerine çıkabiliyor sert telli oluyor. İlk başlarda belli olmuyor sonradan üzerine çıkarsa maliyetleri boşa gidiyor böyle durumlar oluyordu ama şimdi pamukla ile birlikte yaparsak pamukta konfor, yünde şifa var. İkisi birbirini tamamlıyor, kabartıyor. Yorganlar daha dolgun halde oluyor. Son senelerde yatakların üzerinde alez diye tabir ettiğimiz binevi yorgan o da bu söylediğim alezi rahatlık olsun diye yaptırıyorlar. Genelde yaylı yatakların üzerine yapılıyor. Çift kişilik bir alez de 2 metre kadar boyu 1.80’de genişlik oluyor. Yaylı yatağın üzerine serdikleri zaman bir rahatlık sağlıyor. Yorgandan bu daha önemli oluyor. Dinlendirdiği için vatandaş bunları benimsedi hızlı bir şekilde alezyapımı arttı. Yani yün başı başına bir şifa.
PAMUK İLE YÜN ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?
Öncelikle yünler koyun yünleridir. İkisi de birbirinden önemli pamuk daha güzel kabarır ama yün biraz siner, başı başına bir şifadır yün. Romatizma sıkıntısı olan kişilerde hala dizlerine yün sararlar. Çocukluğumuz da sancaklarda bağırdak derlerdi o bağırdakların içerisine yün koyup diz kapaklarına sararlardı. Şu an bile bizden gelip isteyen kişiler de çok fazla. Bel ağrısı, diz kapağına iyi geldiği için yün daha fazla tercih edilir.
YÜNLERİ NEREDEN ALIYORSUNUZ?
Genellikle köylerden gelir. Afyon’un köylerinden koyun yünlerini temizlerler, yıkarlar getirirler.Şehirlerde de oluyor ama en çok köylerde oluyor. Köyler gayet başarılı bir şekilde bu yünleri getiriyorlar. Bizim şehir yerlerinde örnek veriyorum çamaşır makinesi var öyle dolanıyor. İnce tülbende 1 kili gram kadar yün koyuyorlar makinede yıkanıyor güzel ve rahat bir şekilde fakat bizim şehirde sıcak suyu yükleniyorlar sürekli o da yünü pişiriyor. Yün bu işlemle keçeleşiyor, sertleşiyor. Makinede yün keçeleştiği için bir daha makinesinde bile açılmıyor. Sıkıntı yaratıyor. Soğuk su olursa 35-36 derecelerde olursa 40 dereceyi geçmezse gayet güzel oluyor kirini döküyor kendisi de yumuşak çıkarak kullanımı kolaylaşıyor.
YORGAN BAKIMLARI NASIL OLMALIDIR?
Havalandırma yöntemiyle pamuklar ve yünler güneşli zamanlarda havalandırılırsa hem temizlenmiş olur hem de gayet güzel bir şekilde kabarık olurlar. Bunun dışında kullanırken dikkat edilecek şeyler ise yün yada pamuklu yorganlarda üzerine oturulmamalıdır. Dikkat edilmezse yorganlar ezilir. Diğer türlü ömür boyu bu yorganları kullanırsınız.
MAĞAZALARI MI SİZİ Mİ TERCİH EDİYORLAR?
Mağazadan da bizlerden de tercih edenler oluyor. Mağazadan alınan yorganların üstünlüğü çamaşır makinesine atılıyor. Ama hızlı bir şekilde yassılıyor yorgana dair bir şeyi hitap etmiyor, eziliyor ve daha çabuk kullanılmaz hale geliyor. Bu yıkama işini öyle çamaşır makinesine değil de düzgün bir zeminde halı yıkar gibi yıkanırsa o zaman daha uzun ömürlü kullanılabilir. El yorganları da bu şekilde yıkanarak daha uzun süreli kullanılır. Biz mağazalar içinde kötü diyemeyiz fakat elyaf olduğu için halk hızlı bir şekilde kaçıyor çünkü alıyorlar biraz kullanıldıktan sonra bize getiriyorlar. Getirilen yorganları yeni baştan pamukla yünle karıştırarak elle dikerek teslim ediyoruz. Mağazadan genellikle çeyizlik için alıyorlar bu da bize tercihi azaltıyor.
BU İŞİ YAPANLAR, DEVAM ETTİRENLER VAR MI?
Evet vardı ama kiraların hızlı bir şekilde yüksek oluşu gençleri başka işlere yönelmeye zorladılar.Şu an için bu işi devam ettiren kişi sayılıdır. Benim kendi çocuklarım bile birkaç sene benimle birlikte çalıştılar sonra Polis olmak için gitti. Yani bu mesleğin devamlılığını maddi nedenlerden dolayı getirmek istemiyorlar, Zorlanıyorlar.Düzenli bir şekilde alım- satım olursa bitmez. Yani 1-2 kişi ile bu iş yürütülemez. Toplu halde bir çalışma olursa neticeye ulaşır.
YÜN YATAK MI SENTETİK YATAK MI TERCİH EDİLMELİDİR?
Sentetik yataklar daha kullanışlı olurlar az önce bahsettiğimiz alezler olursa yorgan gibi oluyor. Aynı konforu verir birlikte kullanımlarda. Eski yün yatakları güzel bir şekilde yerleşirse biz kök diye tabir ederiz. Altı yerinden düğme atılır. Uzun süre onlarda kullanılır. Kolay kolay bozulmazlar ama yünü doldurup salarsak köklenmeden yünlerde kayma olur bir tarafı alçak bir tarafı yüksek olur durumlar oluşur. Yünlerin birbiriyle bağlantısı olmazsa rahatlık vermez.
TALEPLER OLUYOR MU?
Evet, talepler çok oluyor. Şehirlerden de köylerden de talepler oluyor. Ama köylerden fazla şehirden daha fazla müşterim oluyor. Şehirler de daha çok ihtiyaç oluyor. Son zamanlarda yorganlar ince ve hafif olsun istiyorlar. Hafif yorganlar altta ve üstte yani yüzü ve astarı ince olması gerekiyor. Yorganın pamuğu ve yünü ile dikildikten sonra en az 5-6 santim gibi bir yükseklik olması gerekiyor. O yükseklik 30 sene kullanılırsa yine bir şey olmaz. Eskiden kalın istiyorlardı sadece astarı 3 kilo gram oluyor içi ile birlikte 8 kiloyu buluyordu. Şimdi ağır yorganları getiriyorlar biz onları söküyoruz bir tanesinden 2 tane yorgan çıkıyor. Bu şekilde ince yorganlar daha kullanışlı oluyor. İdeal kiloları ise tek kişilik yorganlar da 2,5 kilo malzeme kullanıyoruz. Çift kişilikte ise 3,5- 4 kilo kullanıyorum. Bunlar ideal kilolar. Bir yorgan yapmak 1 günümüzü alıyor.
DİKİMİ NASIL OLUYOR?
Öncelikle astarların 4 kenarını makine ile altı ve üstünü dikiş makinesi ile dikiyoruz. Sonra yünler atılıyor. Atılan yünler her tarafı aynı olacak şekilde içine döşeniyor ve geri kalan kısmı istenilen modele göre elimizde dikmeye devam ediyoruz.
Eskiden ipekli yorganlar olurdu. Düğünlerde çeyizlerde kullanılırdı. Model üzerine olurdu. Eskiden çok fazla modeller vardı ve çeyiz için beğenilen modelleri yapardık şu an bu modeller çekildi. Maliyetleri yükseldi şimdi belirli modellerde yapıyorum. Çeyiz için Altı üstü beyaz mitil yorgan olarak tabir ediyoruz maddi durumu iyi olanlar nadir de olsa çeyiz için şuan da tercih ediyor. İpek yorganlar daha pahalı olduğu için ipek modeller yaptıran olmuyor genellikle mitil tercih ediliyor.” Kübra Ergün (Özel)