Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Bizim için vatan sınırı Misak-ı Milli sınırıdır’

Mebusan Meclisi’nden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ‘Milli Egemenlik’ Konusu Anlatıldı. Burada konuşan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı Öğr. Gör. Gülden Yürektürk: “Devlet olmak için vatan gerekiyor. Vatan toprak parçasıdır. Vatan bizim için son noktada Misak-ı Milli sınırlarıdır.”

Mebusan Meclisi’nden Türkiye Büyük

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi ve Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü ile Kocatepe Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından Türkiye Büyük Millet Meclis’inin açılışının 104. yılı etkinlikleri kapsamında Mebusan Meclisi’nden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ‘Milli Egemenlik’ konulu konferans gerçekleştirildi.Abdullah Kaptan Konferans Salonunda düzenlenen Mebusan Meclisi’nden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ‘Milli Egemenlik’ başlıklı konferansta; Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sibel Yazıcı ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı Öğr. Gör. Gülden Yürektürk konuşmacı olarak yer aldı.

PARLAMENTER SİSTEMİN ANAYASAL DEMOKRASİ TİPİ OLARAK TANIMLANIR

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sibel Yazıcı, ‘Mebusan Meclisi’nden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Parlamenter Sistem’ konusunu anlattı. Parlamenter sistemin demokratik katılımın önemli ögelerinden birisi olduğunu söyleyen Yazıcı, parlamenter sistemde yürütme erkinin yasama erkinden kaynaklandığı ve parlamenter sistemin anayasal demokrasi tipi olarak tanımlandığını ifade etti. Yazıcı, şöyle devam etti: “Parlamenter sistem, hükümetin parlamento içinden ve parlamentoda bulunan milletvekillerinin çoğunluğun oyları ile seçildiği ve onların güvenini sağladığı sürece de yönetimde kaldığı yönetim biçimidir. Geçmişe dayalı derinliği olan bir sistem değildir. Her ne kadar dünyada 1215 Magna Carta, parlamenter sistemin başlangıcı kabul edilse de burada krala karşı feodal beylerin hak kazanımı süreci söz konusudur ki daha sonra Fransa’da devam ettirilmiştir. Sistemin içinde bugünden çok daha farklı olarak; daha çok danışman üyeliği veya kralın kendisine eş değer gördüğü güçlerle bir müzakere sürecini yürüttüğü bir sistem olarak tanımlanmıştır.”

OSMANLI PARLAMENTOSU DÜNYADAKİ İLK KARMA PARLAMENTO

Osmanlı Devleti’nin 1876 yılında Kanuni Esasi ile parlamenter sistemle tanıştığını kaydeden Yazıcı, “200 yıla yakın bir parlamenter sistem geçmişimiz var diyebiliyoruz. Ama bunun ne yazık ki bölünmüş ve devamlılığı sağlanamamış bir sistem olmasından dolayı da milat olarak 1908 yılını değerlendirmeye alıyoruz” vurgusu yaptı.Osmanlı Parlamentosunun dünyadaki ilk karma parlamento olduğunu belirten Yazıcı, “Çünkü dünyada kurulan meclis sistemleri daha çok millet sistemleridir. Kendi ırkına tabi olanlardır. İçinde Hristiyan, Arap ve Türk unsuru vardır. Bu şekilde ırk veya din ayrımı gözetmeksizin oluşturulmuş sistemdir. Bu rağmen bu sistem işlerliğini sağlayamamıştır. Neticede Kanuni Esasi’nin padişaha verdiği yetki ile padişah meclisi feshetmiştir. Kanun çerçevesinde seçime gidilmesi gerekmektedir. O da savaş süreci dikkate alınarak ne yazık ki işletilememiştir” ifadelerini kullandı.

KUVAYI MİLLİYE RUHU TBMM İLE SOMUTLAŞTI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı Öğr. Gör. Gülden Yürektürk ise ‘Ulusal Egemenlik Kavramı ve Birinci Dönem TBMM’nin Çalışmaları’ konusunu anlattı. Yürektürk, “Kuvayı Milliye ruhu TBMM birlikte somutlaşmıştır diyebiliriz” dedi.Mustafa Kemal’in Mondros Ateşkes Anlaşmasından sonra çözüm süreci aramaya başladığını kaydeden Yürektürk, konuşmasına şöyle devam etti: “Genelgeler ve kongreler sürecinin alt yazılarını okuduğumuzda karşımıza tek ulusal egemenlik kavramı çıkar. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla artık bir devletimiz vardır. Devlet olmak için vatan gerekiyor. Vatan toprak parçasıdır. Vatan bizim için son noktada Misak-ı Milli sınırlarıdır. İnsan faktörü gerekiyor. Bu insan faktörü tebaa ya da reaya değil. Vatandaşlık kavramı ile devletine bağlı insan faktörüdür. Tabii ki egemenlik gereklidir.” Haber Merkezi