Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Çocukluk çağı kanserlerinin üçte birini lösemiler oluşturmaktadır’

İl Sağlık Müdürü Korkmaz,

İl Sağlık Müdürü Korkmaz, çocukluk çağında en sık görülen kanser türü olarak insanların karşısına çıkan löseminin farklı tiplerde kan hücrelerine dönüşerek, hücrelerden köken alan kanser türü olduğunu belirtti

İl Sağlık Müdürü Serhat Korkmaz, ‘Lösemi Çocuklar Haftası’ nedeniyle bir mesaj yayımladı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) verilerine göre 2020 yılında Dünya’da 80 bin 490 vakanın bildirildiğini belirten Korkmaz, “Çocukluk çağında görülen tüm kanserlerin üçte birini oluşturmaktadır. Ülkemizde ise Türk Pediatrik Onkoloji Grubu (TPOG) ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) 2009-2019 verilerine göre tüm çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık üçte birini, lösemiler oluşturmaktadır. Löseminin, çoğu çocukta belirti vermeden önce, erken teşhisi için yaygın olarak kullanımı önerilen bir kan tetkiki veya diğer tarama testleri bulunmamaktadır. Çocuğun doktora gitmesini sağlayacak belirtilere yol açtığından çocukluk çağı lösemilerine sıklıkla tanı konabilmektedir. Lösemileri erken saptamanın en iyi yolu, söz konusu hastalığın olası belirtilerini gözden kaçırmamaktır” dedi. Lösemi riskinin yüksek olduğu bilinen çocuklarda birçok hekimin durumu yakından takip ederek düzenli tıbbi kontrolleri sürdürmekte ve şüphe uyandıran hallerde, ilave başka testler önermediğini söyleyen Korkmaz, “Benzer durumlar diğer kanser türleri için kemoterapi veya radyasyon tedavisi alan, organ nakli yapılan veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar alan çocuklar için de geçerlidir. Sözü edilen çocuklarda lösemi riski genel topluma oranla daha yüksek olmasına karşın hala küçük bir risktir” diye konuştu.

‘LÖSEMİ, KEMOTERAPİ İLE TEDAVİ EDİLMEKTEDİR’

Löseminin belirtilerini sıralayan Korkmaz, şunları söyledi: “Kansızlık (anemi); enfeksiyonlara yatkınlık, sık sık hastalanma, yüksek ateş; çeşitli kanamalar (burun kanaması, diş eti kanamaları, cilt altı kanaması gibi), ciltte sık sık çürük oluşumu, kesik oluştuğunda kanamanın güçlükle durdurulması; iştahsızlık, kilo kaybı; dalak ve/veya karaciğerde büyüme; lenf düğümlerinde şişlikler (ciltte ele gelen yumrular); halsizlik, solukluk, çabuk yorulma, çarpıntı; kemik ve eklemlerde ağrılar, şişlik ve hareket kısıtlığı. Tanı, esasen hastanın şikayet ve muayene bulguları değerlendirilirken lösemi ihtimalinin göz önünde bulundurulmasına dayanır. Lösemi şüphesi sonrasında yapılacak kan testleri ile tanı netleştirilebilir. Ardından kemik iliği aspirasyonlu/biyopsisi, özel kan testleri ve genetik testler yapılabilir. Günümüzde çocukluk çağı lösemileri yüzde 80 oranında tedavi edilebilmektedir. Hastalık, ülkemizde de başarı ile tedavi edilmekte olup tedavi başarısı diğer dünya ülkelerinden farklılık göstermemektedir. Lösemi, kemoterapi ile tedavi edilmektedir. Gerekli olduğu durumlarda kemik iliği nakli, radyoterapi gibi tedaviler de kullanılmaktadır.  Çocuklarda lösemi tedavisi devletin güvencesi altında olup ücretsiz yapılmaktadır.  Devletimiz lösemili çocuklara yapılan tüm harcamaları kurum kimliği ya da statüsü gözetilmeksizin (devlet hastanesi, üniversite hastanesi veya özel hastanelerde) karşılamakta ve geri ödemektedir. Yanı sıra çağdaş tedavinin gerektirdiği tüm ilaçlar ve kemik iliği nakli dahil tüm tedavi giderleri devletçe karşılanmaktadır. Çocukluk çağı lösemilerinin, yaşam tarzı ve çevre ile ilgili olası sebepleri çok azdır. Bu nedenle çoğu durumda anne-baba ve çocukların bu kanserleri önlemek için bireysel bazda yapabilecekleri bir şey olmadığını bilmesi önemlidir. Bununla birlikte, çevresel risk faktörü olarak radyasyona ve bazı kimyasallara maruz kalmanın lösemi riskini artırabildiği de bilinmektedir. Lösemi, toplumuzda tedavisi olmayan ve maske takıldığı için bulaşıcı bir hastalık olarak algılanmaktadır. Bu da çocukla birlikte ailelerin de toplumdan soyutlanmasına sebep olabilmektedir. Lösemi, bulaşıcı bir hastalık değildir. Tedavi sürecindeki çocuklar, enfeksiyonlara karşı daha duyarlı olduğu için maske takmak zorundadır. Hafta vesilesi ile lösemi tedavisi gören ya da ailesinde lösemi tanısı konmuş çocuk ya da büyük varsa Sağlık Müdürlüğü olarak kendilerinin her zaman yanında olduğumuzu, kurum ve kuruluşlarımızla her zaman hizmetlerinde olduğumuzu hatırlatıyor, acil şifalar diliyorum.” Haber Merkezi