Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türkiye, obezitede Avrupa’da ilk sırada

Obeziteye bağlı olarak kişide birçok hastalığının ortaya çıktığını söyleyen Diyetisyen Kadir Gezen, yapılan son çalışmalara göre Türkiye’nin obezitede Avrupa’da ilk sırada olduğunu belirtti.

Obeziteye bağlı olarak kişide

Obeziteye bağlı olarak kişide şeker hastalığı, kolesterol gibi farklı sağlık sorunlarının ortaya çıktığını söyleyen Diyetisyen Kadir Gezen, “Günümüzde artık tek bir hastalık var o da obezite. Obeziteye bağlı olarak kişinin şeker hastalığı ortaya çıkıyor, kolesterolü ortaya çıkıyor, farklı rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. Genetik alt yapısında bir kronik rahatsızlığı olup kilo almayla beraber hiç ortaya çıkmayacakken açığa çıkabilecek rahatsızlıklar ortaya çıkıyor ve maalesef yapılan son çalışmalarda şuanda obezite de Avrupa birincisiyiz. Bu duruma baktığımızda özellikle beslenmeyle alakalı ortalıkta ki bilgi kirliliği, diyetisyenlikte çok cazip herkes bir fikir beyan ediyor, bu da insanların toplumumuzdaki kafa karışıklığına sebebiyet veriyor. Bunun ortadan kalkması için gerçekten sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda direk bir geri dönüş alabileceğiniz meslek grubu diyetisyenlerdir. Diyetisyenler haricinde antrenörlerden ya da ne olduğu belli olmayan beslenme kulüplerinden ya da alanı dışında maalesef yorum yapan hekimlerden bu doğrultuda bilgi alınmamasını tavsiye ediyorum. Çünkü her meslek grubunda olduğu gibi bizlerde bunun 4 yıl eğitimini alıyoruz, stajını yapıyoruz. Bu doğrultuda insanlarımıza, toplumumuza hizmet vermek için çalışıyoruz, bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak ülkemizdeki bu obezite derecesinin artmasını durdurmak hatta düşüşe geçirmek için lütfen bizlerden destek almaktan çekinmeyin” dedi.

‘DİYETİSYENLERİ YOL ARKADAŞI OLARAK GÖRMEK GEREKİYOR’

Diyet yapmanın sadece pilav, makarna ve ekmeği kesmek olmadığını söyleyen Gezer, “Sağlıklı bir hayata dair planlarınız varsa eğer bu noktada yaşamınızı kaliteli hale getirmek için yanınızda bir yol arkadaşı olarak görmeniz gerekiyor diyetisyenleri. Bu noktada benim ofisi açtığımdan bu yana Afyon’da 3 yıldır beraber çalıştığım danışanım var ve problem kilo değil. Kan şekerini düzenledik, kilosunu verdik şuanda daha sağlıklı ve daha mutlu. Bu yüzden lütfen sağlıklı beslenme noktasında ya da rahatsızlıklara bağlı özel bir beslenme durumu gerektiğinde biz diyetisyenlerden, meslektaşlarımdan başka hiç kimseden destek alınmamasını rica ediyorum. Bu konuda diğer meslek gruplarındaki kişilerden lütfen çok bir bilgi birikimi vs. sahibi değillerse yorum yapmamalarını bilgi kirliliğine sebebiyet vermemelerini rica ediyorum” şeklinde konuştu.

Danışanlarınızın motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?

Diyetisyen Kadir Gezen, yaptığı açıklamaların devamında ise şu ifadeleri kullandı: “Danışanlarımla motivasyon noktasında aslında bakarsanız en önemli kriter iletişim. Örnek verecek olursak tekrar benim çalışma yapım ise diyelim ki belirli bir kiloda çıktınız hadi siz bunu alın buna uyun diye söyleyip göndermek değildir kesinlikle böyle bir şeyin olmaması geriyor. Motivasyon dediğimiz şey ilgi gerektiren bir şey, bu sebeple de ağırladığımız hizmet verdiğimiz danışanlarımızla bizim ofisin kapısından çıktıktan sonra dahil iletişimimiz oluyor. Motivasyon için özellikle bizim yaptığımız programda taleplerini indirgeyip olabileceklerini istediklerini kullanmaya çalışıyoruz ama tabiki sağlıklı bir ölçüde. Bunu yaparken de yemeklerini ya da hazırladığımız programdaki besinleri tüketirken bunu sosyal medya uygulamalarından özellikle fotoğraf kontrolü veya mesajlaşma ile gün içerisinde takibine devam ediyoruz. Bu hizmet alan kişide özellikle güven oluşması ve takip edildiğinin, süreçten de verim alacağı hissinin oluşmasına yardımcı oluyor. Burada bu son süreç içerisinde ilerlendiğinde kişi diyetin direnç kilosu evresine gelse dahi sürecin bu sağlıklı bir kısmı olduğunu bu şekilde ilerlediğimizde verim lamaya devam edeceğini biliyor ve bu karşılıklı güven ve motivasyon sayesinde olmuş oluyor. Bu şekilde de sürecimizin her zaman sonunda istediğimiz hedefe ulaşarak danışanlarımızı uğurlamış oluyoruz. Motivasyon eşittir danışan ile diyetisyen arasındaki iletişimin kesintisiz olması diye düşünüyorum.”

Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeyi isteyenler için temel beslenme önerileriniz nelerdir?

“Özellikle beslenme noktası günlük eşit bir dağılıma bağlanıyor. Biz kahvaltıyı çok yapıp akşam yemeğine az yiyerek bir şey elde edemeyiz veya tam tersi çok boş bir kahvaltı yapıp akşamları ciddi bir anlamda yemek yiyerek bu dengeyi sağlayamayız. Herkesin bir bazal metabolizması vardır. Bu sizin hayatta kalabilmeniz için gerekli olan minimum enerji miktarıdır. İç organlarınızın kullandığı vücudumuzun temel yaşam fonksiyonları için kullandığı. Bu noktadaki ihtiyacımızı karşılayabilmek adına öğünlerimiz kesinlikle dengeli belirli saat aralıklarında ne çok sık beslenmek gerekiyor ne de uzun açlık süreleri gerekiyor. Özellikle öğün planımızı sağlamamız gerekiyor. Öğün içeriğine baktığımızda tek yönlü protein ağırlıklı sürekli yumurta ve peynir tüketildiği bir kahvaltı olmak zorunda değil ya da tam tersi yulafların, meyvelerin havada uçuştuğu bir kahvaltı yapılmak zorunda değil. Bizim için önemli olan bu beslenme düzeninde tamamen dengeli ve yeterli olması. Akşam sofralarımız elbette diğer öğünlere göre biraz hafif olmalı. Özellikle akşam sofralarımızda bir protein kaynağı tercih edeceksek bunlar yağsız protein kaynakları yani tavuk, balık, hindi gibi kaynaklardan olmalı. Sağlıklı karbonhidrat kaynağı tercih edeceksek tahıllar ve kuru baklagiller yani bulgur, nohut, mercimek, kuru fasulye tarzındaki besinlerden olmalı. Eğer lif açısından belirli ölçüde bir besin almak istiyorsak sebzeleri tercih edeceksek eğer bunlarda mümkünse zeytinyağlı olmalı. Önemli olan nokta bu seviyelere gelene kadar günlük ihtiyacımızı doğru tespit edip ona göre kahvaltı öğle yemeği akşam yemeği şeklinde veya bazı danışanlarımız öğle yemeği tercih etmeyip ara öğün kullanıyorlar. Mümkün mertebe gece yemeklerinden kaçınmak gerekiyor. Çünkü şu anda kilo alımlarının ve buna bağlı olarak gelen başvurularının çoğu gece yemek yemelere engel olunamaması. Bunun temelinde de akşama kadar neredeyse hiçbir yemek yenilmemesi, kan şekeri dengesinin bozulması ve buna bağlı olarak da sürekli olarak atıştırma isteğinin devam etmesi oluyor. Düzenli bir beslenme programı uygulanırsa gece yeme ataklarının da önüne geçilecektir. Şuanda fazla kilo şeker ve kolesterol temelinde gece yemekleri yatmakta, bunun için yeterli ve dengeli beslenmek gerekiyor. İhtiyaçları doğru tespit edip belirli bir plan dahilinde ilerlemeleri lazım.” Kadir Aydın-Bekir Turan Vural