Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ZAFER KALKINMA AJANSI İLE FOTO SAFARİ

  Aslında safari denildiğinde

 

Aslında safari denildiğinde hepimizin ilk aklına Afrika’da avlanan insanlar gelir. Cipler, tehlikeli hayvanlar arasında çekilen fotoğraflar, daha sonra onların dergilerde kaleme alınması geliyor.

Bizim ülkemizden birçok insanın turlarla buralara giderek katıldığını biliyoruz. Bizim ülkemizde bu tur safariler yok ama çok güzel farklı doğa, kültürel foto safariler yapılan yerler var.

İlimizde her geçen gün foto safarilere büyük ilgi gösterilmeye başlandı. Fotoğraf tutkunları ya da fotoğraf çekmeye yeni başlayanların gözdesi duruma gelen safariler ilimizin kültürel, doğa ve yaşamlarını içine alan güzellikleri farklı bakışlarda ortaya çıkarmayı hedefliyor. İşte onlardan birisi olan Zafer Kalkınma Ajansı böyle bir foto safari düzenledi. Bende bu foto safariye katıldım. Foto Safari etkinliğinin güzel geçmesi her türlü özveriyi veren başta Genel koordinatör Osman Bey, Suat Bey, İbrahim Bey ve Zeynep hanımı yürekten kutlarım. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüşler ona göre hareket ederek foto safarinin güzel geçmesini sağladılar.

Fotoğrafçılığın gizemli büyüsüne kapılmayan hemen hemen yok gibidir. Genç, yaşlı hatta doktor, işçi, öğrencilerin gece, gündüz ayrımı olmadan birlikte hareket ettikleri bir tutkudur. Fotoğraf tutkunlarını birbirinden ayıran en önemli özellik kendi bakış açılarını karelemektir.

Hani bazen uzun uzun bakarsınız ya bir fotoğrafa işte o kare sizin aklınızdan uçup giden, sözlerinize sığdıramadığınız duygularınızın açığa vurulması anıdır.

Fotoğraf sanatının inceliklerini saymakla bitiremeyiz ama kısaca düşüncenin göz ahengi ile birleşmesini küçük bir şiir ya da yaşanmışlığa yansımasıdır.

Yaz mevsiminde olmamıza rağmen bir yanda yağmurlu hava, arada bir güneş sonra tekrar göz yaşı şeklinde devam eden yağmurlu günler olmasına rağmen çok güzel üç gün yaşadık. Zafer Kalkınma Ajansı tarafından düzenlenen ‘’ Afyonkarahisar foto safari’’ etkinliğine fotoğraf doğa sever gençlerin katılımı yanı sıra İstanbul, Ankara ve başka illerden gelen sosyal medya fenomenlerin katıldığı etkinlikte birbirinden güzel tarihi, turisttik yerleri Afyonkarahisar yeniden karelendi diyebilirim.

Foto safari etkinliğine katılacak olan sosyal medya fenomenlerinin bir gün öncesinden gelerek otele yerleşmelerinin ardından cuma günü ilk önce misafir sosyal medya fenomenleri Cumhuriyetimizin kurulduğu Kocatepe’ye çıkarak o ölümsüz fotoğrafı kendi bakış açıları ile görüntüleyip Şuhut ilçemizde bulunan Atatürk evini ziyaret ve sonrasında Gastronomi kent olan ilimizin keşkeğini tattılar.

Cumartesi günü iki farklı grup olarak yola hareket ettik. Bir grup Akdağ’a giderken diğer grup Dazkırı ilçesinde bulunan Acıgöl tarafına yola koyulduk. Sabahın mahmurluğunu üzerimizden attıktan sonra yavaş yavaş kendimize gelerek keyifli, sohbetli, müzikli dakikalar içerisinde yolculuğumuzun ilk durak yeri olan Dazkırı Darıcalar köyüne geldik. Doğa içeresinde harika bir yer. Bir tarafta gül bahçeleri, bir tarafta mis gibi tertemiz hava, diğer tarafta muhtarın ve Anadolu’nun gülen yüzleri temiz insanları görmek çok güzeldi. Foto safariye katılan hemen ellerinde bulunan fotoğraf makinalarına sarılarak kendi iç dünyalarının bakışları ile gül bahçelerini ölümsüzleştirmeye başlamaları inanın çok güzeldi. Kimi bu güzellikler içerisinde kendilerini öz çekimin kollarına bırakırken kimi de doğa güzelliği karşısında oturup seyretmeyi tercih etti.

Darıcalar köyü muhtarının bu güzellikler içerisinde sabah kahvaltısı hazırlaması bir başka ayrıntı oldu. Belki de çok uzun zamandır gerçek köy kahvaltısı yapmamıştık bundan eminim. Hani son on yıldır ülkemizin her tarafına yayılan sadece para kazanmak amaçlı köy kahvaltıları şeklinde soyulduğumuz kahvaltılar gibi değildi. Her şey organik ve güzeldi. Kahvaltı sonrası yeniden gül bahçelerinde harika çekimler yaptık. Bu arada Fatma Nur ve Tunahan çiftinin güzellikler dolu evlilik yolunda gül bahçeleri içerisinde grubumuzda bulunan Zişan, Buse, Melike, Esra Nur, Özge, Esra ile Fatma Nur’a kına yaktık. Kına gecelerinde hep birlikte söylenen halk türkülerimizden olan ‘’ yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar’’ diyerek sonra hatıra fotoğrafların çekimlerin arkasından gül yağı fabrikasına giderek bilgiler aldık. Zamanın ne kadar hızlı geçtiğinin farkına bile varmadan saatler neredeyse sabah 0na gelmişti. Doğa içerisinde harika bir gün geçirmek istiyorsanız en kısa zamanda sizleri Dazkırı ilçemize bağlı Darıcalar köyüne gitmenizi öneririm. Anadolu insanın gülen yüzünü görmek inanın sizi mutlu edecektir. Bizleri Darıcalar köyünde misafir eden bu değerli insanları geride bırakarak yolumuza devam ediyoruz.

Morallerimiz uzun zamandır yağan yağmurların etkisinden kurtulmuş bir enerji içerisinde Acıgöl’e doğru hareket ettik. Yol boyunca şarkılar, türküler eşliğinde dünyaca ünlü Acı Göle gelerek flamingolar çekimi yapmak istedik ama eskisi gibi bizim bulunduğumuz alandan ne yazık ki göremedik. İki üç senede bir gün mutlaka uğradığım ülkemizin en önemli göllerinden birisi olan burada havuzların sularının çekildiğini görmek beni çok üzdü. Üzerimizde uçuşan kuşları bile görememek bir başka üzüntüm oldu. Herkes kuş gözlem kulelerine tırmanırken Arif başkan ile biz suları çekilen havuzlardan birisine inerek dağın altından dökülen kaynak suyun sesini dinlerken bir taraftan da fotoğrafladık. Çok uzun bir çekim olacağını düşündüğüm Acı Göl’den flamingo çekimlerini yapamadan Sandıklı ilçemize doğru yola koyulduk. Sandıklı Belediyesi tarafından Hüdai özel olarak hazırlanmış yörenin birbirinden güzel lezzetleri tadarak Eber gölüne doğru hareket etmemizle birlikte yağmurun gözyaşları yine akmaya başladı. Eber gölünden kısaca bahsetmek gerekirse, Afyonkarahisar’ın Çay İlçesi, Eber Kasabasının sınırlarında bulunan göl Türkiye’nin 12’nci büyük gölüdür. En derin yeri 21 metredir. Yüzölçümü 150 kilometrekare olup, deniz seviyesinden yüksekliği 967 metredir. Eber Sarısı adlı endemik bitki türü dünyada sadece Eber Gölü’nde yetişmektedir. Sultan Dağları’nın kuzeybatı yamaçlarıyla, Emirdağlarının güney uzantıları arasında, Akarçay-Eber kapalı havzası içinde yer alan tektonik bir göldür.

Türkiye’de göçmen kuşların göç yolu üzerinde bulunan Eber Gölü, sazlık alanlarıyla birçok kuş türüne üreme ve yaşam alanı olarak ev sahipliği yapmaktadır. Gölde ekonomik değeri en yüksek olan kamış üretimi yapılmakta ve sazan, turna ve aynalı sazan balığı bulunmaktadır. (Maalesef şu an balık yok) Eber Gölünde dikkat çeken bir özellik de yerli halkın “kopak” adını verdiği, su üzerinde kamış köklerinin oluşturduğu yüzer adacıkların bulunmasıdır. Hatta bu adacıklar üzerine balıkçıların barınaklar kurdukları da görülmüştür. Eber gölü üzerinde kayıkla gezimizi yaparken Acı göl de olduğu gibi bu safarimizde flamingolara rastlamadık ne yazık ki. Bu arada göl kenarında odun ateşinde pişirilen Türk Kahvesini içmekte nasip oldu.

Pazar sabahı yine erken saatte yola çıktık. Hava yer yer kapalı güneşin ışınları hiç yok. Ben, Esra Nur, Melike dışında kalan tüm arkadaşlar sanki kış günü gibi giysiler giymişler. Emre gölüne vardığımızda bir hareketlilik başladı. Bizden birkaç dakika sonra Ürgüp peri bacalarından sonra sadece Frig vadisinde yapılan balon turları ekibi gelerek uçuş hazırlıklarına başladılar. Onları çok yakından takip etti fotoğraflarını ve videolarını çektik. Balonlar hazırladıktan sonra ilk önce Haber’den Ata Gündüz Kılıç ve ekibi balonla geziye çıktı. Daha sonra il dışından gelen sosyal medya fenomenleri ve fotoğraf tutkunları kısa bir balon turu yaptılar. Emre gölü üzerinde enfes kareleri aldıktan sonra sabah kahvaltısını keyifli bir şekilde yaparak gezimize devam ettik.

Afyonkarahisar Müze Müdürü Mevlüt Üyümez üç bin yıllık tarihi Frigya içerisinde yer alan Memeç Kayalıkları, Antik Yol, Maltaş, Yılan taş, Aslantaş, Avdalaz kalesi hakkında bilgiler aktararak bizlere rehberlik yapması çok güzel bir olaydı. Frigya gezi turumuz içerisinde her anlatımlarının sonunda Mustafa hocam sizin ekleyecekleriniz var mı demesi ince bir davranışta bulunması onun bir başka güzelliğini ortaya çıkardı. Zaman zaman bu anlatımlarda kendisine eşlik ettim buradan ayrıca kendisine ayrıca teşekkür ederim. Frigler hakkında kısa bir bilgi vermenin tam zamanı diye düşünüyorum.

  1. Ö 700 ile 1200 yılları arasında Avrupa’dan Trakya üzerinden Anadolu topraklarına gecen Frigler 560 km’lik bir alana yerleşirler. Afyonkarahisar, Eskişehir, Ankara Polatlı, Kütahya, Sakarya, Denizli’de uzun yıllar yaşamlarını sürdürürler.

Friglerin başkenti Ankara Polatlı’da bulunan Gordion şehri olarak tarih sayfalarında yerini alır. Gordion’ a adını veren Frig’lerin ilk kralı Gordias’tır. Ünlü tarihçi Arianos’a göre Gordias Fethiye isminde bir kadınla evlenerek ondan bir çocuk sahibi olur ve adına Midas koyar.

Bu Midas hepimizin bildiği kepçe kulaklı Midas’tır.

Frigler de genelde krallarına hep Midas adı ile hitap ederler.

Frigler Hint ve Avrupa kökenli olmasına rağmen Helenistik, Hitit etkileri altında kalmalarından dolayı Anadolu kültürü oluşturmuşlar. Bu nedenle dokumacılıkta, maden, ağaç ve kaya oyma işçiliğinde büyük başarılar elde ederek yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Frig’lerin bulduğu bugün dahi kullandığımız çatal iğne günümüze kadar gelmesini sağlamışlardır. Frigler müzik alanında da önemli bir yer almıştır..

Frigler’in başkenti Gordion olmasına rağmen dini vecibelerinin yerine getirildiği önemli kentlerinden biriside Ayazini Antik kent’dir. Ayazini kenti gezerken birbirinden küçüklü büyüklü kiliseler dikkati çekmektedir. Bunlardan en önemlisi Oyma kilise. Ayazine antik kent girişinde muazzam yapısı ile dikkat çekmektedir. Şapeller dursa da duvarlarda bulunan haç’lar ve büstler 1910-1922 yılları arasında bu bölgede karargahları bulunan Yunan birlikleri tarafından yağma edildikleri sanılıyor.

Ayazini Antik Kentte çok katlı yaşam alanları, mezar odaları, kaya mezarları, Medusa kabartmaları, günümüz mezarlığı iç içe bulunmaktadır.

Ayazini Antik kenti aslında araç ile değil yürüyerek gezmek gerekir çünkü tarihin tozlu sayfalarında yer alan bu kent sizi bir başka dünyaya götürecektir. Elinizde fotoğraf makinanız ile yeni bir dünya bulmuş gibi güzel dostlarla tanışıp onların güzelliğini birlikte yaşayacaksınız çünkü Anadolu’nun bu güzel insanlarında dostluğu, sevgiye paylaşmanın mutluluğunu yaşayacak ve göreceksiniz. Öğle zamanını bir hayli geride bırakarak kendimizi biraz dinlendirmek için ve aperatif bir şeyler atıştırmak için Dilek Cafe’ye geçtik birbirinden güzel ikramları ile işlet sahibi Davut ve Hüseyin beye teşekkür ederim. Kahkahalar eşliğinde keyifli güzel sohbetin ardından tekrar yola devam ettik. Afyonkarahisar il merkezinde konakları, ulu cami ve Mevlevi camisini ziyaret ederek bu güzel foto safariyi bitirdik.

Bitirmesine bitirdik gezimizi ama Melike, Zeynep, Muhammed Ali, Bilal, Esra ve şehir merkezinde gezimize devam etme kararı aldık. Taş Han gezelim dedik ama gezemeden bakırcılar çarşısından geçip önce Yıldız kasabından Bilal kardeşimize sucuk aldık. Sonra etimizi alarak neredeyse yüz yıllık geçmişi olan tarihi fırına giderek ilimizin farklı lezzetlerinden birisi olan yumurtalı, biberli etli pidemizin tadına bakmak istedik. Bir ara dışarı çıkıp geri döndüğümde Esra ve Bilal yoklardı sorduğumda Mustafa hocam kasaba gittiler dediler. Fırından çıkan nefis kokuları hissetmeye başladık. Masa üzerine serilen beyaz kağıtlar üzerine bırakılan pideleri elimiz ile yemenin keyfine Esra ve Bilal’in olmadan başladık. Bir ara usta hocam senin öğrencilerin geçti demesi ile fırını bulamadıklarını düşündük hep birlikte. Melike hemen ayağa kalkarak onların arkasından bir dizi koşarak telefon ile geri çağırması inanın çok güzeldi. Güldük tabii hepimiz bu duruma. Yağmurun ha yağdı ha yağacak gibi olması bile neşemizi bozmadı tabi ki.

Bir ara fırıncı geri dönüp sohbet ederken kafamı tekrar masaya çevirdiğimde bir yaş pasta ile karşılaştım üzerinde bir mum yakılmış baba yazıyordu. Şaşırdım kaldım bu nedir diye sordum aldığım cevap ‘’ Babalar günün’’ kutlu olsun sözleri oldu. Çok mutlu oldum inanın. Hepsine bu güzellikleri için teşekkür ettim. Dolu dolu geçen günlerin ardından tekrar bir araya gelmek üzere vedalaştık. Sevgili dostlarım yeniden buluşmak umudu ile hoşça kalın ama sevgi ile kalın diyorum.