Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

ANTİKANADOLU DEYİMLERİ

Ulusların kültürel zenginlikleri arasında öykü ve olaylara dayanan deyimler iledeyim biçimine gelen kimi sözcükler önemli bir yer tutar.Bunlar ne denli eskiye giderse o denli değerli sayılır. Bugün günlük konuşmalarımızda kullandığımız kimi deyimler Anadolu topraklarında egemen olmuş eski uygarlıklardan bize kalan binlerce yıllık mirastır. Bu da bizim kültürel zenginliğimizin bir göstergesidir.

Geçen hafta unutulan antik deyimlerden örnekler verilmişti. Bu yazıda ise günümüzde kullanılan deyimlerden kimi örnekler vermeye çalışacağım. Bunların bazıları tıp literatüründeyer alarak uluslararası bir nitelik kazanmış nedeyse tüm dünyada kullanılır olmuştur.

Bizlere düşen görevyeri geldikçe bu deyimleri kullanarak gelecek kuşaklara aktarmak olmalıdır.

Aşil Topuğu/Aşil Tendonu:MÖ 1200 yıllarında yapılan Truva savaşınınkahramanlarından birisi olan Aşil’i (Akhilleus) annesi yaralanmaması hatta ölümsüzlüğe kavuşması için onu bebekken sol topuğundan tutarak kutsal bir ırmağın suyuna batırmıştı. Bu nedenle Aşil’e hiçbir silah işlemiyordu. Truva savaşında Truvalı Paris’in attığı bir ok topuktaki suyun değmediğio yere saplanmış ve Aşilölmüştür. Anatomide topuktaki bu yere Aşil topuğu/ tendonu adı verilir.

Hermaphrodite:Tanrı Hermes ile tanrıça Afrodit’in Hermaphrodite adındaki erkek çocukları bir yaz günüBodrum yakınlarında küçük bir göle serinlemek için girer.Suyun içinde yüzen gölün perisi delikanlıya aşık olur ve güzel sözler söyler ama yüz bulamaz. Sonunda peri delikanlıya sıkıca sarılır ve tanrılara“bizi birleştirip bir beden yapın.” diyerek yakarır. Tanrılar onları bir bedende birleştirirler. O günden sonra hem erkek hem dişi özelliği olanlara tıpta Hermaphroditeadı verilir.

Herostratik: Efes’te ayakkabıcılık yapan Herostratosgüya ünlü olmak için MÖ 356 yılı 21 Temmuz gecesi bir meşale ile ünlü Artemis tapınağını tutuşturuverdi. Tapınak kısa sürede yanıp kül oldu. Herostratos yakalanıp ölümle cezalandırıldı. Yanan tapınağın da yerine “Dünyanın yedi harikası”ndan biri sayılan yeni bir tapınak yapıldı. Herostratos’a gelince; öyle ya da böyle tarihe geçerek ünlü oldu ve o günden sonra şöhret düşkünü insanlara “Herostratik” adı verildi.

Kandaules Kompleksi:MÖ 7. yüzyılda Lidya Kralı Kandaules Dünya’nın en güzel kadınının kendi karısı olduğunu sanıyor, bununla her yerde övünüyordu. Korumalarından Gyges’e bir gece karısını gizlice izlettirdi. Bunun farkına varan kadın sabahleyin Gyges’e bu ayıbı temizlemesini söyledi. Gyges kralı ortadan kaldırıp kraliçe ile evlendi ve Lidya’nın yeni kralı oldu. O günden sonra bir kocanın karısına gereğinden fazla hayran olması hastalığına Kandaules kompleksi dendi ve bu deyim günümüz tıp bilimine “Kandaulizm sapkınlığı” olarak geçti.

Karun Gibi Zengin:MÖ 6. yüzyılda Lidya Kralı Kroisos(Karun) döneminin en zengin kralı idi. Tapınaklara verdiği paralar altın ve gümüş eşyalar dilden düşmezdi. Öyle ki yabancı bir kent halkının tümüne para dağıtabilecek kadar zenginliği vardı. Bu nedenle eskiden olduğu gibi günümüzde de çok varsıl insanları tanımlamak için bu deyim kullanılır.

Kör Düğüm: MÖ 8. yüzyılda Friglerde kral seçilecekti ve biliciler kente arabasıyla ilk girenin kral yapılması tanrı buyruğu olarak bildirilmişlerdi.Sabah erkenden arabasıyla kente ilk giren Gordiosadlı Frigyalı yoksul bir çiftçi kral yapılır ve onun adı günümüzde Polatlı-Yassıhöyük Köyü’nde yer alan kente Gordion olarak verilir.Gordios,kral olmasına neden olan arabasını kentteki Zeus tapınağına sunar ve arabanın okuna bir ip bağlayarak “bağladığım bu ipi kim çözerse o Asya’nın fatihi olacaktır.” der. Uzun yıllar çözülemeyen düğümü Büyük İskender eliyle çözemez ama daha pratik bir yol bulup kılıçla keserek kendince çözmüş olur. Günümüzde çözülmeyen düğümler ya da sorunlar için kördüğüm oldu deriz.

Maiandroslamak:Maiandros,Büyük Menderes Nehri’nin antik adıdır. Dilimizde menderes kıvrım kıvrım anlamına gelir. Günümüzde çok sık olmasa da düzgün gitmeyen, karışık işler ve kişiler için bu deyim kullanılır.

Narsisizim hastalığı: Narkissos genç ve çok yakışıklı bir avcı idi. Hiçbir kıza yüz vermezdi. Günün birinde bir kaynağasu içmek için eğilince suda kendi yansımasını gördü. Kendini o denli beğendi ki oradan ayrılamadı. Yemiyor içmiyor sadece kendini izliyordu. Sonunda açlık ve susuzluktan yaşamını kaybetti. Günümüzde psikolojidekendini bedensel ya da zihinsel olarak çok beğenen, kendine aşık insanlara narsist-özsever adı verilir.

Priapizm: Çanakkale-Lapsekili bir tanrı olanPriapos, bir gün şarap tanrısı Dionysos’un şenliğine katılır. Orada Lotis adlı güzel bir periye sevdalanır. Gecenin yarısında herkes uykuya dalınca Priapos derin bir uykuda olan Lotis’in yanına kötü niyetle sokulur. Tam bu sırada bir eşek ansızın anırmaya başlayıncaherkes gibi peri kızı da uyanır ve hemen oradan kaçar. Priapos ise olduğu yerde ve çok biçimsiz bir durumda kalakalır. Tıpta Priapizm sürekli ereksiyon yaşayan erkekleri tanımlamada kullanılır.

Saçını Halat Yapmak: Karşılıklı yer alanErythrae(İzmir-Ildırı) ile Khios(Sakız Adası) kentleri denizde üstünlük sağlamak için çekişiyorlardı. Fenikeliler bu iki kentibirbirine düşürmek için altın bir Hermes heykeli yapıp bir salın üstüne koyarak iki kentin arasında görülebilecek bir yere denize bıraktılar. Sabah her iki kentin insanları aynı anda altın heykeli gördüler ve onu almak için harekete geçtiler. Ancak sal yerinden kımıldamıyordu. Erythraelilerkentin bilgesine danıştılar. Bilge salın bir iple çekilmesini önerdi. Ama kentteki ne kadar ip, halat, urgan varsa birbirine ekledikleri halde yetişmedi. Yeniden bilgeye başvurdular. Bilge, kadın ve kızların saçlarını kesmelerini bunlardan ip yapılmasını öğütledi. Kadın ve kızlar saçlarını dibinden kestiler. Yapılan iplerle Erythraeliler şatı kıyıya çekmeyi başardılar. Erythraeli kadınlar ise yeri geldiğinde bugünkü hanımların “saçımı süpürge yaptım.” demeleri gibi “saçımızı kentimiz için urgan bile yaptık.” diyerek övünürlermiş.

Truva Atı: Truva savaşının çok uzaması üzerine Yunanlı bir bilicinin önerisiyle yapılan  tahtaatın içine seçkin Yunanlı savaşçılardoluştular. Karanlık çökünce Yunanlılar kamp yerini ateşe verdikten sonraBozcaada’nın arkasına saklandılar.Truvalılar ertesi sabah kamp yerine baktıklarında düşman ordusunu değil de sadece tahta atı görünce şaşırdılar. Tartışmalardan sonra atı kentin meydanına getirip çelenklerle süslediler, kurbanlar kestiler. Gece geç saatlere değin eğlendikten sonra herkes uykuya çekildi.Tahta atın içindeki askerler ses çıkarmadan dışarıya çıkıp uyuyan nöbetçileri öldürerek kapıları sonuna kadar açtılar. Ardından surların tepesinde yakılan bir ateş ile orduya haber verildi. Ve sonunda Truva yakılıp yıkıldı, yağmalandı. On yıl süren savaş hile ile kalleşçe bitti. Hileli işler için Truva Atı da bir deyim olarak günümüze değin geldi ve halen kullanılır oldu.

Tuttuğun Altın Olsun: MÖ 700’lerde bağcılık tanrısı Dionysos arkadaşı Silenos’ukonuk eden Kral Midas’a “dile benden ne dilersen” dediğinde Midas dokunduğu her şey altın olması isteğinde bulunur. Tanrı da “tuttuğun altın olsun.” der. Midas’ın dokunduğu her şey altın olmaktadır. Ama yemek zamanı sofraya oturduğunda dokunduğu her şey ekmek, su, yemekler altına dönüşür. İşte o an yaptığı hatayı anlar. Açlıktan susuzluktan bitkin ve yaptığından bin pişman tanrılara yalvarıp yakarmaya başlar. Sonunda Dionysos ona Paktolos Çayı’nda (Sart Çayı) başını ve ellerini yıkanmasını, böylelikle işlerin düzeleceğini söyler. Midas tanrının dediği gibi Sart Çayı’nda yıkanarak bu büyük sıkıntıdan kurtulur. Günümüzde tuttuğun altın olsun kişilere güzel bir dilek olarak kullanılan bir deyimdir.

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER