Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nergiz Kılıç Savrık

ÇOCUĞUM BİRAZ RAHAT BIRAK BENİ (1)

 

 

Merhaba sevgili okurlarım…

Bugün sizlerle bir annenin kendine nasıl zaman yaratabilir. Bir anne/ baba çocuklarla ilgilenip diğer işlerinin ve kendine zaman ayırmanın üstesinden nasıl gelebilir. Neler yapabiliriz bu konu hakkında sizlerle konuşmak istedim.

Hepimiz çocuğumuzu çok seviyoruz ama kendimize ve işlerimize de zaman ayırmaya ihtiyacımız var. Ama bu her zaman o kadar kolay değil, çünkü çocuklar kendilerince son derece haklı olarak, sürekli ilgimizin ve zamanımızın peşindeler.

Örneğin, çocuğumuzla evde veya dışarıdayız ve herhangi bir şey ile meşgulüz. Belki masamızda çalışıyoruz, belki bir şeyler okuyoruz, belki ev işleri ile ilgileniyoruz, belki birisiyle konuşuyoruz. Çocuğumuz heyecanla yanımıza geliyor ve onu heyecanlandıran şeyi bizimle paylaşmak veya oyun oynamak istiyor, mesela belki odasında kurduğu bir oyun, pencerenin karşısındaki ağaca yuva yapan kuş, kapının önünde bulduğu solucan, lastiklerle bilezik yapma oyunu, beraber kitap okumak, kutu oyunu oynamak… Yaşa göre değişiyor bu istekler.

Bir yandan işimizi bitirmek istiyoruz ve ona diyoruz ki;

“Şimdi değil.”

“Şimdi meşgulüm, birazdan.”

“Şimdi olmaz, sonra.”

Hatta bazen daha da ileri gidip kırıcı olabiliyor sözlerimiz;

“Oğlum/kızım biraz rahat bırak beni.”

“Sürekli bir şeyler istiyorsun, yeter ama.”

“Git başımdan biraz”

Aslında amacımız çocuğumuzu kırmak değil, sadece önümüzdeki işi bitirebilmek veya biraz nefes alabilmek. Ama maalesef çocuklar bunu böyle anlamıyor ve sanıyorlar ki, o anda ilgilendiğimiz iş onlardan daha değerli veya onlar için önemli olan şeyler bizim için o kadar önemli değil. Bu da onlara bazen yeterince sevilmedikleri, yeterince iyi olmadıkları ve değerli olmadıkları duygusu verebiliyor.

Niyetimiz bunu hissettirmek mi?

Asla değil, ama maalesef onların yorumu böyle olabiliyor çoğu zaman.

Yorum bu olduğu zaman da, ya o anda krize giriyorlar, ağlamalar, huysuzluklar, tripler, ne yaptığımız işten bir hayır geliyor, ne de çocuğumuzdan aldığımız keyiften ya da o anda tepki vermiyorlar ama başka bir zaman acısı başka davranışlarıyla kendini gösteriyor ve biz hiçbir anlam veremiyoruz, “şimdi bu da nereden çıktı?” diye düşünüyoruz.

Bir de üzerine içimizdeki “Çocuğumla yeterince ilgilenmiyorum” suçluluk duygusu bize de kendimizi iyi hissettirmiyor, belki önümüzdeki işe devam ediyoruz ama içimiz de tam rahat değil. Çoğu zaman da onları teknolojiye yönlendiriyoruz veya onların teknoloji taleplerini kabul ediyoruz, ama yine de içten içe kendimizi kötü hissediyoruz çünkü biliyoruz ki, bu kadar sık ve yoğun saatler TV ve tabletlerle geçirmek gelişimleri için zararlı.

Peki, çözüm nedir?

Yani onlara bu duyguyu hissettirmeden ve onların ihtiyaçlarını karşılayarak, günlük hayatımızda kendimize de ihtiyacımız olan zamanı ayırabilmenin çözümü nedir?

Çözüm olarak sizinle Kathryn J. Kvols’un “Redirecting Children’s Behavior” kitabından bir yöntem paylaşmak istiyorum.

GEMs: Genuine Encounter Moments.

Tam Türkçe karşılığı yok aslında, en yakın karşılığı “İçten İlgi Anları” olabilir.

Ben bunlara “Kalp Yakınlaştırma Anları” demeyi daha çok seviyorum, nedenini okudukça anlayacaksınız.

“Kalp Yakınlaştırma Anları” nedir ve nasıl uygulanır?  Bu konuyu da sizlerle yarın paylaşacağım.

  

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER