Hayatımda yer almasına izin vermediğim ama zaman zaman maruz kaldığım bir konudan sizlere bahsetmek istiyorum. Kıskançlık…
Kimisine göre insanların hayatında olması gereken bir duygu olduğunu düşünselerde,aslında çok masum gibi görünüp insanın içini tabiri caizse adeta bir fare gibi kemiren bir duygu olarak görüyorum.Çünkü bu masumane sandığımız aslında sahiplendiğimiz kişi ve kişileri bir müddet sonra rahatsız etmeye başlayacaktır.
Kıskançlık sadece ikili ilişkilerde gibi görünse de değil değil, bu evladını kıskanmakta olabilir,bir işyerinde çalışanlar arasında arasında da olabilir. Yani düşünürsek geniş kapsamlı bir duygudur.Elbette kıskanılmak zaman zaman ikili ilişkilerde birtakım insanların hoşuna gidebilir.
Ama bir işyerinde yaşanan kıskançlık varsa çok can sıkıcı bir durum haline gelebilir.Kıskançlık belli bir zaman sonra yerini öfkeye,kine hatta intikama bırakabilir.Kıskançlığın dozu arttığında insanda kişilik bozukluğuna kadar gidebilir.Herkes herkesi sevmek zorunda değil ama saygı duymalıdır.En azından hayatımızda bunu başarmalıyız.Herkes birbirine saygı duyarsa hayatımız daha sağlıklı mutlu hale gelebilir.Zaten araştırmalara baktığımızda kıskançlığın, kişinin özgüveninin düşük olması ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda kıskançlık ömrü kısaltır.
120 yaşında bir adam gördüm.Ve ona :
Senin ömrünü uzatan nedir? Diye sordum.’
O : ‘Hased ( kıskançlığı ) terk ettim.
Ve ( böylece uzun ömre sahip olup) uzun kaldım.
diye güzel sözlerimiz arasında yer alan dizelerle de yazımı sonlandırmak istedim.
Mutlu günler sizlerle olması dileğıyle…
YORUMLAR