Mevsimsel depresyon denilince akla muhtemelen kışın kısa ve soğuk günleri gelir. Sonuçta, mevsimsel ruh hali değişiklikleri yaşayan insanların büyük bir kısmı, en yoğun kış aylarında stres ve kaygıyı hissediyor.
Ancak mevsimsel duygusal bozukluk herhangi bir zamanda, herhangi bir mevsimde ortaya çıkabilir. Ve şu anda, yazdan uzaklaşıp yeni sonbahara girdiğimiz şu günlerde, birçok insan bir ay öncesine göre biraz daha endişeli veya melankoli hissettiklerini fark edebilir.
Zaten uzmanlar da “Yılın bu zamanı, günler kısaldığında, tıbbi teşhis düzeyine yükselmese bile, depresyonun mevsimsel belirtilerinden bazılarını geliştirmeye başlayabilirsiniz” diyor.
Mevsimlerdeki değişimin ruh halimizi etkilemesinin birçok nedeni var. Birincisi, programlarımız sonbaharda hızlanma eğilimindedir ve bununla birlikte refahımızı etkileyebilecek yeni stres etkenleri ve sorumluluklar da gelir.
Günler de kısalıyor ve güneş ışığına daha az maruz kalıyoruz. Bilim insanları gün ışığının beynimizi etkileyen nörotransmitterlerin neler yaptığını öğrenmeye çalışıyor ancak giderek artan kanıtlar mevsimlerdeki değişimin beyindeki kimyasal değişiklikleri tetikleyebileceğini gösteriyor.
Örneğin, daha düşük gün ışığı seviyelerinin, depresyon ve ruh hali düzenlemesiyle ilişkili nörotransmiter olan serotoninin daha düşük seviyeleriyle ilişkili olduğunu biliyoruz.
Son olarak bazı insanların beyinleri kışın yaklaştığı gerçeğine hazırlanmaya başlayabilir.
Uzmanlar, geçmiş yıllarda mevsimsel depresyon veya kaygı yaşıyorlarsa, yılın kendileri için en zor zamanının çok yakında olduğu konusunda endişe duyabileceklerini kaydediyor.
Mevsimsel ruh hali değişiklikleri bir spektrumdur. Uzmanlara göre veriler, çoğu insanın yazın kışa göre daha iyi hissettiğini ancak semptomların ciddiyetine göre gerçekten değişiklik gösterebileceğini gösteriyor. Bazıları yalnızca daha az enerji gibi daha hafif semptomlar yaşayabilirken, diğerleri majör depresif bozukluk geliştirebilir.
Bunların çoğu, temel sağlığınız, aile geçmişiniz, yaşadığınız yer, yaşınız ve cinsiyetiniz gibi çeşitli risk faktörlerinin karışımından etkilenir. ‘Ancak asıl çıkarım, çoğu insanın kışın daha kötü, yazın ise daha iyi hissetmesidir’ diyor uzmanlar.
Hafif semptomlar bile yönetilmediğinde, sonbaharı sorunsuz geçirme arzunuza zarar verebilir.
Işığın beynimiz üzerinde çok derin bir etkisi olduğundan, her gün biraz ışığa maruz kalmak çok önemlidir. Bunu doğal ışıkla (dışarıda bir zamanda kalem kullanarak) veya parlak ışık terapisiyle yapabilirsiniz.
İlk adım, kendinizi kontrol etmek ve enerji seviyelerinizdeki veya zihniyetinizdeki düşüş gibi ruh hali değişikliklerini not etmektir. Bir rutin oluşturmak ve buna bağlı kalmak da yararlı olabilir. Her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmaya özen gösterin.
Tüm faydalardan yararlanmak için, ideal olarak sabah ilk iş olarak her gün yaklaşık 30 dakika ışığın önünde oturmaktır.
Işığa sabahın erken saatlerinde ne kadar maruz kalırsanız o kadar güçlü olur. Bazı insanlar bir hafta içinde iyileşmeyi fark etse de daha iyi hissetmeye başlamak için yaklaşık bir ay ışık terapisi gerekebilir.
Bunun dışında kendimizi iyi hissetmemizi sağladığı kanıtlanmış tüm aktivitelere devam etmek isteyeceksiniz. Sağlığınızı iyileştirmek için yaptığınız her şey (düzenli olarak egzersiz yapmak, sosyalleşmek ve dengeli beslenmek) nasıl hissettiğimizi etkiler. Bu stratejiler yardımcı olmazsa veya durumunuz kötüleşirse belirtilerinizi ve psikoterapi ve ilaç tedavisi gibi diğer tedavi şekillerini tartışmak için bir doktora başvurun.
YORUMLAR