Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nergiz Kılıç Savrık

Sonuç

 

 

Bazen şöyle bir şey olur.. Çok bazen ama..

Dinlenilmek istersin.. Şöyle uzun uzun.. Günlerce, içindeki zehir çıkana kadar dinlenilmek.

Kurduğun düzen, umutla başladığın ilişki rutinleşir, sıkar, giderek toksikleşir..

Hayatını düzene sokmak için yırtındığın ve ulaştığın mertebesi seni memnun eden disiplin, saygıyı ve mutluluğu artırsın diye oturttuğun rutin de öyle..

Boğucu hal alır..

Depresif bahar ayları bitsin içinde taze yaz kokusu olan güzel günlerli haziran gelsin der gibidir düşüncelerin…

Hayatta her an mutlu olunabilir mi?

Mutsuzluğun da en az mutluluk kadar hayatın doğal akışı içerisinde olduğu kabullenilir mi?

Hayatında hiç alkışlanmamışlar gibi..

Aferin verilmemişler gibi…

Buruk ve umarsız ifadeler çakılıp kalır mı yüzünüzde?

***

Giderek kaynağı zamanın sendeki birikimi olan ve değiştirmeyeceğin, değiştirme yollarına odaklanmanın sonuçsuz, farklı bakış açısının gereksiz, hayattan gelen doğal şeyin kabullenmek olduğu bilincine ererek, harekete geçmezsin..

Şimdi sadece düşüncededir eylemler. Şöyle yapacağım filan diye diye geçer günler..

Ölüm yıl dönümünde (3 Haziran) andığımız Nazım’ın deyişiyle..

‘Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman

Sonra kapandı resmen o fasıl..’

***

Hayır.

Bir tavsamış, pörsümüş, yok olmanın arifesindeki bir ilişki değil burada anlattığım..

O başka bir şey..

O şöyle… Birisi sosyal medya sitesinde sormuş: “Evlenmeli miyim?” Bir başka üyeden cevap:

– “Evlenin tabii. Sizin bizden mutlu olmaya ne hakkınız var.”

Onu anlatmıyorum ben..

O başka..

Anlatmak istediğim, bu maddi de olur manevi de, her şeyin yorulacağı..

Anlatmak istediğim hayatın akışı içinde yorulmak.. Zamanın ağırlaşması..

Atalet lafını duymamış olamazsınız.

Atalet eylemsizlik demektir. Âtıl, tâtil edilmiş olma durumudur ve hiçbir şey yapmadan öylece durmaya denir.

Eylemsizlik de atalet demektir. Durmak, hareket etmemek. Yasası da şöyledir: Bir cismin üzerine etkiyen kuvvetlerin bileşkesinin sıfır olduğu durumda hareketini koruması. Yani ne ileri ne geri…

O halde?

Şunu unutmadan harekete geçmeli insan… Yılların yorgunluğuyla giriştiğin eylemin en büyük düşmanı sonuç beklentisidir..

Attığım taş ürküttüğüm kurbağa değmeli diye düşünürsünüz.  Haklınız elbet.. Yaktığınız ateşin kolay kolay sönmeyeceğinden emin olmayı istemek suç değil ki.. Gömdüğünüz her tohumun mutlaka filizleneceğinden, söylediğiniz her sözün dinleneceğinden emin olmak istemek hakkınız bittabi.

Elbet olaylara Polyanna gibi bakmanız da gerekmez..

***

Derler ki, boksta atılan değil, boşa giden yumruk daha yorucudur. Bundan mülhem,

emin olamadığı için çoklukla harekete geçmeden önce tereddüt eder insan..

Çıkılan yol, varılmak istenilen hedef, kısmetine denk gelmiş yer..

Acı bir çaresizliktir düşünceler içinde hapsolmak..

Oysa…

Sonuç için attığın adımlardır seni yoran.

Ne var ki..

Sonuç, giriştiğin eylemin hasadı değildi, bunu bil..

Hayattan hasadı o tohumu ektiğinde yapmış olmuyor musun zaten..

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER