Ekim 1930’da Venizelos, Türkiye’yi ziyaret etti. Başbakan İsmet İnönü, Sirkeci Gar’ında karşıladığı Venizelos’a büyük samimiyet gösterdi. Eşi Mevhibe Hanım, Venizelos’un koluna girdi, Venizelos’un eşi Elana’yı koluna taktı.
Bir yıl sonra İsmet İnönü, Venizelos’a iade-i ziyaret yaptı.
Gösterişli davetler, yemekler…
Kimdi bu Venizelos? 16 Mayıs 1919’da Yunan politaryalarını Anadolu’ya çıkaran, Türk kadın ve kızlarına tecavüz eden, en zengin bölgemizdeki zenginlikleri soyan, tarihi konakları ve camileri yakan, yüz binlerce masum Türk’ü öldüren.
Birinci, ikinci, üçüncü İnönü Savaşları yaptığımız Yunan.
Üçüncü İnönü Savaşı’nda geri çekildik, yani yenildik ya, onun için 3. İnönü denmiyor, Kütahya-Tavşanlı Savaşı deniyor. Peki oraya nasıl geldik? İnönü ile orası arasında yüz kilometre mesafe var. Demek ki 2. İnönü’nde de geri çekilmişiz. Fazla kurcalamayın lütfen.
1940 yılında Mussolini, Yunanistan’a saldırdı. 6 ay dayanabildi, işgale uğradı. Yunanistan’da kıtlık vardı, Almanlar, İtalyanlar yiyecek depolarını soydular. Bütün dünyada kıtlık vardı. Türkiye’de de kıtlık ve açlık vardı ama Cumhurbaşkanı İsmet Paşaydı. Yunanistan’a yardım için ‘Kurtuluş’ adı verilen 76 metre uzunluğundaki gemiyi görevlendirdi.
Türkiye’de açlıktan ölenler, gıdasızlıktan verem olanlar, zatüre, sıtma kol geziyor. Türk çocukları aç ama ille de roman olsun şarkısını ille de Rum olsun diyerek geminin burnunu Yunanistan’a çevirdi.
Tonlarca yiyeceği Yunanistan’a gönderdi, acaba niye? Acaba Yunanlıların ağzını susturmak için mi?
İnsanlıktan! diyecek olanlara cevap: Struma adlı Romanya gemisi, 729 Yahudi yolcu ile Köstence’den yola çıktı. Nazilerden kaçıyorlardı. İsrail’e (Filistin) gideceklerdi.
23 Şubat 1942’de Sarayburnu açıklarına geldiler. Yahudi yolcular, geminin iki tarafında İngilizce ve İbranice bizi kurtarın yazılı pankartlar astılar. İshak Alaton o zaman 15 yaşındaydı ve gemide bulunan arkadaşlarına, yiyecek ve içecek taşıdı.
Bunların kurtulması için devreye Vehbi Koç da girdi. Gemide bayiliğini yaptığı şirketin mensupları vardı.
Yunanistan’a beş sefer yapan ve beşincide şiddetli rüzgarla kayalıklara çarpıp batmış fakat yardım Dumlupınar, Konya gemileri ile gönderilmeye devam etmiştir. 50 bin ton yiyecek gönderilir.
Struma’da da açlık vardır. Gemide yüz çocuk vardır, yiyecek kalmamıştır. Geminin motoru bozuktur. Denizde şubat ayında hava soğuktur. Bir gün polisler geminin etrafını çevirip, geminin yönünü Karadeniz’e çevirirler.
Bir Rus denizaltısı, torpido ile gemiyi batırır. Yalnız genç yüzerek karaya ulaşıp kurtulur.
Bunları kurtarmak mümkünken, neden İsmet Paşa bunlara el uzatmamış, karaya çıkmalarına müsaade etmemiştir. Bunlarda insan ve hepside 729 kişi. Acaba bunlar Yahudi oldukları için mi? Ama insanlar.
Geldik 1945 yılına. İsmet Paşa Cumhurbaşkanı; Sovyetlerden kaçan 195 Azeri Türk, Türk-Rus sınırında Aras Nehri üzerindeki Boraltan köprüsüne gelirler.
Arkalarından Rus askeri kovalamaktadır. Buradaki sınır nöbetçilerimiz bunları durdurur.
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti müsaade etse, köprüyü geçip Türkiye’ye sığınacaklar.
Hükümet izin vermez ve yetişen Rus askerleri, bunları makinalı tüfekle, Türk askerleri ve orada bulunan Türk köylüleri önünde şehit eder.
Buna Boraltan Faciası denir.
Ahmet Hakan, 25 Eylül 2022 yılında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile New York’ta yaptığı röportajda; Akar, ‘Miçotakis’i anlaşma yapmamak için elinden geldiğini yapmakta, toplantılara gelmemekte, verdiği sözleri tutmamakta’ diyor. Ahmet Hakan, bu görüşmeden; ‘Sen adamı gerçekten çıldırtırsın Miçotakis’ diyor. Karşımızda kalleş bir Rum var.
YORUMLAR