Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mahmut Emin Birliktir

MAZLUM İMAM EBU HANİFE VE TÜRKLER

Nerde, kime, nasıl yapılırsa yapılsın, zulmün olduğu yerde tarafsızlık şerefsizliktir.

Börükay

………

Ebu Hanife, 80 (699) yılında Kûfe’de doğdu. Torunları Ömer ve İsmâil’in belirttiklerine göre nesebi Nu‘mân b. Sâbit b. Zûtâ b. Mâh’tır. Aslen Arap olmayan Ebû Hanîfe’nin dedelerinin Horasan menşeli bir Türk boyuna mensup olduğu rivayet edilir…

Ebû Hanîfe’nin dedelerinin ana yurdu olan Horasan-Tirmiz bölgesinde Türklerin yoğun olarak yaşamakta oluşu, onun aslen Türk olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir…

Torunu İsmâil’in bildirdiğine göre babası Sâbit Hz. Ali’yi (kv) ziyaret etmiş, o da kendisine ve zürriyetine duada bulunmuştur…

Hanif kelimesinin sözlük anlamından hareketle haktan ve istikametten ayrılmayan bir kimse olmasıyla izah edilmiştir (İbn Hacer el-Heytemî, s. 32). Buna göre ‘Ebû Hanîfe’yi gerçek anlamda künye değil bir lakap ve sıfat olarak kabul etmek gerekir…

Onun öncülüğünde başlayan ve talebelerinin gayretiyle gelişip yaygınlaşan Irak fıkıh ekolü de imamın bu künyesine nispetle ‘Hanefî mezhebi’ adını almıştır…

‘Büyük imam’ anlamına gelen İmâm-ı Âzam sıfatının verilmesi de çağdaşları arasında seçkin bir yere sahip bulunması, hukukî düşünce ve ictihad metodunda belli bir çığır açması, döneminden itibaren birçok fakihin onun görüşleri ve metodu etrafında kümelenmiş olması gibi sebeplerle açıklanabilir…

Ebû Hanîfe’nin asıl hocası, döneminde Kûfe re’y ekolünün üstadı kabul edilen Hammâd b. Ebû Süleyman’dır. Ebû Hanîfe, 102 (720) yılından itibaren hocasının vefatına kadar on sekiz yıl süreyle onun ders halkasına devam etmiş, en seçkin öğrencileri arasında yer almış, hocasının bulunmadığı zamanlarda ona vekâleten ders verecek seviyeye yükselmiştir…

Hammâd’ın 120 (738) yılında ölümü üzerine, kırk yaşlarında iken arkadaşları ve öğrencilerin ısrarları üzerine hocasının yerine geçerek ders okutmaya başlamış, bu hocalığı bazı aralıklarla ölümüne kadar sürmüştür…

Son derece vakarlı, mütevazi ve üstün anlayış sahibi olan Ebû Hanîfe’nin derslerine o günkü İslâm ülkesinin her tarafından öğrenciler katılmış ve etrafında geniş bir ders halkası oluşmuştur…

Yetiştirdiği öğrencilerin sayısının birkaç bini bulduğu, bunlardan kırkının ictihad edecek dereceye ulaştığı belirtilir (Bezzâzî, s. 218-246). Ebû Hanîfe’nin ilmi, hocası Hammâd’ın aracılığıyla İbrâhim en-Nehaî ve Ebû Amr eş-Şa‘bî’den, dolayısıyla Mesrûk b. Ecda‘, Kādî Şüreyh, Esved b. Yezîd ve Alkame b. Kays’tan, bunların ilimleri de sahâbenin en âlimlerinden olan Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdullah b. Mes‘ûd ve Abdullah b. Abbas’tan gelmektedir…

Esasen Ebû Hanîfe’nin içtihatlarında bu silsilenin büyük tesiri görülür…

İmam Âzam Ebu Hanife (ra) efendimiz Hacc’a gelmişti. O’nu gören Mekke eşrafı yanına geldiler; “Efendim size burada bir ev tahsis edelim sürekli burada kalın” dediler. Büyük İmam şu mânidar cevabı verdi: “Bedenim burada ruhum Kûfe’de olmaktansa, bedenim Kûfe de ruhum burada olsun.”

(Kufe; bugünkü Irak’ın güneyinde imam Azam’ın yaşadığı şehir.)

Âlimliğinin yanı sıra ipek imalatçısı ve tüccarı olan Ebû Hanîfe, 763’te Abbasi halifesi Mansur’un devletin baş kadısı olma teklifini reddedince, önce hapsedilip işkence gördü ve ardından zehirlenerek katledildi…

El Khatib’e göre bölge halkı yirmi gün boyunca cenaze namazı kıldı…

Mezhebi, İslam dünyasının büyük bir kısmına, özellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı; Türkistan coğrafyası, Kafkasya, Anadolu ve Balkanlar’da yayıldı…

Zulme boyun eğmeyen İmam Azam’ın mezhebinin; yaşadıkları coğrafyalarda zulme, adaletsizliğe ve faşizme karşı savaş açan Türkler tarafından benimsenip dini yaşamlarına tatbik etmeleri, genetik intikal midir cilveyi rabbani midir o da ayrı bir araştırma konusudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER