Avrupa ve Türkiye deyim yerindeyse göçmen kaynıyor. Evlerini terk etmek zorunda kalan bu kişiler, işe, eğitime, sağlık hizmetlerine, gıdaya ve diğer temel hizmetlere erişebilmek için gerekli belgeler olmadan düzensiz bir şekilde göç ediyorlar. Son olarak, Fransa’dan Manş Denizi üzerinden İngiltere’ye geçmeye çalışan düzensiz göçmenlerden 5’i yaşamını yitirdi, 1’i yaralı halde tedavi altına alındı. Afyonkarahisar’da ise yurda kaçak yollardan giren biri çocuk 6 yabancı uyruklu şahıs polis tarafından yakalanırken şahıslardan ikisi otomobilin bagajından çıktı.
Göçler, ardında insanlık dramları bırakarak devam ediyor.
Şunu net olarak biliyoruz: Tarih boyunca farklı medeniyetler ve topluluklar arasında büyük göç dalgaları yaşanmıştır. Antik çağlardan Orta Çağ’a, Yeni Çağ’a ve günümüze kadar birçok büyük göç hareketi kaydedilmiştir. Örneğin, Orta Çağ’da Hunların, Gotların ve diğer kavimlerin göçleri Avrupa tarihini etkilemiştir. Aynı şekilde, Orta Doğu’dan Avrupa’ya yapılan Orta Çağ İslam göçleri de tarih boyunca önemli bir rol oynamıştır.
İnsan göçleri, tarih boyunca birçok sebep tarafından etkilenmiştir. İnsanlar, ekonomik, siyasi, dini, çevresel ve diğer faktörlerden dolayı yer değiştirebilirler. Göç, genellikle daha iyi bir yaşam standardı, iş olanakları, güvenlik veya başka birçok nedenle gerçekleşebilir.
Modern dönemde, 19. ve 20. yüzyıl boyunca dünya genelindeki büyük savaşlar, ekonomik çalkantılar ve politik değişimler, büyük çaplı göç dalgalarına neden olmuştur. Özellikle I. ve II. Dünya Savaşları sırasında, milyonlarca insan kendi ülkelerinden kaçarak başka yerlere yerleşmiştir.
Günümüzde de göç, küreselleşme, ekonomik fırsatlar, çatışmalar, iklim değişikliği gibi faktörlerle etkilenmeye devam etmektedir. Uluslararası göç, birçok ülke için önemli bir sosyal, ekonomik ve kültürel dinamik olarak devam etmektedir.
Elbette, dünya tarihindeki göç olaylarını genel hatlarıyla anlatmaya çalışırsak…
Göç, insanların bir yerden diğerine taşınması ya da yer değiştirmesi anlamına gelir. Bu süreçler genellikle ekonomik, politik, sosyal veya çevresel nedenlere dayanabilir. Göç olayları tarih boyunca birçok medeniyeti etkilemiş ve dünya tarihinde önemli değişimlere neden olmuştur.
Antik Dönem: Antik dönemde birçok medeniyet göç etmiştir. Örneğin, Orta Doğu’dan Mezopotamya’dan gelen Sümerler, Akadlar ve Babilliler gibi medeniyetler bu dönemde göç etmişlerdir. Ayrıca, İslam’ın doğuşuyla birlikte Araplar da geniş göçlere girişmiştir.
Orta Çağ: Orta Çağ boyunca, Avrupa’da Kavimler Göçü gibi büyük kitlesel göçler yaşanmıştır. Hunlar, Gotlar, Vandallar gibi kavimler, Orta Avrupa’dan Güney ve Batı Avrupa’ya göç etmişlerdir. Ayrıca, Moğol istilaları sırasında Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan büyük göçler yaşanmıştır.
Romalılar, özellikle Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle ilgili olarak, Gotlar gibi göçebe kavimlerin etkisi altında kalmışlardır. Gotlar, 410 yılında Roma’yı işgal etmişler ve bu olay, Roma İmparatorluğu’nun zayıflamasında etkili olmuştur. Ancak Roma İmparatorluğu’nun çöküşü çok faktörlüdür; içsel sorunlar, ekonomik zorluklar, istilalar ve diğer nedenler bu çöküşte rol oynamıştır. Gotlar sadece bir etken olarak değerlendirilmelidir, çünkü diğer barbar kavimler de Roma İmparatorluğu’nu etkilemiştir.
Yeni Çağ: Yeni Çağ’la birlikte, keşifler ve denizaşırı ticaret yollarının açılmasıyla birlikte büyük denizaşırı göçler başlamıştır. Özellikle 16. yüzyıldan itibaren, Avrupalılar Amerika’ya, Asyalılar Afrika’ya ve Avustralya’ya büyük göçler gerçekleştirmişlerdir.
Modern Dönem: 19. ve 20. yüzyılda, sanayileşme ve ekonomik değişimler, özellikle Avrupa’dan Amerika’ya ve diğer kıtalara büyük göçleri tetiklemiştir. Ayrıca, siyasi çalkantılar, savaşlar ve soykırımlar da büyük kitlesel göçlere neden olmuştur. Örneğin, Holokost sırasında Yahudilerin Avrupa’dan kaçışı gibi.
Günümüzde: Günümüzde de göçler devam etmektedir. Savaşlar, ekonomik güçsüzlük, iklim değişikliği gibi nedenlerle birçok insan kendi ülkelerinden ayrılarak yeni bir hayat kurma umuduyla göç etmektedir.
İnsanların yasal düzenlemelerin dışında hareketi olan düzensiz göç, büyük ölçüde ya bir güvenlik tehdidi ya da savunmasız kişilere yardım etmeye yönelik ahlaki, insani bir dürtü olarak görülse asıl amaç demokratik, laiki sosyal hukuk devletlerinde oluşan ekonomik ve sosyal refahtan pay almaktır.
Yolsuzluğa batmış, genellikle bir takım değerleri istismar ederek koltuğa yapışmış yöneticilerin yönettiği ülkelerde bulamadıklarını bulmak için yola çıkan düzensiz göçmenlerin, varılan ülkedeki görece özgürlük ortamında ‘uyum’ sorununu pas geçerek, çoğu kez geride bıraktıkları ülkenin değerlerini savunacak kadar ileri gittiklerine çoğu kez tanık olunmaktadır.
Avrupa’nın birçok kentinde Ortadoğu ve Afrika getttoları oluşurken, TV’lere yansıyan bir olayda, Pakistanlı gençlilerin Danimarkalı gençleri tehdit ettikleri görülüyordu.
Düzensiz göçmenler arasında eğitim seviyeleri ve istekleri açısından yüksek düzeyde beceri heterojenliği vardır ve Avrupa’daki çiftlik ve fabrikaların yasal ikamet izni olmayan göçmenleri istihdamında bunun payı büyüktür. Ayrıca bu durum yerleşik nüfusun beceri düzeylerini ve işgücü piyasası potansiyellerini olumsuz etkilediği de bilinmektedir.
Öte yandan, düzensiz göçün en önemli etkilerinden birisi de göçmen kaçakçılığı konusunda ortaya çıkmaktadır. Göçmen kaçakçılığı dinamik bir küresel suç faaliyetidir. Yoksulluk, sosyal ve politik istikrarsızlığın yanı sıra yasal göç yollarının sınırlı olması, insanları AB’ye izinsiz giriş, geçiş veya kalmalarını kolaylaştırmak için suç ağlarına doğru itiyor. AB’ye yolculuk son derece tehlikeli olabiliyor ve kaçakçılar sıklıkla göçmenleri hem hayati risklere hem de şiddete maruz bırakıyor. Akdeniz’de yaşanan can kayıpları AB’nin kararlı ve acil bir müdahaleye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Deniz yoluyla göçmen kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığının en tehlikeli biçimlerinden biridir ve çoğu zaman ciddi insani yardım gerektirmektedir.
Düzensiz göçmenler, açık denize dayanıksız teknelerle bir nevi “ölüm yolculuğu” yapıyor. Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaşan Afrikalı düzensiz göçmenlerin yanı sıra bir kısmı yola çıkmadan yakalanıyor veya teknelerinin dayanıksızlığı sebebiyle boğuluyor.
Her yıl binlerce düzensiz göçmenin Akdeniz sularında boğularak yaşamını yitirdiği bu rota, uzmanlar tarafından bu nedenle ‘dünyanın en yoğun ve ölümcül göç yolu’ olarak adlandırılıyor.
Yas dışı göçmenliğe bazı Avrupa ülkelerinin iş gücü açığı nedeniyle göz yumdukları biliniyor. Öyle olmasa da yasa dışı göçmenlik sorunlu ülkelerden müreffeh dünyalara doğru sürüp gideceği neredeyse kesin gibi. Düzensiz göç akışına kapılan düzensiz göçmenler ölümcül rotalarda hayata tutunmaya çalışacak.
YORUMLAR