Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet DİKYAMAÇ

ANILAR

Muhterem dostlar…

Afyon 2. Noterliğinde çalışırken, noter bey başka yere tayin oldu, vekaleten ben devraldım.

Ama giden noter kullanılacak birçok malzemeyi, telefon dahil her şeyi götürmüş. Personel eksik.

Personel ve eşya alabilmem için Eskişehir Noter Odasına yazı ile müracaat edeceksin. Oda noterler birliğine yazacak. Uzun bir zaman.Vatandaşın işi aksayacak.

Ben hemen Devlet Malzeme Ofisine giderek kağıt, daktilo, masa vs aldım. Sonra iki personel aldım. Bir dosttan da telefon. İşler yoluna girdi.

O da ne? Noterler Birliğinden iki müfettiş: ‘Vay efendim bizden izin almadan nasıl iş yaparsın?’

Zaten,Noterler Birliğinde sicilimiz bozuk.

Haa, bu arada noter, çalışanlarının hak ve hukukunu korumak amacı ile bir sendika kurma girişimim var.

Afyon ve diğer il ve ilçelerin başkâtipleri ve personelleri ile sık sık toplantılar yapıyorum. Önder ben olduğum için noterler bana neredeyse düşman. Çok az noter beni destekliyor. Camiada istenmeyen adam durumundayım.

12Eylül1980 ihtilali oldu. Siyasiler gözaltına alınıyor. Daha önce MHP Merkez İlçe Başkanlığı Disiplin Kurulu Başkanlığı ve il yönetim kurulu üyeliğim var. Beni ne zaman alacaklar diye korkuyorum

Bu arada hakkımda cumhuriyet savcılığına birçok ihbar yapılmış. Hakkımda 103dava açıldı.

İmzam bulunan onbinlerce evrak incelemeye alındı. Bazı davalardan ağır cezada yargılamalarım var.

Bu arada,noterliğe Rüştü Akdeniz atandı.

Noterliği devralacak geldi. Yanında Abdurrahman Öksüz ve Niyazi Akagündüz var. Bunlarda sonradan noter oldular.Niyazi Bey,Kayseri Noteri iken vefat etti.Abdurrahman Bey de emekli oldu.

Bana, ‘Senin hakkında çok ihbar var. Mahkemelerin var. Seninle çalışmayız’ dediler.

Bende ‘görevime son verdiğinizi resmi yazı ile bildirin’ deyince, yazıyı yazıp, deftere kaydedip mühürleyip, verdiler.

Halbuki 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu gereğince bir işçinin işine son verebilmek için sıkı yönetim komutanının izni ve mahkeme kararı olması gerektiğini bilmediklerini anladım.

Muhterem dostlar…

Olağanüstü durumlarda, size karşı olanlar ihbarlarda bulunurlar. Şimdiki ‘gizli tanık olayı’ gibi.

Benim hakkımda da siyaseten karşı olan veya kin besleyen yüzlerce kişi şikayettebulunmuşlar. Bir çoğuda ayarlanmış.

Velhasıl işten ayrıldım. Tabii boşluğa düştüm.

Tazminat davası açtım. Sonradan 5 yıllık tazminatını aldım ama beş yıl perişan olduk.

Böyle durumlarda en yakınların dahi kapısını açmazlar. Tek başıma kalakaldım.

Mahkemelerde ben hiç avukat tutmadım. Bütün mahkemelere bizzat katıldım.

Bazı avukat arkadaşlar ‘Biz girelim. Parada istemeyiz’ dediler. Kabul etmedim.

Çünkü suçlu değildim. Noterlik mevzuatını ve kanunları iyi biliyordum.

Netice beş yıl kadar sonra bütün davalardan beraat ettim.

Bu arada, bana, ‘işine geri dön’ diye yazı geldi ama kabul etmedim.

Ama çok yorulmuşum. Çoluk çocuğumun rızkını kazanmam lazımdı.

Kendi adıma iş kuramıyorum, zaten kimsede iş vermiyordu.

Ne yapacağım diye düşünürken, bir Ahmet Amcam vardı, Kayıhan’ın muhtarı. Onunda bir kahvesi vardı. Amca ‘kahveyi bana ver’ dedim.Allah razı olsun, onun adına bir yıldan fazla çalıştırdım. İki elemanın vardı. Geçinip gidiyorduk.

Afyondaki 180 metrekareevden tek odalı bahçeli köy evine taşındık. Çocuklar Afyon’da okuyor. Günlük gidip geliyorlardı.

Rahmetli eşim ve çocuklarda manen çökmüşlerdi.

Sonra bir minibüs aldım video kaseti pazarlamaya başladım.

Tabii bu arada mahkeme devam ediyor.

Birer birer beraat ediyordum. Azimle tek başıma girerek bütün davalardan beraat ettim.

Çünkü suçum yoktu, iftiraya uğramıştım. Dünyanın en zor işinin iftirayı ispat etmek olduğunu öğrendim. Rabbim kimseyi kuru asılsız iftiraya maruz bırakmasın.

Köyde maddi sıkıntım yoktu ama ben bunalmıştım.

Bu arada Gazlıgöl’de Hortaş madensuyu fabrikası açılmıştı. Oraya personel şefi arıyorlardı. Netice oraya başlayınca Gazlıgöl’e taşındık.

Hortaş’da da rahat yoktu. Fabrika müdürü ile anlaşamıyorduk. Fabrikanın tüm yazı işlerini ben yapıyordum. Ama yönetime başkaları yapıyor diyorlardı. Üç yıl sonra fabrika kapandı.

Felek yine yüzüme gülmemişti.

Ben hayata kesmeden mücadeleye devam edecektim. Ediyordumda.

Rabbim sizlere böyle bir hayat yaşatmasın.

Her gün duam şudur: Allahım bana düşmanlık eden, kin besleyen, iftira atan insanların bile işini ve sağlığını muhafaza et.”

Benim duam bu.

Selam ve saygılarımla

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER