Korkulu rüyamız.
Ülkemiz baştan sona deprem tehlikeleri altında.
Bunun böyle olduğunu yüzlerce yıldır biliyoruz.
Buna rağmen, olayların ardından birkaç hafta ah! vah! ediyoruz. Ardından bir daha deprem olmayacakmışcasına, kulağımızın üstüne yatıyoruz.
Devletin gücü bundan 50-100 yıl öncesine göre daha yüksek.
Yola, bele, köprüye yatırım yapıyoruz. Bu yatırımların yarısı, hatta daha azı kadar deprem tedbirlerine para ve yatırım ayırsaydık, bugün 11 ilimizde yaşanan faciayı yaşamazdık.
Devlet milletinden ne istiyorsa veriyor. Yıllardır deprem vergisi ödemeye devam ediyoruz.
Depremden dolayı, artırılan vergilere de itiraz etmiyoruz. Yardım toplanıyor, kişiler ve kurumlar milyarlarca lirayı seve seve devletin yanında yer alıyor.
Vatandaş ekmeğini bölüşüyor.
Maaş ve ücretini bağışlayıp, fedakarlık gösteriyor.
Sadece maddi imkanlar açısından yetersizliğimiz görülmüyor. Organizede de sınıfta kaldığımız ortada.
Kolay değil bir yıl içinde 300 bin konut yapmak. Şu kış gününde, karda, kışta, soğukta, yağışta insanların, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden sıcak bir dam altı gösteremeyip, çadır ve koyteynire mahkum etmek yanlıştı.
Hala yiyecek içeceğin yeterince vatandaşa ulaşamaması, banyo yapma ihtiyacı, çamaşır yıkama, ulaşım ve çamurun ortadan kaldırılmamış olması devam eden problemlerden görünüyor.
Temiz su ve içme suyu hayati öneme sahip. Devlet çok büyük bir yükün altında. Eksikleri hoş görmüyorum.
Devlet babamız babalığını tam yapacak.
Akşam yatağına girerken, zengindi. Sabah eşini çocuklarını, akrabalarını, dostlarını, komşularını kaybetti.
11 il harabeye döndü.
Açıklanan sayılar gerçeği ifade etmiyor. 56 bin rakamı telaffuz ediliyor.
Herkes biliyor ki bu rakamdan daha çok kaybımız var.
Geldik dayandık yerel seçimlere.
Hayırlısıyla, kavgasız gürültüsüz, demokratik kurallar çerçevesinde yöneticilerimizi seçelim.
Ölenlerimize Allah’tan rahmet dilerim. Belgeselleri seyrederken hala gözlerimiz yaşla doluyor. Büyük bir olay yaşadık. Allah bir daha göstermesin.
YORUMLAR