Akdeniz ve Ege Bölgesi’nin çatısı sayılan Sultan Dağları’nın en yüksek zirvelerden biri olan Gelincik Ana Tepesi’nin eteklerinde Kanada merkezli bir şirket tarafından altın madeni açılmaya çalışılıyor. Akarçay Havzası’nın içinde yer alan, dünyaca ünlü ve tescilli kirazların yetiştirilmesinin en birinci nedeni olan, oldukça büyük çeşitlilikte tarımsal çeşitlilik faaliyetleri yürütülen, arıcılık ve hayvancılık yapılan, üç iklim kuşağı özellikleri taşıyan Sultandağları insanların elinden alınmak isteniyor. Oldukça verimli tarım toprakları barındıran Sultandağı’nda doğa, insan ve canlı üzerinden rant elde etmek isteyen hiç şaşırmayacağınız şekilde Kanadalı özel bir şirkete maden arama ruhsatı verildi. Akla, bilime, hukuka açıkça aykırı olan ve hiçbir şekilde kabul edilemez bir durum olan bu durumun sonucu olarak, Sultandağlarında bir maden sahası açılmak üzere.
Sultandağlarında verilen IV. Grup Maden Arama ruhsatı yaklaşık 2 bin hektarlık alanı kapsıyor. ‘Değerli madenler’ kategorisinde bulunan ruhsat sınıfı, altından gümüşe, kromdan bakıra birçok madenin yanı sıra çeşitli minerallerin de bulunduğu 100’e yakın endüstriyel hammaddeyi kapsayan sahada İstanbul merkezli özel bir madencilik şirketi Anazon Maden AŞ adlı bir şirket, geçen yıl yöre halkının haberi olmadan sondaj çalışmasına başlattı. 2018’de verilen arama ruhsatının süresinin 25 Ekim 2025 tarihinde dolacak olmasından dolayı şirketin elini çabuk tuttuğu anlaşılırken,
Eber Deresi’nin doğduğu bölgede başlatılan sondaj çalışması ÇED kapsamı dışında tutulurken yaklaşık 20 bin dekarlık araziyi kapsayan ruhsat sahasında toplam 17 ayrı noktada sondaj yapılacağı belirtiliyor. Yakasenek, Deresinek ve Eber köylüleri ise Ege Bölgesi’nin en yüksek zirvelerini barındıran Sultandağlarının ve su kaynaklarının tahrip olmaması için madencilik girişimine karşı koymaya çalışıyor.
Afyonkarahisar İdare Mahkemesi’nde açılan iptal davasının dilekçesinde, 2018’de verilen maden arama ruhsatının süresinin 10 Ekim 2025 tarihinde sona ereceği belirtilerek, söz konusu şirketin sahaya girerek sondaj çalışmalarına başlayarak birkaç yerde derin sondaj kuyuları açtığı kaydedildi.
Köylülerin çırpınışları şimdilik ses getirmiş değil. Gelecekte ne olur bilinmez ama bir doğa harikasının canına bir avuç altın için kastetmek nedir? Bilen, açıklayan var mı? Olabilir mi?
Burada şunu sormakta fayda var… Türkiye’de altın arayan maden firmalarının tamamı, ülkesinin neredeyse tamamı ormanlarla kaplı olan, bir dal kesmenin bile cezasının olduğu Kanadalı?
Türkiye’nin 13-14 katı büyüklüğünde bir toprağı olan Kanada’da maden olarak ne ararsan var. Peki, neden Türkiye?
Ormanlarımızın, arazilerimizin, dağlarımızın sahipsiz oluşundan olabilir mi?
Gerçi umutlanmıyor da değiliz.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Kanadalı Alamos Gold’un Kazdağları’nda altın çıkarma ruhsatının uzatmaması gerekçesiyle şirketin iznini 2021’de iptal etti.
Geçen yılın mart ayında, Yunanistan ve Türkiye’de faaliyet yürüten Kanadalı Eldorado Gold Corporation’un, yerli ortağı TÜPRAG’a Emirdağ’da verilen altın arama ruhsatı mahkeme tarafından oy birliğiyle iptal edildi.
Umarız ki benzer karar Sultandağları için de verilsin…
***
Ne var ki…
Bölgede sondaj yapacak kadar kendin emin olan Anazon şirketinin pervasızlığı Sultandağları adına beni korkutmuyor değil.
Ormanlık yapılan maden arama çalışmalarının, maden aranırken kullanılan zehirli kimyasalların doğaya verdiği zararları bilmeyen mi var?
Şunu unutmamak lazım…
Ormanlık alanlarda maden arama faaliyetleri, doğal ekosistemler üzerinde ciddi zararlara neden olabilir. Bu faaliyetler sırasında kullanılan kimyasallar, toprak, su ve biyoçeşitlilik üzerinde olumsuz etkilere sahiptir.
Maden arama faaliyetleri için ormanlık alanlar genellikle tahrip edilir. Ağaç kesimi, arazi düzenlemesi ve yol yapımı gibi işlemler, ekosistemin dengesini bozar. Bu, habitat kaybı ve biyoçeşitlilik azalması gibi sonuçlar doğurur. Ormanların yok edilmesi, pek çok bitki ve hayvan türünün yaşam alanlarını kaybetmesine ve nesillerinin tehlikeye girmesine neden olabilir.
Maden arama sürecinde kullanılan kimyasal maddeler, sızıntılar yoluyla su kaynaklarına karışabilir. Özellikle siyanür gibi zehirli kimyasallar, suyun kirlenmesine ve ekosistemlerdeki su canlılarının ölmesine neden olabilir. Bu, yeraltı suyu kirliliği, nehirlere ve göllere yayılan toksik maddelerin ekolojik dengeyi bozması anlamına gelir. Ayrıca, bu sularda yaşayan balık ve diğer organizmaların insan sağlığına zararlı olabilecek seviyelerde ağır metalleri biriktirebileceği endişesi de vardır.
Madencilik faaliyetleri genellikle büyük alanlarda gerçekleştirilir ve bu da toprak erozyonu riskini artırır. Ormanlık bölgelerdeki toprak erozyonu, bitki örtüsünün kaybına ve tarımsal verimliliğin azalmasına neden olabilir. Ayrıca, toprakta kullanılan kimyasalların ve atıkların birikmesi, toprağın verimliliğini de azaltabilir.
Maden arama sürecinde kullanılan patlayıcılar, ağır makinelerin egzozları ve toz oluşumu gibi faktörler, hava kirliliğine katkıda bulunabilir. Bu, yerel hava kalitesinin düşmesine ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Ayrıca, hava yoluyla taşınan zararlı maddeler, uzak mesafelere yayılabilir ve çevre üzerinde geniş bir etki alanına sahip olabilir.
Ormanlık alanlardaki madencilik faaliyetleri, birçok bitki ve hayvan türünün doğal yaşam alanlarını yok edebilir veya bozabilir. Bu da biyoçeşitlilik kaybına yol açar ve ekosistemin dengesini ciddi şekilde etkiler. Tehlike altındaki türlerin nesillerinin tükenmesi, ekolojik dengeyi geri döndürülemez şekilde bozabilir.
Sonuç olarak, ormanlık alanlardaki maden arama faaliyetleri, doğal yaşam üzerinde ciddi zararlar doğurur. Bu nedenle, ilgili kurum, kuruluşlar bu tür faaliyetlerin çevresel etkilerini dikkate almalıdır. Kimse sürdürülebilir madencilik uygulamalarına karşı değil, ama bunu adeta Anadolu’nun cennet bölgelerinden birisi olan bölgede yapmasanız olmaz mı?
Bu maden arama ruhsatını durduracak, iptal edecek kişi ve kurumlara şunu söylemekte fayda var: Uymadığınız çevre koruma politikaları, doğal ekosistemlerin korunması ve gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakılması bu ülkenin geleceğidir.
YORUMLAR