Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

LUVİ ALDATMACASI   

Son birkaç yıldır yazılı basında ve şu günlerde de sıklıkla sosyal medyada yer alan ve tartışılan bir konu var. Luviler….. Bu konuyu gündeme getiren ve sürekli gündemde tutmaya çalışan kişi kendini doğa bilimci, arkeolojik peyzajların rekonstrüksiyonu uzmanı ve aynı zamanda kaşif olarak nitelendiren Alman kökenli İsviçre vatandaşı Dr. Eberhard Zanger adında biridir. Kendi söylemiyle arkeoloji konusunda bilgisi olmadığı için İsviçre’de yaşayan arkeolog Serdal Mutlu’yu yanına alarak iddialarını kanıtlamaya çalışmaktadır.

Kendisinin Luvi dili ve uzmanı olduğu iddiasında bulunan Eberhard, 1994 yılından bu yana MÖ 2. binyılda Batı Anadolu’da Luvi adında bir uygarlığının var olduğunu öne sürmektedir. Aslında Luvi terimini ilk kez ortaya atan 1920 yılında İsviçreli Emil Forrer adında bir dilbilimci ve 1950’li yıllarda İngiliz prehistoryen James Mellaart adındaki şaibeli bir bilim adamıdır. 2017 yılında İngiliz “Independent” gazetesince haber yapılan ve buna bağlantılı olarak bizim basınımızda da yoğun ilgi gören “Beyköy Yazıtı” gündeme oturmuştu. Habere göre; 2012 yılında J. Mellaart öldükten sonra bu yazıtın kopyası onun evinde bulunmuş ve Afyonkarahisar-İhsaniye-Beyköy köy camisinin temelinde olduğu iddia edilen bu taşın üzerindeki Luvice yazılar çözülmüştü? 10/15 metre uzunluğunda 35 cm enindeki kireçtaşı bir blok üzerine kazınan bu yazıt gömülü ise yazılara nasıl ulaşılmıştı? İddiaya göre 1878 yılında köylüler yazıtı caminin temelinde inşaat malzemesi olarak kullanmadan önce, Fransız arkeolog George Perrot dev kitabenin üzerindeki yazıları bir kağıda kopyalamıştı. Gazete haberi üzerine Beyköy Camisi’nde yapılan incelemede temelin zemindeki ana kaya oturduğu saptanmıştır. Böylelikle bunun bir yalan olduğu ortaya çıkmıştır. Şubat 2018’de Mellaart’ın evinde Beyköy yazıtı ve kimi taslak metinler üzerinde yapılan inceleme sonunda bunların tamamının sahte olduğu ve gerçekte Mellaart’ın yirmi yıl boyunca bu belgeleri kendisinin oluşturduğu anlaşılmıştır. Yani bilime sahtekarlık karıştırılmıştır. Beyköy Yazıtı’nın sahte olduğunu kanıtlayan İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’nden Hititolog Doç. Dr. Hasan Peker, yazıtı çözdüğünü iddia eden Dr. Fred Woudhuizen ve Dr. E. Zangger’i eleştirerek, “olmayan bir şey üzerine bilimsel çalışmalar yapmak gerçeğin üstünün örtülmesi ve yok sayılmasıdır.” demiştir. Zangger’in ilgi görmeyen bir başka uçuk iddiası da Truva’nın Atlantis olduğu iddiası gibi Truvayı Luvi uygarlığının bir parçasıymış gibi göstermesidir. Bu arada Bilge Umar adlı iktisatçı bir kişi yazmış olduğu “Türkiye’de Tarihsel Adlar” adlı kitapta Anadolu’daki kent adlarının neredeyse tamamına yakınını Luvi diliyle ilişkilendirip bu akıma hizmet ettiğini söylemem gerekir.

Peki, E. Zangger ve yandaşları neden bu işi gündeme getirmişlerdir? Yanıtı gayet açıktır.  Bunun altında uluslararası siyasi ve politik planlar vardır. Batılılar önceleri batı uygarlığının temelini Eski Yunan uygarlığında aramışlar, ancak Anadolu’nun bu konuda daha baskın olduğunu anlayınca bu kez gözlerini bu topraklara dikerek kökenlerini Anadolu uygarlıklarına dayandırmak istemişlerdir. Örneğin, Almanlar kökenlerini Galatlara dayandığını kanıtlamak için Anadolu’da çok sayıda arkeolojik kazı yapmışlardır. Sonuç: Kocaman bir sıfır. Genel olarak Avrupalılar Anadolu’nun günümüzden 10.000 yıldan beri Hint-Avrupai halkların ana vatanı olduğu iddiasındadırlar. Bunlara göre Anadolu Tunç Çağı kültürü ve sanatının yaratıcısı  “Hint-Avrupalı halklar”dır. Bu halkların öncüleri Hititli, Luvili, Palalı halklar ve henüz adı bilinmeyen Hint-Avrupalı topluluklardır. Yani Anadolu Hint-Avrupalı halkların da anavatanıdır. Bu topraklarda konuşulan dil ise “Proto Anatolian languages”tir. Yani Hint-Avrupacadır. Hititlerin ve Hattilerin Asyalı oldukları kesinleştikten sonra bu kez bu iddia sahipleri Luvi yalanına sarılmışlardır. Ancak Luvi dili diye savundukları dil incelendiğinde karşımıza Hattice ve Hititçe çıkar. Hatti dili ise Asya kökenli bitişken bir dildir. Yani Luvi dili dedikleri aslında Hatti ve Hitit dilinin bir lehçesi olmaktan öteye gidemez.

  1. Zangger ve yandaşları Anadolu’da yaşamış ancak hiç bir devlet kuramamış, dili tam olarak çözülememiş Luviler üzerinden yeni bir kök arayışına girerek sahte belgelerle, önce Hititlere, sonra Truva ve öteki krallıklara ait her şeyi Luvilere aitmiş gösterme çabasına giriştiler. Zangger planını daha rahat uygulamak için 2014 yılında “Luvian Studies” adlı bir vakıf kurdu. E. Zangger ve yurt dışındaki Luvian Studies Vakfı’nın ve Türkiye’deki işbirlikçileri uydurma tezlerinin yaymak için sosyal medyada yoğun bir çalışma içine girmişlerdir. Zangger’in görüşlerini aktaran bir makaleyi Türkiye’nin değişik yerlerindeki gazetelerde ve sosyal medyada noktasına virgülüne dokunmadan değişik yazar adlarıyla yayınlatırken bu konuda Zangger ve S. Mutlu birlikte yazdıkları hatalarla dolu bir kitap ile Luviler yalanını yaymaya çalışmışlardır. “Luvi Uygarlığı” adlı bu kitapta arkeolojik kazıların yeterince derinliğe ulaşmadığını, bu nedenle de Luviler hakkında ayrıntılı bilgi edilemediği iddiasındadırlar. Ne kendisinin ne de yardımcı S. Mutlu’nun demek ki Anadolu’daki kazılar konusunda da hiç bir bilgileri yoktur. Bir başka konu söz konusu Luvi kitabının kaynakça bölümünde bir tek Türk bilim adamının adı yoktur. Kanımca tüm arkeoloji dünyasının tanıdığı Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel, Prof. Dr. Bahadır Alkım, Prof. Dr. Muhibbe Darga, Prof. Dr. Halet Çambel, Prof. Dr. Refik Duru Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Prof. Dr. Tahsin Özgüç gibi Anadolu uygarlıkları hakkında otorite olan daha onlarca Türk bilim adamını duymamışlar. Bu arada not düşeyim az önce adlarını saydığım öğrencisi olduğum hocalarımdan Luvi diye bir şey duymadım.

Avrupa merkezli kimi vakıfların Anadolu’dan vatan yaratmak için başlattıkları ve Türkiye’deki kimi kuruluş ve kişiler tarafından da desteklenen “Luvicilik” akımında bir de Luviler’den Aleviliğe ve Kürtlere bir kök yaratma çabası içine girdikleri de gözlemlenmiştir. Bunların düşüncesinde Alevi inançlarının kökeninin Luvi inançlarına dayandığı gibi saçma bir düşünce vardır. Luvilerden “ışık ülkesinin halkı” gibi söz edenlere bir notum var. Işık ülkesi Luvi değil, tüm maddi uygarlık ögeleriyle bildiğimiz gerçekten ışıklar içindeki Likyadır.

Prof. Dr. Ahmet Ünal, Luvilerin iddia edildiği gibi Anadolu’nun geçmişinde önemli bir yeri olmadığı, abartıldığını, birkaç kaya kabartması, tek tük hiyeroglif yazıt, mühürler ve kimi seramik parçaları dışında araştırmalarda Luvi varlığı izlerinin çok zayıf olduğunu; gerçekte ise Luvi Ülkesi ya da Devleti diye kendi içinde tutarlı bir coğrafi bölge olmadığını belirtmektedir. Prof. Dr. Semih Güneri ise Luvi dili, Luvi kültürü diye tanımlanmış bir süreç olmadığını söyleyerek şu soruları sormaktadır. Hangi Luvi? Luvi hangi arkeolojik kültürü niteler? Nerede Luvi tarzı çanak-çömlek? Luvi mimarisi? Luvi tasvir sanatı? Nerede Luvi’ce tarihsel metinler? Ki Luvi coğrafyasını bize tanımlasın, Luvi tarihinin ana hatlarını bize anlatsın.

Sonuç:  Luvi halkı ve dili ile ilgili olarak kadim belgelerde herhangi bir kayıt yoktur. Luvilerin hiçbir zaman bağımsız bölgeleri olmamıştır. Bir tane Luvi kralının adı yoktur. Luvi mitolojisi, söylemleri yoktur. Luvi uygarlığına ait özgün maddi eserler yoktur. Luviler Batı Anadolu’da Hititlerin gölgesinde yaşamış yerli basit bir topluluktur. Bu gerçeğe karşın Anadolu’da bir Luvi uygarlığının olduğunu gündeme getirmek batılılarca kotarılan tam bir toplum mühendisliği, Anadolu kronolojisini değiştirme sevdasıdır. Luvi uygarlığı kocaman bir yalan ve bir aldatmacadır. E. Zangger ve yandaşları tarafından Anadolu kültürü üzerinde acemice planlanmış, kurgulanmış ve siyasal politik amaçlı oyunlardan biridir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER