Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet DİKYAMAÇ

ÇÜRÜMEYE TERK EDİLMİŞ DEĞERLERİMİZ

Muhterem dostlar,

Bu konuları yıllardır yazıyor dost meclislerinde gündeme getiriyorum ama şimdiye kadar hiç netice alamadım. İçimde kanayan bir yara adeta.

Bir aklı evvelin uygulamasıyla biliyorsunuz köy okulları kapatıldı ve taşımalı sisteme geçildi.

Öğretmenler köylerden uzaklaştırıldı.

Bu okullarda haftada iki defa İstiklal Marşı okunur, göndere Şanlı Türk Bayrağımız çekilirdi.

Köy halkı bundan mahrum edildi.

Neymiş efendim okula giden çocuk sayısı azmış.

Yahu muhteremler…

İki kişinin namaz kıldığı camiye kadrolu imam ve müezzin atıyorsun sorun olmuyorsa az öğrencinin bulunduğu okulu niçin kapatıyorsun.

Bu art niyet değil de nedir.

Olması gereken köy okullarının açık olmasıdır.

Ayrıca okulda görevli öğretmenlerin de bulunduğu köyde ikamet etmesidir.

Öğretmen ve imam evi ile okul veya cami arasında gidip gelen bir adam olmamalı. Köylülerce devamlı istişare içinde olup bilgilerini toplumla paylaşmalıdır.

Şimdi öyle mi!

Öğretmen şehirde oturuyor. Sabah gidip akşam veya dersi bitince hemen geri dönüyor.

Öğretmen köylüyü tanımıyor, köylü öğretmeni bilmiyor.

Maalesef ülkemizdeki eğitim sistemi bu.

Halkla ilişki diyalog kopmuş durumda.

Kılık kıyafet desen tam bir rezalet.

Bazı öğretmenlere bakıyorum bir buruşuk kot pantolon ve rengi kaybolmuş ceket veya mont bir de kirli sakal ile boyası kaybolmuş ayakkabı.

Bu eğitimci, çocuklara bizlere ne verebilir?

Zaten kendisi eğitime muhtaç.

Saygı sevgi kalmamış.

Tabii öğrenciler ayrı bir mesele.

Gömleğin yarısı dışarıda kravat ayaklarına düşmüş, tam bir rezalet.

***

Ben ilkokulu köyde okudum.

Öğretmenlerimiz tertemiz tras olur, kolalı gömlekler, ütülü pantolonla derse giderlerdi.

Nerede o günler.

Keşke o günlere geri gelinse.

Ayrıca, bu kapanan köy okul binaları çürümeye terk edilmiş, birçoğu yıkılmış, bahçelerinde hayvanlar oluyor.

Yahu muhterem yöneticilerimiz,

Bu binaları muhtarlığı veya birisine verseniz, tahsis edilen kişi veya kuruluş binayı baksa içinde otursa fena mı olur?

Eve ihtiyacı olana verin sembolik bir kira alın. İnsanlar faydalansın.

Olmuyor işte. Netice milletin malı çürüyüp gidiyor.

Geliniz köy okullarımız yeniden açılsın, öğretmenlerimiz köylerde ikamet mecbur edilsin.

Dağ başlarında İstiklal Marşımızı okuyalım, okutalım.

Şanlı Bayrağımız en ücra dağ köyünde dalgalansın.

Buna üzülüyorum.

***

Başka bir konu…

Yıllardır trenle seyahat ederim.

Kapanan istasyonlarda o güzelim harika binalar ve lojmanların durumu içler acısı.

Kapıları camları sökülmüş, çatıları dağılmış, akmış tam bir rezalet.

Daha yeni Erzurum’a gittim. Çürümeye terk edilmiş değerlerimiz.

Bu konuyu defalarca Ulaştırma Bakanlığına ve Devlet Demir Yollarına ilettim.

Bu güzel binaları yakındaki köy muhtarların veya belediye başkanlarına zimmetleseniz bakımları yapılıp topluma hizmet etse gavuru olursunuz.

Tepedeki ita amirleri belki bu binaları hiç görmemişler gitmemiştir diye düşünüyorum.

Bu nasıl bir vicdan ve sorumsuzluk.

Yolların kenarlarına atılan ahşap traversler ise ayrı bir konu, hepsi yağmura kara teslim edilmiş ve çürümeye terk edilmiş.

Geçenlerde Alaşehir’e gittim. Ona yakın tarihi nitelikte lokomotif, onlar da çürümeye terk edilmiş.

Bunları gören yöneticilerimiz yok mu Allah aşkına? Bu nasıl bir sorumsuzluk ve vicdansızlıktır?

***

Sağlıkla kalın, hoşça kalın, mutlu kalın.

30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun.

Ne Mutlu Türk’üm diyene!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER