Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ahmet Semih Tulay

ÇAM AĞACI SÜSLEMEK

Her sene yılbaşına doğru ülkemizde bir türlü bitmeyen bir tartışma başlar. Yılbaşında çam ağacı süslemek günah mıdır değil midir? Okuyan araştıran bir millet olmadığımız için bu ve buna benzer konular ülkemizde hiç bitmemektedir, bitmeyecektir.

Günümüzde olmasa da eski dönemlerde ağaca önem veren toplumların başında Türkler gelirdi. Hatta Türk Mitoloji’sinde kimi ağaçlarla ilgili önemli öyküler vardır. Bu bağlamda Anadolu’da kimi ağaç türleri kutsal sayılmış ve asla kesilmemiştir. Bunların en başında çam türü ağaçlar gelir. Anadolu da çam ağaçlarının bir bölümü ‘Evliya çam’ olarak da bilinir. Kimi yerleşim alanlarında çam ağaçları adak ve dilek ağacına dönüştürülüp ‘dilek ağacı’, ‘dede ağacı’ altında korunmuşlardır. Günümüzde de örnekleri görülen ağaca çaput, adak bezi bağlama ritüelleri eski dönemlerden gelen çok eski bir gelenektir ki bu da bir tür ağaç süslemedir. Çünkü renk renk bezler ya da başörtüleri ağaca güzel bir görünüm verir.

İslamiyet önceki inanışlarında Türkler, çam ağacını kutsal bir ağaç saymışlar, kışın yapraklarını dökmemesi ve daima yeşil kalmasından dolayı akçamı, ‘hayat ağacı’ olarak adlandırmışlardır. Bu ağacı motif olarak halı, kilim özellikle seccade gibi dokumalarda kullanmışlar. Aslında kökeni çok eskilere inen ‘hayat ağacı motifi’ Mezopotamya, Hitit, Frig, Selçuklu, Osmanlı uygarlıklarında kullanıldığı gibi günümüzde de kullanılmaktadır.

Hayat ağaçlı Frig kabartması M.Ö. 7. yüzyıl

Hayat ağaçlı Frig kabartması M.Ö. 7. yüzyıl

Çam ağacının kutsallığı ve süslenmesinin kökeni eski Anadolu uygarlıklarında bulunur. Hititlerde kıtlık bitip bolluk günlerine kavuşulduğunda dağlardan getirilen çam ağaçlarına çeşitli hediyeler asılarak süslenir ve bereket tanrısına sunulurdu.

Hitit sonrası Frig uygarlığında Hitit bereket tanrısının yerini ana tanrıça Kybele’nin sevgilisi Attis alır. Attis çam ağacı altında öldüğü için çam ağaçları Frigler tarafından kutsal sayılmıştır. Her ilkbaharda yapılan Kybele-Attis törenlerinde bir çam ağacı dalları mor kurdeleler ve menekşelerle süslenmiş olarak tapınağa getirilirdi ki bu Attis’i sembolize ederdi. Kybele tapınaklarının yanındaki çam ormanları büyük bir olasılıkla bu törenlerle ilişkili idi. Hatta bugünkü Sakarya Vadisi’ndeki çam ağaçlarının Attis’ten geldiği inancı vardır.

Romalılar yeşil ağaçları güneşin sembolü olarak kabul ederlerdi. Ağaçlar Romalılar için ışığın ifadesi idi. Bu nedenle Roma halkı evlerini ve tapınaklarını yaprak dökmeyen ağaçlar ya da dallarıyla süslerlerdi. Öte yandan yaprak dökmeyen ağaçları ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak eski Mısırlıların, Çinlilerin ve öteki ulusların ortak bir geleneğidir.

Yılbaşı kutlamalarının simgesi olan yılbaşı ağacı, Hristiyan geleneğindeki Noel ağacına benzer ancak Hristiyanlara özgü değildir. Farklı dinlere ve kültürlere mensup toplumlarda yeni yılı karşılamak amacıyla yılbaşı ağacı süslenmiş ve de süslenmektedir.

Ağaçlara asılan ay, yıldız, top vs gibi süslerin kökeni Sümerler’e değin iner. Sümerler’de ağaca asılan küçük ay, güneş ve yıldız süsleri Babil tanrılarının simgeleri olup, günümüze değin ulaşmışlardır. Yani ağaç süsleri de Hristiyanların buluşu değildir.

Dünyaca ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, yılbaşında çam ağacı süsleme geleneğinin Türklere özgü bir gelenek olduğu bilgisini verir. Çığ’a göre, bu geleneğin kökeni Orta Asya Türk toplumlarının kutladığı Nardugan Bayramıdır. Nardugan sözcüğü etimolojik olarak Nar (Güneş) ve Tugan (Doğan) sözcüklerinin birleşiminden oluşur. En uzun gece olan 21 Aralık tarihinden sonra, güneşin daha çok görünmeye başladığı, gündüzlerin uzadığı 22 Aralık’ta bu olay yeni yılın ilk günü olarak kabul edilerek ‘Yeniden Doğuş Bayramı’ adı altında kutlamıştır. Nardugan Bayramı’nda akçam ağacı eve getirilip ağaç altına Tanrı’ya hediyeler konur, dallarına da dilekler için bez ya da kurdele asılarak süslenirdi. Bu ağacın altında oturanlara o sene Tanrı’nın güzel bir yaşam vereceğine inanılırdı.

Osmanlı dönemi hayat ağaçlı ve mihraplı el dokuma seccade

Osmanlı dönemi hayat ağaçlı ve mihraplı el dokuma seccade

Osmanlılarda da minyatürlerde gördüğümüz üzere yılbaşlarında ağaç süslemesi vardı. Bu geleneğinin karşılığı, şenliklerde ve saray düğünlerde nahıl süsleme geleneğidir. Nahıl, yukarı doğru incelen konik biçimi ile ağacı andıran ve üzeri süslerle bezenmiş bir nesnedir. Nahıllar balmumundan hayvan, yemiş, çiçek figürleri, değerli taşlar, altın ve gümüş yapraklar, ipek mendiller, renkli ve yaldızlı kağıttan süslemeler ile donatılırdı.19. yüzyıl sonlarına değin geleneksel biçimini ve toplumsal değerini korumuştur. Nahıl geleneği günümüzde sadece Ürgüp’ün Ortahisar beldesinde devam etmektedir.

Türkiye’de yılbaşı ağacı olarak çam ağacı süslenmektedir. Yeni yılın gelişini kutlamak amacıyla ülkemizde çam ağacının ilk kez ne zaman kullanılmaya başlandığı net değildir. Ancak 1990’lı yılların başından itibaren gerçek çam ağaçlarının yerine yapay çamlar süslenerek ağaçlara zarar verilmesi önlenmiştir.

Hristiyanlıktaki Noel çam ağacı süsleme geleneği MS 4. yüzyılda İznik Konsili’nde 25 Aralık gününün Hz. İsa’nın doğum günü olduğu kararlaştırılmasından çok sonra görülür. Günümüzdeki biçimiyle Hıristiyanların Noel Yortusu’nda kullandıkları Noel ağacı ilk kez 1521 ya da 1605’de Almanya’da ortaya çıkmıştır. Almanlar ilk olarak Ren Nehri kıyılarında Cennet Ağacı’nı temsil eden köknar ağacını ışıklar, meyveler ve parlak süslerle donattılar. Geleneğin Fransız İhtilali’nden sonra Amerika’ya ulaştığı bilinir. 1800’lerin başında İskandinav ülkelerinde yayıldıktan sonra, 1840 tarihinde İngiltere ve Fransa’da da çam süsleme geleneği başlamıştır.

Son söz: Yılbaşlarında ağaç süsleme antik çağlardan günümüze gelen Hristiyanlık öncesi bir gelenektir. Bu nedenle yılbaşında çam ağacı süslemek gavur geleneğidir ve günahtır diyeceğimize; rant uğruna gelecek kuşakların emaneti olan ağaçların milyonlarcasını kesmek, ormanları yakmak günahtır desek daha doğru olur.

Osmanlı dönemi hayat ağaçlı ve mihraplı el dokumea seccad

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER